Kanların bittiği nokta o kanlı bedenin olduğu nokta. kanlı bedene doğru yaklaşmaya başladım, korkuyormuyum bilmiyorum ama içimde değişik bir his var, yani ceset? olduğunu düşündüğüm kanlı bir bedene doğru ilerliyorum, gayet normal bence,
en sonunda bedene yaklaştım yavaşça adamın yanına çöktüm ve hızlıca elimi boynuna götürdüm tahmin ettiğim gibi adam ölmüş, fark ettiğim birşey adamın cebimden sızan bir zarf, merak edip adamın cebindeki zarfı aldım ve açtım
Sıra sana ailene ve sevdiklerinede gelicek... tek yol bana babanı bulman,baban sandığndan daha piç, artık açık konuşucam para olduğundan daha fazla bir miktar sıra sana Gelmeden hazırlan aksi taktirde işe başlayacağız 1 ay hızlı geçiyor benden sana son 1 hafta hızlı ol.
O.S.
Şimdi bu adam benim babam denen adam yüzünden mi öldü, geride belki karısını çocuklarını ailesine bıraktı ve babamın borcu yüzünden, bana ulaştırılmak istenen bir mektup yüzünden mi öldü, hiçbirşeyi kavrayamadan bir cesetle aynı ortamda olduğumu unuttum ilk başta, yavaş yavaş sendeleyip kapıya doğruldum inerken aklıma bana daha önceden gelen mektup geldi o mektubun sonundada O.S. yazıyordu zaten mantıken aynı kişi olmalıydı, daha önemlisi sen kimsin?,O.S. kim?
revirin kapısını yavaşça araladım hala tam kadro bekliyolardı, hala rüzgar,savaş,lidya ve ılgaz gelmedi, iklim "neden bu kadar geç kaldın? başına birşey geldi sandık" dedi ben açıkça söylesem mi yoksa sadece atlaslamı paylaşsam çünkü iklim bazı şeyler hakkında çok soru sorar ve korkar yani gidip ona birşey olmadı yemekhane tarafında biri ölmüş ve bana mektup bırakmışlar diyemeyeceğime göre sadece Atlas ona ne kadar sinir olsamda içimde beni ona sürüklemek isteyen bir his var, uzun süre cevap vermeyince iklim "Kumsal?" diyerek beni kendime getirdi
"sorun yok" dedim buz alamadığım için "buz kalmamış" diyerek ekledim
"Atlas bi dışarı gelirmisin?" atlas anlamayan gözlerle ayağa kakltı bende o sırada kapıyı açtım ben çıktıktan hemen sonra atlas arkamda geldi "bir sorun mu var" dedi
"evet, hemde çok büyük" dedim ve yürümeye başladım gelmediğini fark dince "hadi neyi bekliyorsun" dedim ve bana yetişti merdivenlerden çıktıkça terliyorum korkuyorum, yemekhanenin önüne geldiğimizde yavaşça kapıyı araladım ilerledikçe kan lekeleri arttığı için atlas "kumsal,bunlar kan mı?" cevap vermeden yürümeye devam ettim, en son duraksayıp gözümü yumdum, açtığımda ise ceset?, tam burdaydı çok iyi hatırlıyorum burada bir ölü beden vardı "atlas" dedim titrek sesimle "burda bir ceset vardı"
"ne cesedi kumsal"
"bilmiyorum bi adam ölmüştü işte nabzı atmıyordu atlas, burda ölü biri vardı"
"emin misin, ceset dirilmiş olamaz"
"bana şizofren muamelesi yapma buradaydı diyorum gördüm! hatta üzerinde bir not vardı"
duraksadım
"bana"
"ver" dedi sadece elimi cebime attım ve zarfı uzattı
Mektubu hızlıca okuduktan sonra
"1 ay önce derken?"
"1 ay önce bana bir not daha geldi babamın borcu varmış onu ödememizi istiyor yoksa babamı bulmamı istiyorlar"
"Neden bana söylemedin?!"
"Neden sana söyleyeyim?" Dedikten sonra cevap vermeden merdivenlere yöneldi bende peşinden gittim tam inecekken durdu ben inmeye devam ederken
"Kimseye birşey söyleme" dedi "sadece babanı bulmalıyız" güldüm
"Bu zamana kadar bulamadığım 'baba' bile demek istemediğim o piçi mi bulucaz"
"Evet o piçi bulucaz, benim yanımda olduğun sürece, seni ona karşı kullanabilir" tekrar güldüm
"Sence beni önemseseydi bırakırmıydı?"
"Sen onu bana bırak ,yanımda kal yeter"
Tekrar inmeye başladık bana yetişti revirin kapısını araladığımda Ilgaz,Lidya,Savaş ve Rüzgarın geldiğini fark ettim
"Ne oldu?" Dedim İklimin yanına oturarak "kimmiş o adam" ılgaz
"Yakalayamadan kaçtı tek fark ettiğimiz adamın gömleğinin hemen alt tarafında kanlar olduğu" bu sözcükler ılgazın ağzından çıkar çıkmaz atlasa baktım oda bana bakıyordu,Atlas hemen ayaklanıp revirden çıktı herkes birbirine bakıyordu ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı, vakit kaybetmeden atlasın arkasından çıktım, bahçeye çıkan koridorda yürüdüğünü gördüm, hızlıca ona yetiştim ve sesimi çıkartmadan bahçeye çıktık, boş bir banka oturdu bende onun yanına
"Atlas" dedim
"biliyorum" dedi, demekki aynı şeyi düşünüyoruz o revir kılığındaki adam, öldürdü diğer adam ve o adamı bulursak mektupların ana noktasınıda buluruz yani O.S.'yi
"Önce adamın okuldaki kayıtlarına bakalım yüksek ihtimal sahte bilgiler ama yinede bakalım" dedi
"Kamera kayıtlarına baksak, yemekhanede var diye biliyorum ve o kayıtları karakola götürürsek işimizi daha kolaylaştırmaz mı?"
"Hayır, adamı kendimiz bulmamamız lazım emin ol polisler hiç birşey yapmaz ve adamı konuşturamazlar" kafamı onaylarcasına salladım
"O zaman okul kayıtlarına bakalım ama okul yetkilileri kaçan adamın kimliğini öğrenmek için bizden önce davranmışlardır"
"Ne okuyacaksın?"
"Ne alaka"
"Cevap"
"Hukuk, niye sordun"
"Boşver" dedi
"Cevap?" dedim sırıtarak oda aynı şekilde güldü
"İşin kolay olcak, mantıklı ve dikkatli düşünüyorsun"
"Sağol, sende sanki bir dedektif gibisin" evet yeni takma ad bulundu, dedektif bey
"Tamamdır beni övmen bittiysen hadi" az önce o beni övmedimi?!, kibirli varlık vazgeçtim dedektif bey değil uyuz bey olucak
Gönüller isterki onun boğazına yapışmak fakat gerçekler peşimdeki katilin adamını yakalamak için onun peşimden ilerlemek...
Söylene söylene atlasın peşinden ilerlerken
1 hafta içinde parayı yada babamı bulamazsam gerçekten bizide öldürecek mi yoksa sadece oyun mu oynuyor, peki ya ceset nereye gitti?
Kafamı kurcalayan binlerce soruyu bir kenara bırakıp hocalar neden kayıtlara bakıcaksınız sorusuna cevap vermek için mantıklı bir bahane arıyordumki kapının üzerindeki 'müdür' yazısını gördüm Atlas kapıyı tıklattı ve usulca içeri adım attı, fakat kimse yoktu, Atlas hızlıca masanın üstündeki bilgigisayarı açtı
"Ne yapıyorsun?"
"Bilgisiyarı açıcam ve kayıtlara bakıcaz"
"Okadarını biliyorum zaten, şifre yok mu bilgisayarda?"
"Var, ama bu birşeyi değiştirmiyor"
"Yani şifreyi biliyorsun"
"Evet"
bu çocuğu hala çözemedim okula yeni geldik fakat o buraları sanki en başından beri burdaymış gibi biliyor, üstelik bilgisayar şifresine kadar!. Artık sorgulamayı bırakıp etrafa bakınmaya başladım masanın hemen sol tarafında değişik bir tablo vardı, bütün tanloyu kaplayan bir "O" harfi değişik ama hoş bir havası var atlas
"Tamam" dedi uzatarak
"Buldum, yülsek ihtimal gerçek değil ama buldum"
"Hadi o zaman gidelim" dedim ve atlasın elindeki vlash belleği aldım ve odada turlamaya başladım ve Atlasta beni kovalamaya başladı aynı iki çocuk gibi 5 dakika boyunca peşimden koşturduktan sonra flashı ona gösterdim daha çok sinir olsun diye
"Dalga mı geçiyorsun ver şunu" dedi burnundan gülerek
"Kolaysa al" dedim
Tekrar koşmaya başlayacaktım ama bileğimi kavradı ve beni o koca bedenine yasladı
Gereğinden fazla yakındık, çok fazla
Nefesi yüzüme değiyor,burnu nerdeyse burnuma
Gözleri hiç bu kadar dikkatimi çekmemişti
Elanın daha yeşil ve sarı hali benim gözlerim gibi
Hızlıca neler olduğunun farkına varıp istemesemde kendimi ondan kurtardım
"Eee al sen bunu" diyerek flashı eline sıkıştırdım
Beni bu halde gördüğü için gülüp göstermemek için başını eğdi
Arkamı dönerken elim tabloya çarptı, Tablo ters bir şekilde düştü, asıl garip olan tabloda artık "O" değil "S" yazıyordu hızlıca tanloya doğru eğildim, ve elime aldım, tablonun bir tarafında "O" diğer tarafında ise "S" yazıyordu
Atlas tabloyu elimden aldı
"Kumsal O ve S?"
"Bu o Atlas O.S. Bana zarfları gönderen kişi"
"Peki, onun burda ne işi var?"
Hızlıca tabloyu yerine yerleştirdim ve
"Müdürün adı ne?"
"Bekle" dedi ve telefonundan birşeyler yaptı
"Onur Samet Çukur" dedi
"O"nur "S"amet demek.
"Onu bulmam lazım"
"Hayır kumsal, bulmam değil bulmamız lazım"
"Tamam her neyse ne onu bulmamız lazım"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Yanlış Gerçekler
General FictionAilemden kaçıp arkadaşlarımla bi festivale gitmek istedim ve gittim ve herşey o, onu gördükten sonra başladı...