Sarılmak Ağrı Kesici! 10

56 4 2
                                    

Babadan kalma görevleri vardı evin büyük çocuğu Deniz'in... Bugün her zamankinden daha fazla sahip çıkmalıydı bu görevlere. Aile üyelerinden birinin kanatları kırılmıştı. Kolu kanadı o olmalıydı. Madem ki düştü, elinden, kolundan gerekirse gönlünden tutup kaldırmalıydı. Ama bunun bir kitabı bir dersi yoktu ki. İşte şimdi ne yapacaksa yapabileceği tek şey oydu fakat hala bu ilme vakıf değildi... Metanetini korumaya çalışarak dinledi Alen'i. Sözlerinin sonunda gözünden akan yaşları sildi önce sonra ona sıkıca sarıldı.

Hiç bir kitapta yazmazdı belki ama sarılmak en güzel ağrı kesicilerden biriydi. Ona sarılırken ne kadar zorlasa da kendini, o da göz yaşlarına hakim olamamıştı. Gizliden siliverdi hemen. Saçlarını öptü kokladı. Onun küçük kardeşine ne olmuştu böyle. Birgün onun büyüyeceğini ve birlikte hayatlarının en güzel zamanlarını geçireceklerini hayal ederken, şimdi eriyişine şahit oluyordu. Ve eğer hemen bir şeyler düşünmezse daha kötüsüne onun ölümüne şahit olacaktı.


Bir süre Jesica'nın mezarı başında sarıldı kaldı iki kardeş. Yine ilk konuşan Deniz oldu. Sonunda Alen'i oradan gitmeye ikna etti. "Alen burada ya da buradan çok uzakta, o artık seninle. Her zaman bizimle. Şimdi beni düşün kardeşim. Sen asla kıyamazsın sevdiklerine. Ya ben? Beni sevmiyor musun? Beni hiç düşünmüyor musun? Sana bir şey olursa ben ne yaparım, anneme ne söylerim? Ya olanları öğrenirse nasıl toparlarım onu? Sen o, benim için hayattaki en önemli varlıklarsınız. Hadi kardeşim, hadi abiciğim şimdi gidelim. Yarın yine geliriz olur mu? Hadi lütfen canım..." son sözlerini söylerken hafifçe tutmuştu Alen'in kolundan. Alen'in artık konuşmaya itiraz etmeye bile gücü kalmamıştı. Sessizce kalktı mezarın başından. Sonra aniden hatırladı mezarın başında duran hediyeleri. Jesica'nın ona onun Jesica'ya aldığı hediye hala orada duruyordu. Eğildi Jesica'nın onun için aldığı hediyeyi boynuna taktı. Jesica'nın hediyesini öptü kalbinin üstüne bastı. Sonra elleriyle kazdı toprağı. Bir karıştan fazla olana kadar kazdı. Sonra kolyeyi son defa öptü. Gözünden bir damla yaş düştü toprağın üstüne. Gözyaşının üstüne koydu kolyeyi. Kazdığı gibi elleriyle kapattı torağı. "Hoşça kal sevgilim... Neşem, sevincim, gözyaşım, umudum, hayalim... Ben gidiyorum. Ama seni asla bırakmayacağım. Sen de biliyorum ki her zaman benimle olacaksın. Seni seviyorum. Her zaman seveceğim..." dedi. Gözlerini kapattı, derin bir nefes aldı. Yavaş yavaş kalktı olduğu yerden. Denize'e doğru yürüdü. Deniz uzaktan izledi onu. Jesica ile veda laşmasına müsade etmek istedi sanki... Uzun zor bir vedaya şahit olmak onu derinden sarsıyordu. Güçlü durması, güçlü görünmesi gerekiyordu. Alen yaklaşınca ona doğru bir adım attı Deniz. Koluna girdi. Mezarlıktaki uzun sesiz o yolda yürürken hayatın ve ölümün tam ortasından geçiyor gibiydiler. Yaşamak ve ölmek kardeşti işte. Yolun bir ucunda hayat vardı. Bir ucunda ne zaman nerede olacağı belli olmayan bir son.



Deniz Alen'i evlerine getirdi. Anneleri evde değildi. Arkadaşları ile uzun bir seyahate çıkmıştı. Bu duruma şükretti Deniz. Annesi de hasta bir kalp taşıyordu. Jesica'ya olanlara, onun öldüğü haberine Alen'in bu haline dayanamazdı kalbi. Bu olanların üzerinden biraz zaman geçince onunla uygun bir dil ile konuşabilirdi. Ama şimdi iyi ki evde değil diye düşündü.


Eve gelir gelmez Alen'i odasına götürdü. Kıyafetlerini çıkarmasına yardım etti ve yatağına yatıp gözlerini kapatıncaya kadar başında bekledi. Alen çok yorgundu. Kısa bir süre sonra uykuya daldı. Deniz önce ışığı kapattı daha sonra Alen'in odasından çıktı.


"Şimdi ne yapacağım ben. Allah'ım sen yardım et. Kardeşimi nasıl koruyacağım. Memur yeni bir kimlik verebileceklerini söyledi. Onu nereye göndereceğim. Yalnız başına bu halde nasıl göndereceğim. Hadi bir yer buldum. O ne yapacak bu halde gideceği yerde nasıl yaşayacak? Jesica'yı yeni kaybetti acısı çok taze. Buradan gitmek, onun için Jesi'yi ikinci defa kaybetmek demek... Nereye gidecek nasıl yaşayacak? Peki ben onunla gitsem anneme kim bakacak... Bu nasıl bir çaresizlik... Alen belki biraz kendini toparlasa ve öyle gitse idare edebilir. Ama şimdi gitmesi gerekiyor. Şimdi nefes alıp vermek bile onun için bu kadar zorken... Ben ne yapacağım..." düşüncelere boğuluyordu Deniz. Bir çözüm bir yol arıyordu. Ama çok hızlı düşünmesi ve doğru bir karar alması gerekiyordu. Vakit yoktu. Belki de her geçen zaman ölüm Alen'e bir adım daha yaklaşıyordu.

ALENHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin