Ben hep çok düşünürüm, aslında genellikle düşündüğüm kadar çok susarım. İçimi hiç tam anlamıyla yansıtamam. Bu konuda hiçbir zaman iyi olmadım.
Ve yine şu an sevdiğim çocuğun kollarında ne hissettiğimi açıklayamıyorum. Bu hissi açıklayacak hiçbir kelimem yok.
Huzur?
Yetersiz.
Sevgi?
Yetersiz.
Aşk?
Yetersiz.
Her kelime bu kollarda yaşadığım duygu için yetersiz.
Çok değil bir saat kadar önce Bulut yaramı sarıp sarmaladı.
Hem fiziksel, hem ruhsal anlamda.
Hayatıma böyle bir çocuğun gireceği aklımın ucundan hiçbir zaman geçmedi. Kaçma cesaretinde bulunacağım bile aklımın ucundan geçmedi.
İyi ki diyorum, iyi ki yaptım.
İyi ki şu an burada bu insanlarlayım.
Bulut gözlerini bana çevirdiğinde yüzündeki gülümsemesi hemen dudaklarındaki yerini aldı. Sanırım gülümsemek gerçekten bulaşıcıydı, şayet değilse dudaklarımda beliren tebessümün bir anlamı kalmayacaktı.
"Ne gülüyorsun öyle?" dedi sırıtarak.
"Ne o, hoşuna gitmedi mi?"
Şokla geri çekildi.
"Tövbe haşa, şu hayatta karımdan daha çok hoşuma giden hiçbir şey yok ve olamaz."
"Hıımm?" dedim cilveli cilveli ve ona tekrar sokuldum.
"Öyle mi?"
"Olmasın mı?"
Tek kaşımı kaldırdığımda gülüşü büyüdü.
"Olsun bir zahmet Bulut!"
Birden yükselmemi beklemiyor olacak ki, donup kaldı.
"Ne bağırıyorsun kız?"
"Sinirlendirme beni!"
"Aaa!" diyerek elini dudaklarımın üzerine kapadı.
"Sus bakayım."
Ağzım kapalı olduğu için homurdanmak zorunda kaldım. Bulut ise halime gülüyordu. Elimi kaldırıp omzuna bir tane yapıştırınca elini çekmek zorunda kaldı.
"Ya erkeğe şiddete hayır! Erkekler de vardır!"
Bu hali beni güldürürken çok önemli bir şey olmuş gibi hemen makarayı kesip suratıma odaklandı.
"Ne, suratımda bir şey mi kalmış?"
Gülümsedi.
"Hayır, gülümsemeni izlemekten önemli bir işim yok sadece."
"Hadi paşam ya, öyle mi?"
"Sen bugün ne çok konuşuyorsun ya, sustursak mı seni?"
Yaptığı imanın altında kalacağımı sanıyorsa yanılıyordu.
"Nasıl susacağıma bağlı olarak değişir."
Kaşlarını kaldırdığında aramızda bir karış kalacak şekilde yüzüme yaklaştı.
"Biz birkaç yol deneyelim, yetmezse bir daha deneriz."
"Arsız!" diye yükseldiğim sırada dudaklarını dudaklarımın üzerine kapattı.