Göklerde Tek Başına! Yu Tianhao'nun savaş arzusu taştı ve yeryüzünün titremesine ve gökyüzünün rengini kaybetmesine neden olan baskın bir inanç yaydı. O anda sanki dünyadaki tek varlık oymuş gibi her şeye tepeden bakıyordu. Yıldız Değişim! On Bin Köken Çekilişi! Xin Wuheng'in yüzünde daha önce hiç olmadığı kadar ciddi bir ifade vardı ve iki eliyle Yu Tianhao'nun avucunun yönün değiştirmeyi ve onu özümsemeyi denedi. Fakat. Son anda Yu Tianhao'nun yetişimi kontrol edilemez bir şekilde Gerçek Mistik Derecenin geç aşamasına yükseldi. Bam! Xin Wuheng'in vücudu havalandı ve dağa çarparak tozu dumana kattı. "Kaybettim. Eğer Gerçek Ejderha Nişanımı istiyorsan sana verebilirim." Xin Wuheng ifadesiz bir şekilde Gerçek Ejderha Nişanını çıkarttı. Işık boyutunun içinde zafer kazanmak demek rakibinin ejderha lütfunu almak demek değildi. Onun doğrudan Gerçek Ejderha Nişanını almak zorundaydın. Yetişim farkı ve Yu Tianhao'nun soyunu düşününce, kazanacağı oldukça açıktı. "Beni sahip olduğun erken aşama Gerçek Mistik Derece yetişimle geç aşama Gerçek Mistik Derece gücümü kullanmaya zorladın ve zar zor kazanabildim." Yu Tianhao ona nasıl göründüğünü hatırlamak istermiş gibi derin bir şekilde baktı. Fakat Xin Wuheng oldukça normaldi, onunla ilgili herhangi özel bir şey yoktu. Yaşıyla uyumlu olmayan sakin ve huzurlu bir aurası vardı. En sonunda Yu Tianhao onun nişanını almadan oradan ayrıldı. İçten içe kazandığını düşünmüyordu; hatta yenildiği bile söylenebilirdi. Bir numaralı dahi olarak Yu Tianhao gençliğinden beri zirvedeydi ve orada tek başınaydı. Fakat, bu savaşta yenilmese bile öyle olduğunu hissediyordu. Onun gidişini bir süre izleyen Xin Wuheng başını sağa sola salladı ve gülümsedi. Görünüşe göre rakibinin Gerçek Ejderha Nişanını almaması beklediği bir şey gibiydi. Antik arenanın üzerindeki sahnede. "Xin Wuheng son hamlede kaybetse de gücü etkisiz bıraktığı için yaralanmadı." Yeşil Ay Hükümdarının yüzü şaşkınlık dolmuştu. "Böylesi daha iyi. Hao'er'in yetişim yolu fazla pürüzsüzdü ve hiçbir rakibinin olmaması iyi bir şey değildi." Yu Xinchen düşünmeye başladığında gözleri pırıldadı. Bir baba olarak tabii ki Yu Tianhao'nun çok daha güçlü rakiplere sahip olmasını istiyordu fakat onun kabiliyeti sıra dışıydı ve bütün dahileri arkasında bırakmıştı. Geçen yıl bilerek Gerçek Lord Derecesine aşmamıştı, aksi takdirde bu Kutsal Gerçek Ejderha Toplantısı ona ne anlam ifade edecekti? Dağda. Zhao Feng'in bilinci engin bir duruma geçiş yapmıştı ve sanki vücudundan dışarı çıkarak Yu Tianhao ile Xin Wuheng arasındaki savaşı izlemişti. Bu hissi daha önce iki kez daha yaşamıştı. O iki seferde de gökyüzünde Göğün Gözü belirmişti ama çok fazla zihinsel enerji tüketmişti. Zhao Feng bu sefer onu biraz kontrol edebilmişti ve sadece 'izlemiş' hiçbir baskı oluşturmamıştı. Dövüşten sonra Xin Wuheng gökyüzüne doğru baktı ve düşünceli göründü. "Yu Tianhao'nun savaş gücü cidden benzersiz, Xin Wuheng bile yenildi." Zhao Feng sol gözünün içindeki boyutta kopyaladığı sahneleri tekrar tekrar oynattı. Yu Tianhao'nun inancı normal kılıç ve bıçak arzularını aşmış durumdaydı. Cang Yuyue, Tian Yunzhi ve diğerleri onun karşısında çaresiz kalırdı. Bu güç onun kalbinden geliyordu ve Zhao Feng'in onu kopyalamasına imkan yoktu. Zhao Feng kopyalayabileceği yeteneklerin bir sınırı vardı. Tanrının Ruhani Gözünün bir sınırı vardı, o istediği her şeyi yapamıyordu. Birincisi soy ve element arasındaki uyumluluk. Bazı soy gizli teknikleri belli bir soya özeldi ve Zhao Feng onu nasıl kullanacağını bilse bile onu kullanamazdı. Bu en büyük engeldi. İkincisi yetenek seviyesi. Eğer bir yeteneğin seviyesi çok yüksekse Zhao Feng onu kavrayamayabilirdi ve yetişim seviyesi tarafından kısıtlanabilirdi. Örneğin, Çekirdek Köken Alemi uzmanlarının bile anlamakta zorlandığı efsanevi Yeryüzü derece yetenekleri Zhao Feng kavrayamazdı. Fakat Xin Wuheng'in yeteneklerinin herhangi bir element ya da soy gerektirmediği barizdi. Xin Wuheng herhangi bir soya sahip değildi. Buna rağmen onun içgörüleri derindi ve yetişimi yüksek değildi. "Hehe, Yıldız Değişimi ve On Bin Köken Çekilişinin yanı sıra şu benzersiz arzu. Her harekette zihinsel enerjiyi, gücü ve odağı bir araya topla ve doğa ile bir ol." Xin Wuheng'in yeteneklerini kopyalayan Zhao Feng'in yüzünde bir gülümseme belirdi. Toplam üç tane vardı. Birincisi enerjinin yönünü değiştiren bir yetenek olan Yıldız Değişimiydi. İkincisi çok daha derin olan On Bin Köken Çekilişiydi, bu yetenekle görünmez bir el kullanıp düşmanın gücünü özümseyerek onu kendine çevirebiliyordun. Üçüncüsü de zihinsel enerji, güç ve odağı birleştirerek doğa ile bir olmaktı. Zhao Feng sadece enerjinin yönünü değiştirebildiği ilk kopya yeteneği hemen kullanabilecek duruma gelmişti. İkincisi olan On Bin Köken Çekilişi çok daha derindi ve bu yüzden Zhao Feng onu hemen öğrenememişti. Üçüncüsü ise en zor olandı ve Zhao Feng onun temel olarak kanun kökü kullanımıyla alakalı olduğunu fark etmişti. "Eğer üçüncüsünü kavrayabilirsem kanun köküm artacaktır." Zhao Feng hemen bunu fark etti. Üçüncü yeteneğe daha fazla önem verirken birincisini kendi yeteneğiyle bütünleştiriyordu. Yıldırım Mirası ve Mistik Çiçek Değerli İncil kıta genelinde üst düzey yeteneklerdi ama Kutsal Gerçek Ejderha Toplantısında ortalama olarak kalıyordu. Zhao Feng'in bu kıtanın zirvesine ulaşma şansı yakalamak için kendi yeteneğini güçlendirmeye ve özümsemeye devam etmesi gerekiyordu. Kendisinin yetenek yaratmak konusunda bilgili olmadığını düşünüyordu ama deneyerek yetenekleri birbiriyle bütünleştirebiliyordu. Bir süre sonra. Zhao Feng nehrin yakınındaki mağaraya geldi ve ZHao Yufei'nin hala yetişimini sağlamlaştırırken Mo Tianyi ve sarı yüzlü adamın onu koruduğunu gördü. Göz açıp kapayıncaya kadar yarım gün geçti ve Zhao Feng Yıldız Değişimi tekniğini başarılı bir şekilde kendisiyle bütünleştirdi. Bunun ardından Xin Wuheng'in doğayla bir olma arzusuna odaklandı. Zhao Feng bu arzuyla zihinsel enerjisini tamamen düşüncelerine odakladı ve kendi kanun köküyle etkileşime geçti. Zihinsel enerji, enerji ve dikkatin birleşimiyle kişi tam potansiyelini kullanabilirdi ve kavrayışı hafiften kolaylaştırabilirdi. Zhao Feng bunu zihninde düşünmek dışında zaman zaman ayağa kalkarak testler yapıyordu. Mo Tianyi ve diğer adam ilk başta şaşırmış, ardından Zhao Feng'in giderek Xin Wuheng'e benzemeye başladığını fark etmişlerdi. Yıldız Değişimi, zihinsel enerji, güç ve odağın birleşimi. Zhao Feng bunu yapabilirdi. Zihinsel enerji, güç ve odağın birleşimi Zhao Feng'in tam potansiyelini ortaya çıkartabilirdi ve genelde olmadığı seviyelere çıkartabilirdi. Zhao Feng kanun kökünün daha berraklaştığını ve Gök ve Yerin Yuan Qi'si ile daha çok etkileşim haline geçmeye başladığını hissetti. Vücudunun içindeki Gerçek Ruh Qi'si zihinsel enerjiyle bir olmuştu ve tek bir düşüncesiyle pürüzsüz bir şekilde deveran oluyordu. "Xin Wuheng'in yetişim hızının yüksek olması gayet normal." Zhao Feng'in zihinsel enerjisi ve gücü benzersiz bir seviyeye yükseldi ve Gök ve Yerin Yuan Qi'si ile olan yakınlığının daha da arttığını hissetti. Sadece yarım günde yetişimi artış göstermişti. O anda. Yetişimi tamamen sağlamlaşmış durumdaydı ve Gerçek Mistik Derecenin başlangıç aşamasını geçmiş ve erken aşamaya doğru ilerliyordu. Zhao Feng kavramaya devam ettikçe Xin Wuheng'in basit biri olmadığını daha da fazla hissetmeye başlıyordu. Zhao Feng onun bu hilelerin Klandan aldığına inanmıyordu. Bu nedenle Mo Tianyi'ye sordu. "Bu Xin Wuheng hakkında çok fazla söylenti var. Bazıları onun bu seviyeye kendi kendine öğrenerek geldiğini ve hiç ustasının olmadığını söylüyor. Normal yetenekleri korkunç bir şekilde kullanabiliyor ve yıkıcı yetenekler yetiştiriyor." Mo Tianyi biraz düşündükten sonra konuştu. Ne de olsa Kutsal Gerçek Ejderha Toplantısından önce Xin Wuheng Kuzey Kıtasında Mo Tianyi ve Xia Xiashang'dan sonra gelen en büyük dahiydi. İkisi konuşurken, nehirden bağırma sesleri duyuldu. "Bölüm Lideri Zhao!" "Bölüm Lideri burada mı?" Yukarıdan bir erkek ve bir kadın sesi duyuldu. Zhao Feng kafasını kaldırdı ve nehrin üstüne çıkarken hafiften şaşırdı. Onlar Jiang Sanfeng ve Die Ye idi. İkisinin de yüzleri kasvetliydi ve onlarda herhangi bir ejderha lütfuna dair iz yoktu. "Ne oldu?" Zhao Feng, buraya girdikte sonra Demir Kan Mezhebinden Die Ye ve Jiang Sanfeng'i tamamen unuttuğunu fark etti. Biraz konuştuktan sonra onların Gerçek Ejderha Nişanlarının çalındığını öğrendi. İkisi iş birliği yapmış ve birinci düzey dahi ile karşılaşmadıkları sürece genelde kazanabilmişlerdi. Fakat iki gün önce şansları iyi gitmemiş ve Taiyun Shuangzi'nin takibine maruz kalmışlardı. "Sizin Gerçek Ejderha Nişanlarınız Taiyun Shuangzi tarafından mı alındı?" Zhao Feng'in kaşları kırıştı. Zhao Feng Taiyun Shuangzi'nin burada ne kadar acımasız olduğunu daha önce görmüştü. Eğer bir kişi nişanını ona teslim etmezse onu ya ağır yaralar ya da öldürürdü. "Neredeyse hayatımı kaybediyordum. Sağ kolum böyle kırıldı." Jiang Sanfeng üzgün bir şekilde konuştu ve Zhao Feng onun sağ kolunun yarısının olmadığını gördü. "Eğer Taiyun Shuangzi son anda yeni bir hedef bulmasaydı büyük ihtimalle ya sakatlanırdık ya da öldürülürdük." Die Ye konuştu. Burada Gerçek Ejderha Nişanını kaybedersen, başka bir tane bulmak zordu. Zaman geçtikçe Gerçek Ejderha Nişanı sayısı azalmış ve geriye kalan nişanlar da çok güçlenmişti. İkisi birlik olsa bile bir kaç hamle bile direnemezlerdi. En başta bu ikisi pes etmişti ama geçen günlerde altıncı ezici dahiyi duymuşlar ve Zhao Feng'i aramaya koyulmuşlardı. "Sakin olun, size Gerçek Ejderha Nişanı bulacağım, ve buradaki ezici dahi sayısının biraz fazla olduğunu düşünüyorum." Zhao Feng'in gözleri soğukça parladı, mavi saçları rüzgarla uçuştu. Die Ye ve Jiang Sanfeng afalladı. Zhao Feng'in bu sözleri onun gidip Taiyun Shuangzi'ye bulaşacağına işaret ediyordu. Taiyun Shuangzi beş ezici dahi arasında kurnazlığı ve acımasızlığıyla tanınıyordu. Dahası kardeşler bir bıçak ve bir kılıca sahipti. Savaşırken açık vermiyorlardı ve hem savunma hem saldırı yapabiliyorlardı.