Saatin kaç olduğu bilinmez, güneşin doğumundan bir süre önce Megumi'nin mezarının açık ağzını kapatan dallar hışırtılı bir şekilde geri çekildi ve içeri bir beden atladı. Dallar tekrar yerine çekilirken Megumi yabancı birinin varlığı ile uyandı.Uykusundan hızlıca sıyrılan Megumi sol elinin orta parmağı ve yüzük parmağını ayırdı ve sol elini baş parmağı ve işaret parmağının arasındaki boşluğa kapatarak gölge köpeklerini çağırdığı işareti yaptı. Tam köpekleri çağırmak üzereyken karanlıkta düzgünce seçemediği yüzün sahibinin sesini duydu. "Hey, sakin ol. Benim."
Megumi kollarını iki yana serbestçe bırakarak doğruldu ve oturdu. "Tanrım! Yuji, Beni korkuttun!"
"Korkma. Benim. Seni özledim." Çocuğun önünde dizlerinin üstüne çöktü ve ellerini iki yanına dayayarak dudaklarını çocuğun boynuna bastırdı.
Megumi çocuğun atılganlığına kıkırdayarak karşılık verdi. "Burada mı? Cidden mi?"
"Sana dokunmayalı çok uzun zaman oldu." Dudaklarını çocuğun çenesine sürterek dudaklarına yaklaştı ve öpüşmeyi başlatan taraf oldu. Yuji'nin tanıdık kokusunu içine çeken Megumi inlercesine mırıldandı ve çocuğu daha çok üstüne çekti.
Demek ki hissettiği kötü his Yuji'ye olan özleminden kaynaklanıyordu.
Yuji karanlıkta Megumi'nin yüzünü bile göremediğinden el yordamı ile çocuğun belini buldurdu ve ellerini kazağının içine soktu. Parmakları pembelikleri dürtüp çekiştirmeye başlarken Megumi altında sızlandı.
Megumi pembe saçlı çocuğu kendine daha çok çekerken vücudu sabırsız ellerle aşağı çekildi ve sırtı çukurun duvarına değil zeminine yaslandı. Üstündeki beden bacaklarının arasına yerleşirken onu daha da üstüne çekti.
Yuji çocuğun dudaklarından ayrıldı ve ikisinin de kazaklarını üstlerinden hızlıca çıkardı. Eşofmanlarını da çıkardığında iki çocuğun da üstünde sadece baksırları kalmıştı.
Megumi çıplak sırtında hissettiği soğuk ve nemli toprak ile irkildi ve ısınmak istercesine Yuji'yi üstüne çekerek onu öpmeye niyetlendi. Yuji ise cıkladı ve iki parmağını çocuğun ağzına ittirdi.
Megumi parmaklar ile yetindi ve sıcak dudaklar göğsünde ve karnında dolaşırken iki parmağı hızlıca yalayıp ıslattı. Karanlık ortam işleri daha da ateşlendiriyor, ikisinin de bir sonraki hamlelerini tahmin etmelerini zorlaştırıyordu.
Yuji Megumi'nin ıslattığı parmakları baksırın içine yolladı ve çocuğun deliğinden içeri ittirdi. Megumi inlemesini kolunu ısırarak bastırdı ama zaten normal bir insandan daha iyi duyan arkadaşlarının çoğunun onu duyduğunu biliyordu. Bu utanmasını sağlarken prostatına değen uzun parmaklar utanmasını saniyeler içinde unutmasını sağladı.
Yuji parmaklarını çocuğun içinden çıkararak baksırlarından da kurtuldu. Çocuğu topraktan olabildiğince sakınmak için sırtını duvara yaslayan kişi o oldu ve çocuğu kucağına çekti.
Karanlıkta bembeyazlığı bile gözükmeyen kalçayı iki eli ile ittirerek deliğin daha da genişlemesini sağladı. Yeterince sertleşmiş sertliğini bir eli ile tutarak daha da dik durmasını sağladı.
"Otur." Dedi genizden gelirmişçesine bir sesle.
Megumi derin nefesler eşliğinde bu emire uydu ve kendini yavaşça daha da aşağıya indirdi. Nefesleri birbirine karışırken Yuji iki eli ile sertçe Megumi'nin tamamını içine almasını sağladı.
Megumi yüksek sesli inlemesine engel olamadığında kendisini çocuğun boynuna gömdü ve gözlerini yumdu. "Seni öldüreceğim."
"Denemeni görmek isterim." Yuji alaycı bir şekilde güldü ve çocuğu belinden destekleyerek tüm hareketlerini yönlendirmeye başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Prophecy /İtaFushi-SukuFushi
FanfictionTarihin tozlanmış sayfalarında uzun uğraşlar sonucu bulunabilecek, kelimenin tam anlamı ile tarihe karışmış ama zamanında tarihe yön vermiş bir kişilik vardı. Ryoumen Sukuna. Lanetlerin Kralı mühürlendikten sonra Japonya'nın lanetler devri bitmiş, J...