İhtiyacım vardı.Ona inanmaya ihtiyacım vardı.
Beni inandırmasına, tutulacak bir dal uzatmasına ihtiyacım vardı. Ben sırtımı ona yaslamaya alışmıştım, şimdi ise koca bir boşlukta gibiydim.
"O gece..." gözlerini benden kaçırır gibi olduğunda devam etmişti. "O amına koduğumun gecesinde babamın böyle bir işe kalkışacağını fark etmiştim."
Derince yutkunduğumda ellerimi onun avuç içlerinden çekmiştim zira ağır gelen koca bir yük vardı, aramızdaki bağı pas tutmuş bir makasla kesiyordu. Ellerimizi ayırmış olmama karşılık ufacık duraksasada devam etmişti.
"Bizim çocukları takip ettim ama geç kalmıştım. Çoktan sana zarar vermişlerdi..." Zihnimin içinde o anlar tekrar tekrar canlandığında titreyen parmak uçlarım boğazıma tırmanmıştı.
"Çıkardım seni o arabadan, kimsenin bilmediği bir yere götürdüm."Anlatmakta zorluk çekiyor olacak ki gözlerini benden kaçırmıştı.
Sıkıntıyla ensesindeki saçlarını çekiştirdiğinde, az evvel kafasında patlattığım vazo derin bir kesik açmış olacak ki acıyla yüzünü buruşturmuştu.O an her şeyi unutup yarasına bakmayı, o yarayı öpüp iyileştirmeyi çok istemiştim ama içimde bir yerlerde kaybolmuş bir gençlik vardı. İzin vermiyordu bana, senelerin acısı ikimizin de omuzlarına çökmüştü.
"Tam üç kez... Üç kez şişlenmiştin. Efsun, yemin ederim öyle çok korktum ki seni kurtaramam da babamın günahında ben de boğulurum diye çok korktum."
Gözlerine bir intihar ipi asılmıştı, ipin ucu azıcık kaçarsa şayet yaşlar bir bir ölüme atlayacak gibiydi.
O, ağlayamadı. Ben ikimiz içinde ağladım.
Dudaklarım tir tir titriyordu, konuşmak için kendimi zorlamıştım.
"Niye peki, niye ölmemi istedi."
Öyle çaresizce çıkmıştı ki sesim, utanır gibi başını eğmişti. Babasının yaptığının faturasını kendine kesiyordu.Yine de kıyamadım, benden utansın istemedim. Elim, önce beni kurtarırken oluşan çenesindeki ize kaymış ardından da göz göze gelebilmemiz için desteklemişti. Hiç düşünmeden çenesindeki elimi tutmuş ve öpmüştü.
"Baban, bir aralar maden kaçakçılığı yapıyordu." Tepkimi ölçmek için ufacık bir duraksadığında ben şaşkınlıkla gözlerimi irileştirmiştim.
"N-ne?"
"Sorgulama, dinle sadece. Lider, malların ülkeye sevkiyatını yapıyordu. Baban gibi iş adamları da kaçak yollardan dağıtımını."
Aklım almıyordu.
"Ama belli kurallar vardı, alınan mal yurt dışına ihracat edilmeyecekti çünkü elçiliklerin haberi olduğu an da devlet tarafından enselenmeleri an meselesiydi, baban yani Ayhan Bey kuralları çiğnedi. Madenleri yurt dışına kaçırmak istedi, hatta başarılı da oldu. Ama unuttuğu bir şey vardı, lider temiz çalışırdı. Hemen fark etti, önce uyardı. Bir kez, iki kez, üç kez, dördüncü de ise..." Lacivertlerini tekrar benden kaçırdığında söylemek isteyipte yuttuklarını ben anlamıştım. Dördüncü de ise bizi öldürmek istedi Beria, babanın cezasını sana kesti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Fabrikatörün Kızı
Roman pour Adolescents"Yanlış anlamayın lütfen, bir anneye göre çok gençsiniz, bekar mısınız?" Kucağımda ki bebeğin bana ait olduğunu düşünmesine karşılık, utançla dudaklarımı birbirine bastırmıştım. "Aslında bakarsanız-" Yanlış anlaşılmayı açığa kavuşturacakken, belime...