Zhao Feng Tanrının Ruhani Gözünün üstün görüşünü kullanarak Siyah Uçurum Sarayı insanlarından uzaklaşmaya devam etti. Görüş açısı anlamında Tanrının Ruhani Gözünden üstün gelecek hiçbir şey yoktu, buna Siyah Uçurum Sarayına ait siyah şeytani karga da dahildi. Fakat Mor Aziz Harabelerinde Tanrının Ruhani Gözü de kısıtlama altındaydı ve iki yüz milden sonra zorlanıyordu. Zhao Feng yoluna devam ederken oldukça dikkatliydi çünkü etrafta sadece Siyah Uçurum Sarayı yoktu. Dahası harabeler de oldukça tehlikeliydi. Zhao Feng dört ya da beş yüz mil boyunca yoluna devam etti ve en sonunda sessiz ve sakin bir yer buldu. “İlk önce yetişimimi artıracağım. Yıldırım kemiği ve su kalbi nabzı işleri oldukça kolaylaştıracak.” Zhao Feng gizli bir mağaraya girdi. Bu tehlikelerle dolu Mor Aziz Harabelerinde herhangi bir koruma ya da nöbetçi olmadan kapalı meditasyona girmek son derece tehlikeliydi. O anda Zhao Feng’in Tanrının Ruhani Gözü gücü serbest bırakıldı. Zhao Feng düzenekler konusunda bir kaç şey biliyordu ve bir kaç millik alan içinde bir gizlilik düzeneği yapacak bazı materyallere sahipti. Fakat Zhao Feng yine de bilincinin bir kısmını dış dünyada bıraktı. Zhao Feng bacaklarını çaprazlayarak yere oturdu ve Kara yıldırım timsahının yıldırım kemiğini çıkarttı. Bu kemik üzerinde ara sıra kara yıldırım titreşimleri görülen pürüzsüz bir kemikti. Yıldırım kemiği sadece Kara yıldırım timsahının yıldırımının deposu değildi. Aynı zamanda içinde doğanın yıldırımına dair bir enginlik içeriyordu. Bu yıldırım kemiğinin değeri Zhao Yufei’nin verdiği Yıldırım Mistik Taşından bile daha yüksekti. Zhao Feng iki elini yıldırım kemiğinin üstüne koydu ve avucunda yıldırımla birlikte bir Gerçek Ruh Qi’si ortaya çıktı. Zaman geçti. Zhao Feng’in vücudu yıldırımla parladı ve vücuduyla Yıldırım Yuan Qi’si arasındaki bağlantı daha da güçlendi. Zhao Feng tek bir düşünceyle artık daha fazla Yıldırım Yuan Qi’si çağırabiliyordu, bu Gerçek Lord Derecesinde olanlara denk seviyedeydi. Farkında olmadan uzay transferinden elde ettiği içgörüler Zhao Feng ile bütünleşmişti. “Zihinsel enerjim şu an Gerçek Lord Derecesine denk halde.” Zhao Feng’in yüzünde bir gülümseme belirdi. Yıldırım kemiğinin içindeki yıldırım özünü özümsemeye ve onu kavramaya başladı. Sahip olduğu zihinsel enerji seviyesi sayesinde yetişim hızı inanılmaz yüksekti ve Yıldırım Yuan Qi’si vücudunu arıtıyor ve Gerçek Ruh Qi’sini temizliyordu. Yarım gün içinde Zhao Feng Gerçek Mistik Derecenin erken aşamasına adım attı. Ne de olsa Kutsal Gerçek Ejderha Toplantısında ona oldukça yakındı. O sırada yıldırım kemiğinin daha sadece yarısını özümsemişti. “Zihinsel enerji seviyemle birlikte İllüzyon Gözü, Kalp Gözü, Buz Ruhu Gözünün de güçleri arttı. Fakat vücutta Gerçek Ruh Yıldırım Alevi gerektirdiği için Yıldırım Alevi Tanrı Gözünün gücünde artış az oldu.” Zhao Feng düşünmeye başladı. Yıldırım kemiğinin diğer yarısı ve su kalbi nabzı Zhao Feng’in temelini yükseltecekti ve Gerçek Lord Derecesindeki zihinsel enerjisini göz önüne alınca on gün sonra Gerçek Mistik Derecenin geç aşamasına ulaşma şansı yüzde elli idi. Fakat Zhao Feng bunun aksini düşündü. İlk olarak Mor Aziz Harabeleri çok tehlikeliydi ve eğer şansı iyi değilse bazı dahiler onu bulur ve yetişimini bölerdi. On gün ile yarım ay kadar süre çok uzun bir zamandı ve Zhao Feng bu zamanı talih aramak ve bölgeyi keşfetmek için kullanabilirdi. İkincisi yetişimde hızlı artış temelin dengesiz olması anlamına gelecekti ve kuvveti geç aşamaya ulaştığında önemli ölçüde artmayacaktı. “Yıldırım kemiğinin geri kalanını Gerçek Ruh Yıldırım Alevimi arıtmak için, su kalbi nabzını ise gelecekte sağlam bir temelde sahip olmak adına vücudumdaki meridyenleri kuvvetlendirmek için kullanabilirim.” Zhao Feng kararlarını verirken keskin mantığını kullanıyordu. Eğer bunu yaparsa kuvveti artacaktı ve gelecekte daha iyi durumda olacaktı. Sonraki gün Zhao Feng yıldırım kemiğinin özündeki yıldırımı Gerçek Ruh Yıldırım Alevini arıtmak için kullandı ve Gerçek Ruh Yıldırım Alevinin gücü küçük bir seviye atlaması yaşadı. Yıldırım Alevi Tanrı Gözü yeteneğini yükseltmeyi seçmesinin sebebi bu yeteneğin habis yola karşı iyi olmasıydı. Eğer ilerde Siyah Uçurum Sarayı dahileriyle bir kez daha karşılaşırsa daha fazla şansı olacaktı. Çatt! Yıldırım kemiği parçalandı ve yere düştü. Zhao Feng gözlerini kapattı ve ondan çıkan yıldırım enginliğini özümsedi. Yıldırım Mirasını Mistik Çiçek Değerli İncil ile birleştirmesi, ardından Yıldırım Mistik Taşı ve yıldırım kemiğinden yıldırımın doğal kanunlarını özümsemesi, Zhao Feng’in yeteneğinin orijinal sınırlarını aşmasına neden olmuştu. Dahası uzay transferi gücü de resmen Zhao Feng’in gözlerini açmış ve yetenekleriyle zihinsel enerji seviyesini arttırmıştı. Zihninde. Yıldırım Mirasının üçüncü katı aydınlandı ve etrafı yıldırım cızırtılarıyla sarmalandı. “Yıldırım Mirasının çoğunu kavradım ve diğer bir çok şeyi onunla bütünleştirdim.” Zhao Feng gözlerini açtığında alnındaki Yıldırım Mistik Çiçek izi daha da belirginleşti. Yıldırım Mirasını bu seviyeye kadar kavramak için genelde yetişimin Gerçek Lord Derecesinin geç aşamasında olması gerekiyordu ama Zhao Feng daha Gerçek Mistik Derecenin erken aşamasındaydı fakat zihinsel enerji kuvveti bir Gerçek Lord Derecesine denkti. “Olay bu.” Zhao Feng daha sonra su kalbi nabzını yemeye başladı. Kara yıldırım timsahının vücudu son derece kuvvetliydi ve Zhao Feng dört Rüzgarlı Kar Köşkü dahisinin onu öldürebilmek için uzun süre saldırı yaptığına şahit olmuştu. Eğer Kara yıldırım timsahı biraz hızlı olsa onu öldürememeleri bile söz konusu olabilirdi. Su kalbi nabzı, timsahın güçlü vücudunun çekirdeğiydi ve onu yiyen kişinin vücut kuvveti artacak ve meridyenleri sağlamlaşacaktı. Tabii ki Zhao Feng hafif siyah kalbi üç parçaya ayırmış ondan sonra yemişti. Bunun nedeni onun içindeki enerjinin çok fazla olabileceğinden korkmasıydı. Zhao Feng Yükselme Aleminde iken vücut güçlendirmeye odaklanmıştı ve bir çok acıya katlanmıştı. Fakat bu su kalbi nabzının içindeki enerji öncekine göre çok daha sakindi ve vücuda girerken serin ve yumuşak bir güç yayıyordu. Bu işlem sürecinde Zhao Feng vücudunun giderek güçlendiğini hissetti ve kemiklerinin bile değiştiğini algıladı. Onun tek bir parçasını yedikten sonra büyük bir etki sağladığını hissetmişti. Meridyenleri ve hatta dantianı genişlemişti. “Hiç fena değil.” Zhao Feng Gerçek Ruh Qi’sini deveran etti ve meridyenlerinin genişlemesiyle birlikte önceki ne göre daha pürüzsüz olduğunu ve yetişim hızının arttığını hissetti. Zhao Feng artık vücut güçlendirmeye odaklanmadığı için vücudu diğerlerine göre bir nebze daha zayıftı, bu yüzden su kalbi nabzı onun üzerinde büyük bir etki sağlamıştı. Eğer onun yerinde Shi Chengtian olsaydı çok fazla bir artış yaşayamazdı. Dantianının genişlemesi ve etinin kuvvetinin artması Zhao Feng’in potansiyelini ateşlemişti. Üç parçanın hepsini de yedikten sonra vücudu çok daha güçlü bir hale geldi ve yetişimi bile birazcık arttı. Daha da önemlisi temeli artık sağlamdı ve bunun anlamı yetişim hızının artık daha yüksek olacağıydı. Şu an Zhao Feng’in sadece saf vücut kuvvetiyle atacağı bir yumruk zayıf bir Gerçek İnsan Derece yetişimciyi öldürebilirdi. Yıldırım kemiğini ve su kalbi nabzını kullandıktan sonra Zhao Feng gözlerini kapattı ve bir gün daha kavrayış yapmaya karar verdi. İki saat sonra. “Hmm?” Zhao Feng gizlilik düzeneğinin bir şey hissettiğini fark etti. Shua! Hemen bir yıldırım arkına dönüşerek mağaradan çıktı ve aynı sırada iki mil ötede üç tane karanlık figür Zhao Feng’in mağarasına doğru ilerledi. Bu ekibin lideri kolunun etrafında siyah zincirler sarılı olan bir adamdı. Adam son derece cılızdı, sanki bir insan iskeletini andırıyordu. Gözleri karaydı ve etrafı ise kırmızı renkle parlıyordu. Onun sağ ve solunda ise sırasıyla bir erkek ve bir kadın vardı. Erkek elinde çentikli bir bıçak tutan iri yarı birisiydi. Diğeri ise ayağının altında siyah bir yılan olan ve elinde siyah bir nilüfer tutan soğuk bir kızdı. Bu üçlü yürürken beraberinde soğuk ve kanlı bir aura getiriyorlardı. Onlara tek bir bakış atarak Erdemli Yolda olmadıklarını söyleyebilirdin. “Siyah Uçurum Sarayı insanları nasıl burayı bulabildi?” Zhao Feng’in ifadesi değişti. Onun kaçış yolunun belirli bir yönü yoktu ve hatta bilerek takip edilip edilmediğini anlamak için bazı tehlikeli noktalardan geçiyordu. Zincirli lider Gerçek Mistik Derecenin zirvesindeydi ve onun aurası daha önceki kartal gözlü gence göre biraz daha güçlüydü. Çentikli bıçak taşıyan adam ile siyah nilüferli kızın yetişimleri ise Gerçek Mistik Derecenin geç aşamasındaydı ve güçleri Tantai Lanyue ve Tanrıça Bing Wei’ye göre daha yüksekti. “Cidden burada mıyız? Bizim, Habis Diş grubunun ihtiyacı olan şey önemsiz bir erken aşama genci mi? Tamamen zaman kaybı.” Bıçaklı adam homurdandı. Kızın ayağının altındaki siyah yılan dilini dışarı çıkarttı ve Zhao Feng’in mağarasını hedef aldı. “Bu yılan iz sürme konusunda uzmanlaşmış gibi ve buraya kadar benim auram sayesinde gelebilmiş. Ama Siyah Uçurum Sarayı insanları benim auramı nasıl teyit edebildi?” Zhao Feng nasıl bulunduğunu anlamıştı ama aynı zamanda kafası da karışmıştı. Tam o sırada Habis Diş grubu Zhao Feng’in mağarasına yaklaştı ve üçünün ruhani duyuları bölgeye kilitlendi. “Hmm!?” Üçünün de yüzlerinde bir şaşkınlık ifadesi belirdi. Mağarada kimse yoktu ama hala sıcaktı ve Yıldırım Yuan Qi’si ile doluydu. Hatta ayak izleri bile vardı. Bu detaylara bakınca o kişinin fazla uzaklaşmış olamayacağı belli oluyordu. “O kesinlikle yakınlarda bir yerde.” Lider adamın gözleri kırmızı renkle parladı. Bu iyi değil! Üçlü tam dağılacakken arkalarından bir yıldırım uğultusu duyuldu ve hemen bunun akabinde Yıldırım Yuan Qi’si çağırıldı. Havadaki atmosfer sanki fırtına geliyormuş gibi gerginleşti. “Buz Yıldırımının Öfkeli Ejderhası!” Yıldırım çalkalandı ve arkalarından soğuk bir rüzgar esti. Hafiften bir ejderha kükremesi duyuldu. O anda yıldırım ve buzdan yapılmış kaotik bir ejderha oraya doğru akın etti ve yüz metrelik alandaki her şeyi dümdüz etti. Boom---- Habis Diş grubu daha figürünü bile tam olarak göremeden önce ejderha oraya ulaşmıştı ve grup üyeleri bundan kaçınacak zamanları olmadığı için gizli tekniklerini etkinleştirerek savunma yapmıştı. Bam Bam Bam! Üç figür savrulurken biraz önce bulundukları zeminde ejderha şeklinde büyük bir delik açılmıştı. Toprak yerle bir olmuştu ve dumanlar yükseliyordu. Zhao Feng’in kapalı meditasyona girmiş olduğu mağara da artık yoktu ve o bölge kısa sürede tozla kaplanmıştı.