Yorum yapmayı unutmayın!
...
"Dün neler yaptın bakalım?"
Kayalıkların üzerinde oturmuş sessizliğin tadını çıkarırken Ares'in oğlu nasıl bulduysa kendisini, hemen yanına oturmuş ve sevimli sayılabilecek yüz ifsdesi onu izlemeye başlamıştı.
Gözlerini denizden ayırıp yanına oturan Chan'a dikti. Sanırım dün gelmediği için sorguluyordu bunu. Kendisinin gerçekten geleceğini bekleyip beklemediğini veya başka biriyle beraber olup olmadığını anlamaya çalışıyordu kendince.
"Changbin'in konuşmalarını dinledim."
Dün Changbin'in kendilerini dinliyor oluşunu fırsat bilerek Felix ve onun aşk hayatı hakkında konuşmak istemişti. Arkadaşına yardım edecekti kendince ya, batırmıştı her şeyi.
Afrodit babası ile konuşurken Felix'i odasına davet etti, tüm konuşulanları Changbin duysun diye ve çokta yardım edemedi Changbin'in aşk hayatına.
"Ne diyor?"
"Birinin hoşlandığı kişiyi öğrendi." Derin bir nefes aldı Minho. Şimdi konuştuğu için pişmandı lakin artık bir şeylerin açıklığa kavuşması gerekiyordu. "Yardım etmemi istedi. Kabul etmeyince de sinirlendi gitti."
"Karışma." Chan'ın sert çıkan sesiyle birlikte dudaklarını birbirine bastırdı Minho. O demese de karışmazdı zaten çünkü okları kullandığı zaman berbat ediyordu her şeyi.
"Babanın sana kızabileceğini bilmiyor mu o?"
"Biliyor." Fakat kendisinin aşk okuyla Chan'ın vurması ve onun kendisine aşık olması bu düşünceyi kaldırmıştı ortadan. Eğer Minho bunu kendisi için -pekte isteyerek olduğu söylenemezdi ama- yapabiliyorsa Changbin içinde yapabilirdi. O günden beri aklında bu geziniyordu onun Minho her ne kadar hatayla oldu dese de.
Dalgınca mırıldanıp tekrardan denize doğru dönen bedende gezdirdi gözlerini Chan. Rüzgarda savrulan altın sarısı saçlarında gezindi gözleri önce. Onu kucağına çekip altın sarısı saçlarını okşamayı, oynamayı istedi.
Sonraysa yüzünde gezindi hayran gözleri. Denizi bile kıskandıracak mavi gözlerinde ve pembe dudaklarında.
"Ne oldu?"
Minho'nun sorusu ile birlikte boğazını temizledi Chan, o kendisine doğru dönünce ise terleyen ellerini pantolonuna sildi beceriksizce.
Minho'yu her gördüğünde ve düşündüğünde elleri terliyor, kalbi olabilecekmiş gibi daha hızlı çarpıyordu. Ona dokunduğunda ise vücudu daha fazlasını istiyordu.
"Hiçbir şey."
"Yüzümde bir şey mi var?" Minho elini yüzünde gezdirdi, kaşlarını çatarak ona baktı.
"Hayır, yok."
"O zaman neden öyle bakıyorsun?"
Omuz silkti Chan. "Bakamaz mıyım?"
Sessiz kaldı Minho. Bakamayacağını söylese onun konuşmalarını dinlemek zorununda kalacaktı. Bakabileceğini söylese bu kez onun alaylı konuşmalarını, sorularını duyacaktı.
Chan'ın eli belini bulduğunda nefesini tuttu Minho. Gözlerini denizden ayırmamak için verdiği savaşı Chan biraz daha kendisine yaklaşınca ve boynunu öpünce kaybetti, hızla ona doğru döndü.
"Ne yapıyorsun?"
"Ne yapıyorum?"
Chan'ın suratındaki gülümseme iyice sinirlerini bozarken "Ya birisi görseydi," diye mırıldandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
amour et la haine/ Bangİnho
FantasíaKibirli bir ifadeyle kendisini yay kullanma konusunda aşağılayan Ares'in oğluna ceza vermek istedi Eros'un oğlu.