4. Bölüm: Hiç bir şey yoluna girmiyor.

61 8 0
                                    

İkinci bir taslak ile herkese merhaba diyorum. Çok geçmeden hemen bölüme geçiyorum.

Medya: Uraz Kaya.

-----------------

"Ne oluyor burada"

Koltukta yana kaymış bize bakan adamı inceliyordum. Bu Yasemin Hanımın gösterdiği en büyük oğluydu sanırım. Esmer teni, kahve göz ve saçları Yavuz Beyi andırıyordu. Tek fark birinin gözleri mavi iken onun gözleri kahverengiydi. Yavaşça koltuktan inip sesimi kesmiş bulunmaktaydım. Çünkü bakışları fazlasıyla korkutucu duruyordu. Buğra bir koşu gidip Mert'in beline sarıldığında ben gözlerimi Bora'dan cekememistim bile. Neden mi? Esmer olması korkunç bakışlarına destek sağlıyordu. Gür sesiyle evi inlettiginde ben yerimde dururken Bartu çoktan kendine gelmiş kolumu tutmuştu bile.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen, kızım?!" Kolumu çekmeye çalışıp yanıma gelen Uraz'a baktım. Sagolsun Bartuyu uzaklaştırmıştı. Tabi 5 abi varken yanım eksik kalır mı? Bora denen şahıs yanımda bittiğinde kafamı kaldırıp yüzüne baktım. 1,90 var mıydı bu herif? Yasemin Hanım ve Yavuz Beyde odaya teşrif ettiklerinde geri geri gidip Boradan uzaklaştım.

"Bu kız Bartuya vurma hakkını kendinde nereden görüyor baba?!"

"Bu kıza bağırırken ilk önce kardeşinin ne yaptığını sor Bora!" Bana bak sarı doktor içimden sana ayrı bir sempati duyuyorum yakışıklısın da sus.

"Ne oluyor yine? Ne bu kavga gürültü." Ehh, biyolojik baba olayı hala kavrayamadıysan var bir sıkıntı.

"Sana bu eve başka bir kız getirme demiştim, baba. Bak Yağmur gibi eve geldiği gibi sorunları da getirmiş. Saygısızın teki. İlla Diğerlerini de Amerika da yanıma mi alayım?" Bu kavak ağacı ne diyordu be? Tek sorun ben miyim şimdi?

"Kardeşin bana imalar yaparken o çok mu saygılıydı, afedersin? O bana laf etsin bende susayım öyle mi? Rüyanda görürsün." Kaşlarını çatmış sert ifadeyle bana bakarken yerin dibine girmek istedim. Evet, tam olarak istedim. Çünkü içimi ürpertiyordu. Bakışlarımı kaçırıp koltuktan telefonumu aldım. En iyisi yukarı çıksam iyi olacaktı.

Yasemin Hanım Bartunun yanağını fark etmiş yanına gidip kontrol etmişti.

"Çok sevdiğin inatla eve getirdiğin kız yaptı,anne."

"Bana bulaş bulaş en sonunda-" bir kaç saniye duraksamanın ardından derince bir nefes aldı. Evet, sınavım bitmeyecekti. Odadan çıkarken Yasemin Hanımın ve Yavuz Beyin gitme konuşalım nidalarını duysam da onlarla aynı odada kalmak istememiştim. Odama çıktığımda telefondan şarkı açıp kolilerimi ortaya çektim. Ders kitaplarımı çalışma masasına dizerken okuma kitaplarımı kitaplığı dizmeye başladım. Ayna zamanda arkada çalan şarkıya eşlik etmeye başladım.

"Başı dertten kurtulmuyor yüreğin
Bu kaçıncı tokadı bize feleğin
Zar tutmayı seçti maalesef onlar
Biz dürüstçe oynadık yemin ederim

Güvendiğim çınar da duvar da çürükmüş
Allah'ım içimde ne çok şey birikmiş
Ondan gelecek yarar da zarardan beter
Vicdanıyla kalsın Sayın Çokbilmiş

Bizim de sınırımız bir sabrımız var
Çizgiyi geçene müsaademiz yok
Bizim de bir farkımız sabrımız var
Sınavı geçene bir tek sözümüz yok"

Elimde ki oyuncak mikrofonla dans ediyordum. Tek elimde kitap tek elimde mikrofon tam iconluk bir haldeyim.

"Bu sözleri alınmalı mıyım?" Duyduğum sesle aniden durup kapıya baktım. Harika, tam bir rezillik! Düşündüğüm kadarıyla şarkının son nakaratını duymuştu.

Asel/Gerçek AilemHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin