Bazı şeyler çok değişmişti.
Mesela Namjoon Hyung Jimin'e oppacı olduğumu öğrendiğinden beri aramıza girip duruyordu.Yoongi o itirafını yaparken benim uyuduğumu sandığı için rahat ve klasik sinir bozucu tavrındayken ben gerginlikten ölüyorum mesela.
Boğazını temizledi.
"Evin hâlâ duruyor bu arada, eşyalarıyla. Bugün seni götürmemi ister misin? Senin diye karıştırmadım hiçbir şeyi"
Soruyu nazikçe sorması üyeleri, evin hâlâ durması beni şaşırtırken kocaman gülümsedim.
"Çok isterim!"
Ağzındaki lokmayı bitirir bitirmez dudaklarını yalayıp gülümsedi.
"Yemekten sonra gideriz o zaman?"
"Sen Hoseok'u kendi isteğiyle, herhangi bir zorlama olmadan, ısrar ve kavga olmadan bir yere mi götüreceksin? Tanrım başımıza taş yağacak!"
Jin hyung ellerini açıp dua ederken diğerleri de ona bakmış, Yoongi, Namjoon ve ben hariç diğer üyeler dua okumaya başlamıştı.
Ah gardaşlarım olayları bir bilseniz.
Yoongi kaşlarını çatıp sona geldiğim meyve suyuma ekleme yaptı.
"Abartmayın isterseniz"
Kafamı çevirip baktığımda Namjoon Hyung da dua etmeye başlamıştı.
Kendimi tutamayıp kocaman bir kahkaha patlattım, benim gülmemle Yoongi de kocaman gülümseyip arkasına yaslandı, kendime gelince derince nefesler alıp Jimin'e döndüm.
Şu dünyada Jimin den daha kusursuz varlık olabilir mi Tanrım?
"Kalsın Hyung, ben Jimin ile gitmek istiyorum"
"Olmaz!"
"Olmaz!"
"Oww, bebeğim tabii ki de!"Namjoon ve Yoongi aynı anda itiraz ederken bana sarılan Jiminle hızlıca kuyruğumu salladım.
Şekerli bebek kokusu, yumuşacık teni, minicik elleri...
Ben bu adama hayran olmakta çok haklıyım."Ne kadar çabuk büyüdün Hoseok'um... Daha dün kucağımda geziyordun"
Alnımı öpüp kalktığı sandalyeye geri oturdu ve tabağımı daha fazla yemekle doldurdu.
Mutlulukla kuyruğumu sallayıp kulaklarımı oynatırken Namjoon bana, Yoongi Jimin'e kötü kötü bakışlar atıyordu.
Jin ve Jungkook anlamsızca bize bakarken Tae kendini gülmemek için zorluyordu.
"O zaman bende geleceğim"
Namjoon'un otoriter bir sesle konuşmasıyla içim ürktü.Sende gel hayatım benim için sıkıntı değil, beni kaslı kollarınla taşıyadabilirsin hatta.
6 tane yakışıklı adamla aynı evde bebek gibi bakılıyorum, daha ne isteyebilirim!
Burağı.
İçimi hüzün kaplarken önümdeki tabağa döndü gözlerim, krebi tiftiklemeye, özlemi içimden atmaya çalıştım.
"Hoseok oynama şu nimetle! Çarpılacağız senin yüzünden"
Önümdeki tabağı ona doğru ittirip dudak büzdüm.
"Sana kalsa yemekle tuvalete girersekte çarpılırız. Ama ben denedim olmuyor öyle bir şey"
Yüzüme garip garip bakıp avuçlarını açtı, gözlerini kapatıp fısır fısır bir şey dedikten sonra yüzüne sürdü ellerini.
Yüzümü buruşturdum.
"Iyyy ellerin kirliydi"
Kaşlarını çatıp elini yağlı pankeke sürüp bana yaklaştı, yerimden kalkıp koşmaya başlarken peşimden geliyordu.
"Sonsuza kadar kaçamazsın!"
"Hoseok? Hoseok! Hoseok iyi misin?"
Kollarımdan tutulup sarsılmamla kendime geldim, endişeyle bana bakan Jungkook'a gülümsedim.
"Dalmışım"
Tebessüm ederek yemeğe çalışsamda boğazımdan tek lokma geçmedi, yavaşça kalkıp odama geçtim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sincap çocuk ‖Sope/Yoonseok
FanfictionKaçırılıp üzerinde deney yapılan, uyandığında kendini 1 yaşında ve yarı sincap bulan Hoseok, laboratuardan kaçarken Jeongguk ile karşılaşır. Ve geçmişini dahi hatırlayamazken kendi 6 tane adamın arasında minik ve her hafta büyüyen bir bebek -pardon...