...
Korel'in ağzından,
"Ne yaptığını sanıyorsun sen?"
diye sordum sesimi hafif yükseltip ona dönerek. Fakat hiç umrunda olmadı. Masada duran içki şişesine uzanıp direk kafasına dikmeye başlamıştı. Gerçekten ne yaptığını sanıyordu bu..!
En sonunda kafası dönemeye başlamış olmalı ki, kafasına diktiği alkol şişesini indirerek elinde tutmaya başlamış ve şiddeli bir şekilde öksürmeye başlamıştı.
"Salak mısın sen?" dedim sert ve ciddi bir sesle.
Ardından elindeki viski şişesini alıp sehpanın üstüne bıraktım.Sonrasında kafasını geriye doğru yaslayarak, gözlerini kapatıp hızlıca soluk alıp vermeye başlamıştı. Beli ki mide bulantısı durdurmaya çalışıyordu. Beyaz teni yavaş yavaş sararmaya başlamış,hiç iyi görünmüyordu.
"İlk defa mı içiyorsun?" diye sordum sakin bir sesle.
Kapalı gözlerinin ardından, "sanırım"dedi. Ardınan yüzünü buluşturarak kusmak istiyormuş gibi sessizce böğürmeye çalışıyordu.
"İyi misin?" diye sordum bu sefer.
"İyiyim! çok iyiyim, hatta mükemmelim" deyip sesli bir şekilde gülmeye başlamıştı.
"Asrın sen iyi olduğundan emin misin?"
"Evet görmüyor musun?" dedikten sonra oturduğu yerden kalkmaya çalıştı. Fakat çok sürmeden kalktığı geri oturmuştu yerine.
"Çok iyi görünüyorsun, bravo sana çok iyi bir halt yedin, çok iyisin" dedim alkış çalıp kafamı yukarı aşağı doğru sallayarak.
"Yaa, dalga geçme benle" diyordu kaşlarını çatıp dudaklarını büzüp mızmızlanarak. Bu hali bile çok tatlı geliyordu bana, biraz salak ama olsun ...
"Şu haline bak, bir de dalga geçme diyorsun."
"Dalga geçme benimle diyorum sanaaa." Diye bağırmaya başladı gözleri kapalı bir şekilde.
"Şşşttt tamam sakin ol güzelim, dalga geçmiyorum seninle" dedim ayağa kalkıp yanına yaklaşarak.
Hayatında ilk defa alkol kullanmış gibi kedinden geçmiş, saçmalaya başlamıştı. Elinden tutup ayağa kaldıracağım sırada, hala kapalı olan gözlerinin ardından "güzelin miyim ben senin?" Söylediği cümle ile içimde birşeyler çırpınmaya başlamıştı.
"Güzelimsin Asrın, güzelimsin" deyip derin bir iç geçirdim, ne de olsa sabah hiçbir şey hatırlamayacaktı."Sende benim yakışıklı prensimsin" söylediği cümle kaşlarımın çatışmasına sebep olmuştu.
"Prens mi?" diye sordum."Evet, yoksa sen prens değil misin?"
"Değilim Asrın!" dedim onu oturduğu koltuktan kaldırıp kendime yaslayarak.
"Banane sen bir Prenssin bende bir Prenses, hadi dans edelim... Hayatımda hiç dans etmedim ben, lütfen dans edelim. Kendimi peri masalında gibi hissetmek istiyorum. Lütfennn..." diyip dudaklarını büzmeye başladı.
"Saçmalama Asrın biz peri masalında mıyız?"
Evet sen şuan bir prens gibi giyinmişsin. Üstünde Beyaz bir takım elbise ve ceketin üstünde çok güzel çiçek desenleri var. Ceketin cebinde beyaz bir mendil ve mendilin kenarları ise altın işlemeli. Boğazında ise kocaman bir smokin var ve kolunda da altın renginde bir saat.
Altında ise kumaş bir pantolon ve beyaz bir ayakkabı. Yanılıyor muyum?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gece'nin Gölgesi
General FictionTanrı bize hayatını kabul ediyor musun diye sormaz. Seçim şansı yoktur, kaderin zaten en başından beri yazılmıştır. Sadece nasıl yaşayacağını seçebilirsin veya yaşamayacağını... Ne geçmişin ne de geleceğin... Gece Gölgeye baktı ve dedi ki, belkide...