Genç kadın evraklarla süslenmiş olan masasında oturuyordu, elindeki dosyaları okuyup doldurmak artık onun için rutin olmuştu. Hayatı ne zamandan beri böyle gidiyordu ? Geceleri uyumak yerine evraklarla uğraşıyor, yemek dahi yemiyordu ve sevdiği kişilerin yüzünü bile göremiyordu. Belki de ona bunları hayat zorlamıştı ya da kendisi böyle yaşamayı seçmişti.
Elindeki dosyayı okumayı bitirdi ve imzaladı, yine eline bir dosya aldı ve aynı şeyleri tekrarlayıp durdu. Birisi ona dur dese de o durmak istemiyordu.
Masanın üstündeki evrakların çoğu okunup imzalanmış ve güzelce sıralanmıştı. Kadın bu görseli görünce rahatlamış gibi gülümsedi ve masanın en alt çekmecesini açtı. İçinden sigarayı ve çakmağı çıkarttı, ağzına sigarayı koydu ve çakmak ile yaktı.
Normalde sigara içecek biri gibi durmuyor ama kendisi neredeyse bir bağımlı. Neredeyse diyorsam sigara krizi asla geçirmedi bu zamana kadar.
Genç kadın geriye doğru yaslandı ve sigaranın tadını çıkarmaya baktı. Ofisi loş bir aydınlatmaya sahipti ve ay ışığı kolayca girebilsin diye büyük camlara sahipti. Ay'a bakarak sigarasını içmeye devam etti ama keyfini bir kapı çalınması bozdu.
Kim bu gecenin vaktinde onun kapısını çalsın ki? Kadın sakin bir şekilde sigarasını masada bulunan siyah küllükte söndürdü ve kapıyı açmaya gitti. Kapıyı açtığında her zaman onu kontrol eden kişiyi gördü, kadın alışık olduğu için kenara çekildi ve eli ile geç işareti yaptı. Genç adam içeri geçti ve masanın karşısında bulunan uzun koltuklardan birine oturdu. Kadında kapıyı kapatıp kendi masasına yaslanarak adama baktı.
Siyah bir sweatshirt ile geniş siyah pantolon giymişti ve yüzünde endişeli bir surat vardı. Kadının suratına bakmıyordu onun yerine koltukların ortasında bulunan sehpanın üstündeki evrak yığınına bakıyordu. Kadın ise onun aksine geniş ve sade bir takım elbise gidiyordu. Adam belli ki başka bir yerden geliyordu yoksa o'da, kadın gibi takım elbise giyerdi sonuçta burası koskoca NATO binası, burada resmi olmak gerekir.
Türkiye : Hangi rüzgar attı seni ?
Amerika : Bana mı dedin ?
Adamın gergin olduğu belliydi, kadın bunu anladığı için takmadı, çünkü adam ne zaman kadının yanına gelse gergin ya da panik olurdu. Kadın masanın üstünde duran sigara ve çakmağa uzandı. Keyfini devam ettirmek istiyordu, kadın sigarayı yaktı ve geri masanın üstüne koydu.
Türkiye : Evet sana diyorum, keyfimi bozacak kadar seni buraya getiren şey nedir ?
Amerika : Şey...
Türkiye : Şey ne ?
Amerika : ...
Kadın iyice sinirleniyordu, sigaradan bir dal daha aldı ve geri verdi. Sigarayı eline aldı ve diğer eli ile adamın çenesini tuttu. Gözleri buluşunca adam gözlerini kaçırmaya çalıştı ama kadın buna izin vermedi.
Türkiye : Amerika artık söyleyecek misin ?
Amerika : Tamam söylüyorum.
Türkiye : Güzel anlat.
Amerika : Ama önce otur.
Kadın tereddüt etmeden adamın karşısına oturdu ve adama " hadi anlat " der gibi kafasını salladı.
Amerika : Evde oturuyordum ve film izliyordum, birden telefon çaldı. Arayan kişi Yunanistan'dı ve bana yine senin ofiste olduğunu söyledi. Biliyorsun ben kurucu ülkeyim ve her üye benim gözetimim altında, yine hasta olacaksın diye endişelendim ve buraya geldim.
Türkiye : Hepsi bu kadar ?
Amerika : Evet ve artık gece geç saatlere kadar çalışmayı bırak yine aynı olayları yaşamak istemiyorum.
Türkiye : Hayır gece geç saatlere kadar çalışmayı bırakamam çünkü benim hobim ve o olaylar için tekrardan özür dilerim. NATO'ya böyle bir skandal yaşatmak istemiyordum.
Amerika : Konu NATO değil konu sensin, doktor sana ' yaşlı bir insandan daha zayıf ' dedi. Sana zarar gelmesini istemiyorum Türkiye.
Türkiye : Gittiğim her doktor aynı şeyi söylüyor ama ben iyiyim sadece ilaçlarımı daha özen göstererek almayalım o kadar.
Amerika : Her doktor aynı şeyi söylüyorsa durumun ciddi demek.
Türkiye : Amerika gerçekten yeter! Bu yaşıma kadar nasıl geldiysem öylede gideceğim. Benim için endişeleniyorsunuz biliyorum ama ben iyiyim. Geç oldu gitsen iyi olur.
Amerika : Mücadeleye alışıksın diye seni görmezden gelemeyiz lütfen bizide anla.
Türkiye : Geç oldu gitmen gerek.
Amerika : Hayır gitmeyeceğim.
Türkiye : Amerika biz seninle her gece konuşacak mıyız? Bak son kez söylüyorum ben iyiyim!
Kadın öfke dolu gözleri ile adama bakıyordu adam ise ona bakmıyordu. Adam sadece sevdiğini iyileştirmek istemişti. Madem onu ikna dinlemesi için ikna edemiyordu başka bir yol denemeye karar verdi.
Amerika : Tamam gideceğim ama en azından sigarayı bırak ciğerlerin zaten tehlikede daha da kötüleştirme.
Türkiye : Öyle hemen bırakılmıyor ve tamam azaltmaya çalışacağım. Tekrar bir doktor ile buluşmamak için.
Adam rahatladı ve o verdiği huzur ile gülümsedi. Ayağa kalktı ve kadının yanına oturdu.
Amerika : Teşekkür ederim.
Adam elini, kadının elinin üstüne koydu. Kadının bu durumdan rahatsız olduğu çok belliydi çünkü kendisi fiziksel temastan nefret ederdi.
Türkiye : Kuralları biliyorsun ve şimdi o elini çek.
Amerika : Pardon unutmuşum, özür dilerim.
Türkiye : Her neyse şimdi gitme vakti.
Adam ayağa kalktı ve kapıya doğru yöneldi, kadın ise keyfini bozmadı ve sigarasını sehpanın üstündeki küllükte söndürdü. Adam odadan ayrılmadan önce kadına bir şeyler dedi.
Amerika : İyi geceler lale.
Türkiye : Bana bir daha o isimle seslenme!
Adam ise bir şey söylemeden odadan ayrıldı. Kadın ise bir türlü tadını çıkaramadığı sigarasını yine yaktı ve oturduğu uzun koltukta kafasını geriye attı.
Türkiye : Bana sadece onlar öyle seslenebilir, sen kim olduğunu sanıyorsunda bana öyle sesleniyorsun ABD. Neyse ne bir keyif yapamadım.
Kadın gecesini sigara içerek, adam ise evinde uyuyarak geçirdi.