chapter three

76 5 0
                                    

"peki ne yapmayı düşünüyorsun? kolay kolay gidecek gibi değil." jimin'in sözleri ardından derin bir nefes aldı jungkook, gerçekten de taehyung gidecek gibi değildi ama onu hayatına sokmaktan da korkuyordu ki bu konuda haklıydı. "bilmiyorum jimin ama unutamam, yaşadığım acıları az daha çocuklarımı kaybediyordum son anda tutundular, onlar da olmasaydı ben bile olmazdım jimin." konuşmasının ardından yavaş yavaş gözleri dolan jungkook'u kolları arasına çekti, çok iyi anlıyordu ve kendisi de taehyung'u affetmesi taraftarı değildi çünkü bizzat yoongi ve hoseok ile şahit olmuşlardı her şeye, jungkook'u hayata bağlamak ve çocuklarını sağlıklı doğurmasını sağlamak için her şeyi yapmışlardı.

"peki, hep birlikte düşünelim bir karar verelim, ne yapacağımıza bakalım gerekirse yoongi'yi salarım o aptal delta'nın üzerine!" jimin'in söylediği şeyler jungkook'un dolu gözleri ile hafifçe kıkırdamasına neden olmuştu. jimin her seferinde jungkook'u güldürmeyi başarıyordu, hamilelik döneminde bile çokça destek olmuş yoongi ile birlikte yanında kalmışlardı. "bugün iş yok hadi küçük omega kalk üzerini giyin ve benim doğacak omegama ciciler alalım." jungkook'u yerinden kaldırarak odasına göndererek yorgun bedenini koltuğa bıraktı.

taehyung sinirli adımlarla dört dönüyordu koca köşkte. "seni öldürmediğim için böylesin di mi? karşında 18-19 yaşlarında, elinde oynatabildiğin taehyung yok artık." kararan gözleri eşliğinde karşısındaki adama ilerledi taehyung, deltası ve kendisi fazlasıyla sinirliydi. "eğer bi' daha jungkook'a ya da çocuklarıma en ufak ters hareketini ve ya herhangi bi' şeyini görürsem kendine güzel bir mezar hazırla baba." son kez keskin ve kararan bakışlarını karşısındaki adam üzerinde gezdirmiş ve seri adımlarla evden çıkarak eunwoo'yu aramıştı. "jungkook nerde?"

"jimin ile az önce avm'ye girdiler bay kim, çocukları ise bayan yumi alacak anladığım kadarıyla."

"bayan yumi'yi ara ve haber ver çocukları ben alacağım ardından jungkook'un yanına geçeceğiz." diyerek telefonu kapatmış ve arabasına binerek çocuklarını almak için yola koyulmuştu.

taehyung, çocukları almak için vardığında herkesin yavaş yavaş dağıldığını görmesi ile birlikte gözleri hızlıca çocuklarını aramıştı. "babaaa" koşarak kendisine gelen omegasını görmesi ile yüzünde güller açmıştı. hızlıca koşan bedeni kucağına alarak yanağına küçük öpücükler bıraktı. "bugün birlikte babanın yanına gideceğiz, normalde bayan yumi gelecekti." soobin kaşlarını çatmıştı duyduğu sözler karşısında. "babamı ara." taehyung duyduğu sözlere karşılık kucağındaki kızına dikkat ederek eğildi. "pekala arayalım küçük adam." telefonunu çıkararak jungkook'un numarasını tuşlamış ve soobin'e vermişti.

"baba, senin haberin var mı? bizi senin yanına getirecekmiş seni aramamızı söylemiştin." jungkook ile kısa bir konuşma yapan soobin telefonu kapatarak taehyung'a geri uzattı. "tamam, babamın yanına gidelim. tanımadığım bir adamla fazla kalıp babamı üzmek istemiyorum." koşar adımlarla arabaya binen soobin cam kenarına yerleşmişti tekrardan. "baba, doğum günümüze gelir misin?" yuna'nın sorduğu soru karşısında taehyung asla hayır demeye gücü ve isteği yoktu, nazikçe kızının saçlarını okşadı. "tabii geleceğim küçük omega'm, sen istersin de gelmez miyim?" soobin her ne kadar gelmesini istemese dahi kız kardeşi adına sesini çıkarmıyordu ve tüm yol boyunca sessizliğini sürdürmüştü.

"baba babaaa!" avm'ye girdikten birkaç dakika sonra babasını ve jimin'i gören soobin koşturmaya başlamıştı arkasından ise babasınım kucağından inmek bilmeyen küçük omega ile delta geliyordu ki delta'nın kızı ile ilgilenmesi herkesin bi' hayli dikkatini çekmiş ve kendi aralarında fısıldaşmalar başlamıştı. "merhaba jimiii, küçük omega kardeş nasıl bugün? seni yoruyor mu? ben kızarım ona tamam mı?" soobin'in söylediği şeyler ile kıkırdayan jimin soobin'in saçlarını karıştırmıştı. "merak etme küçük adam yormuyor sadece bi' an önce doğup seninle oyun oynamak için hevesli sanırım." duyduğu sözler karşısında sevinen alfa 32 diş gülümsemişti.

"merhaba." duyduğu ses ile jungkook'un kurdu içinde tepinmeye başlamıştı lakin bunu yüzüne vurmadan delta'ya kısa bir bakış atan omega kızını kucağından almak adına yönelmişti. "yuna hadi gel babacım, doğum gününüz için süslemeler alalım mı?" yuna duyduğu şeyler ile sevinçle babasına uzatmıştı kollarını, yuna'yı kucağına alan jungkook yere indirmişti. "jimin ile mağazaya girin ve istediklerinizi doldurun tamam mı? babanızla konuşup geleceğim." yuna'nın ve jimin'in elini tutan soobin yüzünü buruşturmuş ardından heyecanla mağazaya çekelemişti iki bedeni.

"taehyung... yapma." cümlelerini toparlamak adına duraksamıştı jungkook, kendisi için miydi bu istekleri yoksa çocuklar için mi? "neyi yapmayayım jungkook?"

"taehyung, anlamıyorsun ama yuna, soobin gibi değil. soobin'in içinde her zaman koruma iç güdüsü var, alfası fazla güçlü, senin yokluğunu aramıyor çünkü doğduğundan beri yoktun, karnımdayken bile hissetmedi seni ama yuna öyle değil, senin yokluğunu en derinden o hissediyor ve onu tekrar bi' başına bırakırsan yıkılır, toparlayamam. bu yüzden taehyung, onu tekrar terk edeceksen şimdiden git, sana alışmasına izin verme." sözlerini bitirmesinin ardından arkasını dönen jungkook bileğinden tutulması ile ilerleyememiş, bi' an da kendini taehyung'un kolları arasında bulması ile gözleri kocaman açıldı.

"söz veriyorum omega'm o güzel kalbini onaracağım, sana her şeyi anlatacağım sadece bana biraz zaman ver olur mu? sensiz geçen beş yılımda yaşamadım, yemin ederim yaşamadım, aldığım nefese lanet ettim her gün, evlenmedim jungkook her şey bi' oyundu ve ben bi' kukla olmuştum, her şeyi anlatacağım güzelim biraz zaman, şimdi çocuklarımıza dön, soobin sana sarıldığım için pek hoş bakmıyor." taehyung sözlerinin ardından jungkook'u serbest bırakmış ve aralarındaki mesafeyi fazla açmadan uzaklaşmıştı, olacaklardan habersizce, bilse jungkook'u asla bırakmazdı zaten.

gözleri kızarmış omega arkasını dönüp uzaklaşmaya başlamıştı lakin patlayan silah sesi herkesin dikkatini dağıtmış, taehyung bedenini aran korku ile jungkook'a bakmıştı, görmek istediği manzara yere yığılmış omegası değildi. koşarak jungkook'a ilerledi, kolları arasına çekti omegasını, önüne düşen saçlarını çekti nazikçe yüzünden, kanayan yere eliyle baskı yapmaya başlamıştı. "babaa!" göz yaşları içinde koşan soobin ile ne yapacağını şaşırmıştı taehyung. "jimin yuna ve soobin ile bizim eve geç, yugyeom koruma sayısını arttır, jimin ve çocukları sağlam bir şekilde eve götür. başlarına bir şey gelirse mezarını hazırla."

hızla kucağındaki jungkook ile arabasına koşturmuştu jungkook, arka kapıyı açan korumaları ile jungkook'u yerleştirdi nazikçe. "iyileşeceksin sevgilim, söz veriyorum iyileşeceksin." hızlıca kendi yerine yerleşti taehyung, "yugyeom'a yardım edin, çocuklar ve jimin güvende olsun." hızlıca gaza bastı ve oradan uzaklaştı taehyung. "iyileşeceksin omega'm..."

kucağında bilinci kapalı bir şekilde yatan omega ile hastaneye girmişti taehyung, "DOKTOR!" sedye ile koşarak gelen hemşireler ile kucağındaki bedeni sedyeye bırakmıştı taehyung, hızla uzaklaşan hemşirelerin peşinden giderken ameliyathaneye geldiklerinde durdurulması ile sinirlenmişti delta ama doktorlara zorluk çıkartmaması gerektiğini kendine hatırlatarak durdu. "lütfen bayım, omega'yı kurtacağız ama zorluk çıkartmayın." yavaşça uzaklaşıp bir duvarın kenarına çöktü taehyung, içindeki delta sinirliydi, omegasına bunu yapanları öldürmek, paramparça etmek istiyordu ama önceliği her zaman omegası olmalıydı ve o iyileşene kadar bu hastaneden bir santim dahi uzaklaşmaya niyeti yoktu.

çalan telefon boş hastane koridorunda yankılanmıştı. "efendim hyung?"

"n'oluyor taehyung? yoongi aradı saydı sayıştırdı, neler oluyor yine?" derin bir nefes aldı taehyung. "jungkook, hyung o vuruldu..." o sırada doktorun çıkması ile ayaklandı taehyung, "doktor bey, eşim yaşayacak değil mi? iyi o?" doktor tek elini taehyung'un omzuna koydu.

"elimden geleni yapacağım, şimdi acil kana ihtiyacım var ama... her şeye hazırlıklı ol delta çünkü kurşun çok tehlikeli bir yere girmiş." işte bu cümleler taehyung'u derinden sarsmıştı, yeni kavuştuğu eşini böyle kaybedemezdi. gözünden yaşlar akmaya başlamış daha fazla ayakta duramayan bedenini yere bırakmıştı taehyung.
























kötü olduğunun farkındayım of, biraz aceleye gelmiş bir şey oldu bu
kendimi biraz hasta ve yorgun hissediyorum bugün, uykum da var bunu atıp uyumaya gidiyorummm

sizde güzelce uyuyun millet🩷🌸

It's all over | taekook Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin