"İkimiz de yarın burdan çıkıyoruz Jeon. Sana benden başka kimse dokunamaz, kimse cüret edemez. Sen sadece bana aitsin ve ben istemediğim müddetçe hiçbir yere gidemezsin küçüğüm."_________
Kalbim kontrolsüz bir şekilde hızla atmaya başladığında yutkunarak boğazımdaki düğümü geçirmeye çalıştım.
"Y-yalan söylemediğini nerden bileyim?"
Yumuşayan çene kasları tekrar gerildiğinde derin nefes alarak parmak uçlarıyla alnını sertçe okşadı.
"Beni kendine bağlamışken gide bileceğini mi düşünüyorsun?"
Her bir kelimesi kafamdan aşağı kaynar su dökülmüş gibi bedenimi içten içe sarsarken dolan gözlerimi kırpıştırdım. Ağlamamalıyım.
"S-sen ne dediğinin farkında mısın?! Zorla mı tutacaksın beni yanında?! Seviyormuş gibi mi yapıyorsun?!"
Sinirle bağırarak göğsünden itekledim. Ağır vücudu zerre yerinden kıpırdamadı, aniden iteklediğim için biraz sallanmıştı. Göz yaşlarım bana ihanet ederek yerlerini alırken burnumu çekerek hıçkırdım.
Kırmızı gözleri gözlerimi esir alırken göğsüne vurduğum bileklerimi yakalayarak beni kendisine sertçe çekti. Diğer eliyle önüme düşen saç tutamlarını kulağımın arkasına sıkıştırarak, boynuma eğilip burnunu sürttü.
"Cüretkarlığını seviyorum Jeongguk. Fakat bana itaat etmen daha çok hoşuma gider"
Gözlerim fal taşı gibi açılırken olduğum yerde donup kaldım. Söylediklerini algılamaya çalışırken boynuma olan teması vücudumu titretti.
"N-ne diyor-"
Boynumla olan temasını keserek eğildiği boynumdan uzaklaştı. Kırmızı gözlerini gözlerime dikerken tek eliyle çenemden, diğer eliyle belimden sıkıca kavrayarak dolgun dudaklarını dudaklarıma bastırdı.
Gözlerim ola bildiğince büyürken omuzlarına tutunup destek almaya çalıştım. Kendime geldiğimde onu itmeye çalışarak dudaklarının hırçın öpüşünden kurtulmak için çırpındım.
Onu deliler gibi istiyordum. Bana bir kaç gün de olan ilgisizliği, birşeyleri saklaması ve arkadaşının yanında beni sevdiğini söyleyememesi kalbimi kırmıştı. İlk kez birine karşı böyle hissler besliyordum ve fazla hassastım.
Alt dudağımı sertçe ağzının içine çekerek emdiğinde inleyerek öpüşüne karşılık vermeye çalıştım. Fazla sert ve hızlı öpüyordu. Hızına yetişmeye çalışarak omuzlarına sıkıca tutunup parmak uçlarıma yükseldim.
Belimdeki elini kalçama indirerek beni kendisine bastırdığında kasıklarım onun kasıklarıyla çarpıştı. Ağzının içine inlediğimde beni sertçe duvara yaslayıp dudaklarımı serbest bırakarak boynuma doğru yol aldı.
Islak ve dolgun dudaklarının sıradaki hedefi boynumdu. Isırıklarının üstünden diliyle geçip kasıklarını bana itiyordu. Beni iyice kendimden geçirmişti. Her temasında bütün vücudum alev alıyor, onu içimde hissetmek istememe sebep oluyordu.
Boynumdan ayrılarak başını eğip yüzlerimizi aynı hizaya getirdi. Şişen dudaklarını yalayarak ıslatıp, kırmızı gözlerini gözlerime dikerek burunlarımızı bir-birine nazikçe yasladı.
Sırıtarak beni izlerken nefes nefese baygın bakışlarımı ona diktim.
"Beni deli ediyorsun"
Sertçe yutkunarak duvara iyice sindim. Kasıklarım alev almış gibi cayır-cayır yanıyordu. Gözlerim dolarken burnumu çekip dudaklarının üstüne fısıldadım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
PUREBRED VAMPIRE • TAEKOOK
Fanfiction11. sınıf öğrencisi olan Jeon Jungkook geldikleri okul gezisinde ormanın içinde kaybolup, gece olduğunda eski bir eve sığınır. Ormanın içindeki eve asılardır lanetlenerek kapatılan Kim Taehyung ise taze kana susayan Safkan bir vampirdir. •Semetae/Uk...