GİRİŞ

426 16 4
                                    


İlk öncelikle merhabalar. Bu ikinci kitabım olacak. İlki dağ çiçeğimdi. Hesabımdan isterseniz okuyabilirsiniz. Bu kitabım karadeniz ile alakalı. Eğer özetini okumak isterseniz hikaye açıklamasından okuyabilirsiniz.
Bu bölüm kısa olucak çünkü giriş bölümlerim hep kısa yapıyorum.
Herkese iyi okumalar.

KARADENİZİN İMKANSIZ AŞK HİKAYESİ

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

KARADENİZİN İMKANSIZ AŞK HİKAYESİ...


"Ha bu akan dereler denizlere dolacak
Sôylesana güzelum sonumuz ne olacak?
Ha bu akan dereler denizlere dolacak
Söylesana güzelum sonumuz ne olacak" diye şarkı söylüyordum, fındık toplarken.

Halil amca söyleniyordu benim bu Trabzon'un yaylalarında çürümemi istemiyordu ama ben doğduğumdan beri burdaydım ben hiç şehir kızı olmamıştım. Olamazdım zaten. Ben şura mavi olarak doğmuştum.

Halil amcaya döndüm." Halil amca artık sussan?" Diye söylendim bende.

Halil amca homurdanarak," kızım hala inat ediyorsun, burada böyle fındık, çay toplayarak ne yapıcaksın?"

" Annemde öyle olmuştu doğru bu Karadeniz'de durup fındık toplamıştı sizde ona laf ettiniz git İstanbul'a diye annem gittide noldu karşısına babam denecek herif çıktı. Eğer bir kez daha bana İstanbul derseniz çok kötü olur."
Diyip hışımla sırtıma fındık sepetimi alıp yürüdüm.

Ben bu Karadeniz'de tektim. Arkadaş olarak bu dağlar, bu deniz bu fındıklar vardı.

Sırtımda bir ton fındık vardı. Çok zor olmuyordu. Zaten, alışmıştım taşımaya. Sırtımda ki fındık sepetiyle, kayalığın oraya geldim. Fındık sepetimi yere bırakıp, kayalığın üzerine çıktım. Kayalıkların üzerinde yürüyüp, denizin tam karşısında durdum.

Bağırarak," Noldu Karadeniz ben anneme benzemiyormuşum dimi. Hani nerdesin. Nerdesin ha? Dalgalansana. Bana köpürsene. Ben gitmicem. Sevdiğimi bir kez bırakamıyorum maalesef öyle kötü bir huyum var." Güldüm," sen alışıksın seni bırakanlara dimi? Ben bırakmıcam da. Bırakmıcam."

Kayalıkların üstüne dizlerimi çökerek oturdum. Annemin en sevdiği şarkıyı mırıldanmaya başladım.

"Ah duman karaduman sardı dört yanumizi
Ander kalsun sevdaluk oy alacak canumizi
Ah duman karaduman sardı dört yanumizi
Ander kalsun sevdaluk oy alacak canumizi."

Arkadan gelen sesle gözlerimi devirip arkama döndüm. Gelen osmandı. En nefret ettiğim kişiydi. Çünkü, bana aşıktı. Aşıklıktan bile çıkmıştı.

Osman bağırarak," noldi? Karadeniz'de gemilerun mu baddu?"

" Sanene Osman? Küfür etmek istemiyorum. Lütfen git!" Diye bağırdım bende.

" Banene mi? Düşüniyim seni işte da! Hem senden başka gidecek bir yerum yok."

Sinirle ayağa kalktım." Küfür etmiyim, etmiyim diyirim, Olmiyi! Olmiyi da! Siktir git Osman, diyirim! Buda Olmiyi!"

" Tamam anladum onu da. Hem sesini niye yükseltiyorsun da?" Diye sordu. Ya sabır!

" Sen gitmezsen ben giderum o zaman!" Diyip omzuna çarpıp yürüdüm.

Arkadan Osman bağrırak," seni alıcam da! Alıcam!"

Bende bağırarak," fuşki alirsun!" Dedim. Sanki pazardan meyve alıyordu. Ne zaman kurtulcaktım acaba bundan?


OYY KARADENİZİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin