Hayatımın büyük kısmı boşluklarla geçmişti. Bu boşluğun ruhumun mu yoksa zihnimin mi yarattığı belirsizdi. Rutin şekilde ilerleyen günlerimin sakinliği rahattı fakat eksikti. Öyle hissediyordum. Neredeyse kimseyle arkadaşlık kuramamış veya başka ilişkiler içinde olamamıştım. Bunu sebebi yoktu.Yanağımın içini ısırdım istemsizce. Bana sorunun cevabını bekleyerek bakan gözlere karşı yalan söylemek istemiyordum. Beni büyüten, bana sevgisini veren insanları kırmak en büyük korkumdu. Her ne kadar yalan sarmalı içerisinde yaşayan biri olsam da hayatta kalmak için çok fedakarlık yapmak gerekiyordu. Bunun ilk adımı yalandı.
Şifa yeteneğimi kullandığımı anlamasını beklemiyordum. Bedenimdeki enerji farklılığından bunu anlamış olması ihtimaldi fakat teyzem insandı. Benim gibi yetenekleri veya başka güçleri yoktu. Sadece zamanında öğrendiğini söylediği büyücüden tılsım yapmasını biliyordu. Tılsımlar korunmak için yapılan yazılı büyülerdi. İçinde az miktarda mana bulunan herkes bunu yapabilirdi. Özel bir yetenek istemiyordu. Çok sık kullanılmıyor fakat etkili küçük yöntemlerdi.
Köye büyücü ile geldikleri gün beni fark etmemeleri tılsımlara bağlıydı. Teyzemin dediklerine göre. Doğruysa.
''Ben,'' dedim kararsızca. Ellerimi birbirine bağlayıp parmak uçlarımı tenime bastırdım. Yalan söylemek istemiyordum ama doğruyu söylersem ona verdiğim yemini çiğnemiş olduğum ortaya çıkacaktı. ''Teyze.''
Nasıl devam edeceğimi bilemeden seslice derin nefes aldım. Koyu toprak gözleri hem anlayış hemde endişe doluydu. Şu an gücümü kullanıp nasıl hissettiğini tam olarak bilmek istiyordum. Benim için mi endişeli, yalanların sökülmeye başlaması için mi, neler olduğunu bilmeden bir anda evimizden gittiğimiz için mi?
Omzundan dökülen siyah bukleleri ile aslında gerçekten güzel bir kadındı. Köydeyken kendisi ile evlenmesini isteyen adamlar olduğunu hatırladım. Teyzem onları kibar bir dille reddetmiş ve ısrar ederlerse köyün aktarı olarak onlara yardım etmeyeceğini de eklemişti.
Cevapsızlığım onun için cevap oldu. Gözlerini yumdu ve benim gibi seslice nefes aldı. Bunu sakinleşmek için yapmıştı.
''Evelyn,'' dedi kızgın bir sesle, ardından gözlerini açtı. ''Bunun tehlikeli olacağını biliyorsun, nasıl dikkatsizce kullanabilirsin?''
''Dikkatsiz değildi,'' dedim bir anda. Teyzem güçlerimi istemsiz kullandığımı düşünmüş olmalıydı ama ben isteyerek kullanmıştım. Ne kadar kuzgun dikkatimi çekmiş olsa da. ''Hem nasıl anladın k?''
''Önemli olan anlamam değil,'' dedi sakinliğine tutunmaya çalışarak. Biraz zorlanıyor gibiydi. ''Bilerek olması daha da tehlikeli! Kimin için kullandın? Senin kim olduğun gördü mü? Üstelik sana verdiğim pelerin nerede?''
Gerçekten iyi bir şey yapmamıştım değil mi? Boyalı süt kahverengi saçlarımı işaret ettim. Pelerini bıraktığım yer geldi aklıma. Umarım o adam pelerine sahip çıkmıştı.
''Kaçmak için geç kaldım ve pelerini ona verdim. Şifa yeteneğim sandığımdan daha kuvvetliydi, bu kadar çabuk uyanabileceğini bilmiyordum. Hem biliyor musun teyze bu sefer öncekiler gibi değildi. Neredeyse ölmek üzereydi ama ben onu hayata geri getirdim. Şey en azından iç yaralarını tamamen iyileştirdiğimi düşünüyorum.''
''Ah tanrım,'' dedi benim hevesli anlatışıma karşılık. Bana kızmak istiyor ama yapamıyordu. Onu gerçekten iyi tanıyordum. ''Hem senin kim olduğunu gördü hemde...Hem farklı derken neyi kast ettin?''
Tenime bastırdığım parmaklarımı gevşettim ve kalbimin üstüne dokundum.
''Yarayı tamamen iyileştiriyordum fakat sandığımdan daha çok enerji harcadım ve tam olarak iyileştiremeden kalbimde acı hissettim. Bir anda enerji akışını kesti.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
YAŞAM
FantasyEve kendisinin farklı olduğunu biliyordu. Sessiz sakin bir hayatına karşılık gördüğü kabusun her şeyi değiştireceğinden habersizdi. Büyüdüğü yerden gitmek zorunda kaldığında ormanda bulduğu yaralı adamı ölümün pençesinden kurtarması tesadüf olamayac...