2 Dakila Kala

3 0 0
                                    

"Anne merak etme! Her şey daha güzel olacak gerçekten. Hem oraya okumaya gideceğim."
"Kuzum burada da okul var. Hem senin ne işin var İstanbul'da. Zaten okumak isteyen her yerde okur bir kere. Okumak bahanen senin."
"Annem ya, hem Alev'de orada ona sürpriz yapmaya gideceğim."
"Kız sus, Alev kim? Elalem ne der sonra?"
"Elalen de kimmiş? Ne başarmışta beni eleştiriyor?
Attıkça benimle gurur duymaları gereken yerde arkamdan konuşmalarına diyecek söz bulamıyorum."
"Sen ne yaptın da seninle gurur duysunlar?"
"Artık 19 yaşındayım. İstanbul'a üniversite okumaya gidiyorum. Hem de  en iyi üniversitelerden birine. Kendi ayaklarımın üstünde durabiliyorum. Bunlar gurur duyulabilecek ve duyulması gereken şeyler."
"Of, ne diyim kızım ben sana." Annemin, bunu söylerken gözleri dolmuştu. Benim de moralim bozulmuştu. İnsanların diline düşmeyi umursuyor ve benim mutluluğumdansa dillere düşmemeyi seçiyordu. İnsanın ailesinin, onun şehir dışına okumaya gitmesiyle gurur duyar ve desteklerdi ne de olsa. Valizimi hazırlarken konuştuğumuz bu konu yüzünden ikimizin de morali bozulmuştu. Valizimi hazırlamayı bırakıp gözleri dolmuş anneme baktım. Valizimi hazırlamayı bitirmiştim zaten. Fermuarını da kapatıp anneme doğru yürüdüm. Ve ona sarıldım. Ayrıldıktan sonra elimle yanağımı işaret ettim. İşaret  ettiğim yanağımı öptü. Sonra diğerini.
"Anne gerçekten her şey çok güzel olacak. Ama lütfen bu konuda bana daha fazla ısrar edip, üstüme gitme."
"Peki kızım. Ne zaman çıkacaksınız?"
"Saat 12.24, uçak 14.30'da kalkıyor. Yarım saat sonra çıkarız. Babam bırakacak değil mi?"
İçeriden babam seslendi.
"Evet kızım. İstediğinde bırakırım ben seni." Bunu söyledikten sonra ayak sesleri gelmeye başladı. Bir süre ayak sesleri devam etti. Sonra yüzünde güven verici bir gülümseme ile babam kapıdan içeriye girdi. Yanıma ulaştı ve elini omzuma koydu.
"Bak babacım, sana güvenim sonsuz. Bunu biliyorsundur zaten. Ama İatanbul' da ki insanlar nasıl bilmiyoruz. Yeni nesil iyi değil. Orada kötü insanlar çok fazla. Seni Alev'e güvenerek gönderiyorum. Eğer sana bir şey olursa o çocuğu yaşatmam." Son kelimesini bastırarak söylemişti.
"Baba Alev'e sürpriz yapacağım. Oraya geleceğimden haberi yok. Ama konumuz bu değil. Sence Alev'e gerek mi var baba? Ben hallederim. Tabii halletmem gerekirse."
Babam bana yaklaşıp anlımdan öptü.
"Hadi Esila'm biraz bir şeyler ye sonra çıkarsınız babanla." Anneme gülümseyerek mutfağa doğru ilerledim. Masaya oturdum ve annemle babamın da masaya yerleşmesini izledim. Bu kahvaltı sayılmazdı. Bir şeyler atıştırdık beraber.
"Hadi çıkalım kızım."
"Esila, yolluklarını aldın mu yavrum?"
"Çantama koydum anne." Diyip anneme sarıldım. Vedalaşma faslı bittikten sonra babamla çıktık. Havalimanına geldik ve babamla da vedalaşıp onları geride bıraktım. Uçağıma daha 15 dakika vardı. Kafeteryadan kendimi bir kahve aldım ve beklemeye devam ettim. Uçağa binmemiz anons edildi. Uçağa yerleştim. Şanslıydım ki cam kenarını kapmıştım. Uzun bir süre uçağın kalkmasını bekledikten sonra uçağın kalkmasına 2 dakika kala biri geldi ve koltuğun başında durdu. Ona doğru baktım ve bana,
"Buraya oturabilir miyim?" Diye sordu.



You've reached the end of published parts.

⏰ Last updated: Mar 11 ⏰

Add this story to your Library to get notified about new parts!

ESİLWhere stories live. Discover now