Adım sesleri sarayın duvarlarında sesli bir edayla yankılanırken sarayın sessizliğinde bir oraya bir buraya giden adım sesleri duyuluyordu sadece. Gölgelerin ardında mum ışığı titreşirken dışarıdaki soğuk rüzgarın sesi yalayıp yutuyordu.
Boş boş duvarlara bakınıp saatlerin geçmesini beklerken can sıkıntısından artık bunalmıştı. Hoş saatten bile haberi yoktu ve kaç günün geçtiğini bile hesaplayamıyordu artık. Zorla sarı saçlarını toplayıp tepesinde şekillendirmişlerdi ve bu onu oldukça rahatsız ediyordu. Üstünde ki beyaz elbisenin etekleri bir oraya bir buraya yürürken odayı süpürmekten kararmıştı artık. Bu odada güçleri etkisiz haldeydi. Hiçbir şey yapamıyordu ve bu onu artık çılgına çevirmek üzereydi. Defalarca denemişti kızına ulaşmayı sadece ama sadece bir kez işe yaramıştı. Odaya yapılan sihir yüzünden güçleri etkisiz hale geliyordu. Kraliçe ilk defa kendini bu kadar güçsüz hissediyordu. Kendini ilk defa bu kadar korumasız hissediyordu. Onların elinde çaresizce yaklaşacak olan sonu bekliyordu.
Kızına güveniyordu.
Ama kızını savunmasız bırakmıştı. Doğru bildikleri yanlış çıkmıştı ve şimdi kızı yalnız kalmıştı. Onu çok özlemişti.
Gölgelerin arasında bir insan silüeti belirdi. Uzun saçların beline kadar uzandı düz saçlardan kim olduğunu kolaylıkla anlamıştı.
İris.
Bu kata gelmesi yasaktı. Fasih onun bu odaya girmesini bile istememişti. İris'i, Sara'dan uzak tutmaya çalışıyordu.
Ne amaçla geldiğini merak etti.
Kraliçeye özellikle hazırlanan zindanın önünde durdu. İris kapının kilidini açarken gözlerini Kraliçeden bir an bile ayırmadı. İçindeki öfke ve kin onu her gördüğünde büyüyordu ve tırnaklarının boğazını parçalara ayırdığı anı görebilmek için yanıp tutuşuyordu. İris yavaş adımlarla kraliçeye doğru ilerledi. Siyah elbisesinin yırtmacından uzun beyaz bacağı her adım attığında dikkat çekiyordu. Sara, İris'e dik dik baktı. Ondan korkmadığını hatta aksine onu daha da sinirlendirmek isteyerek çarpık bir gülümsemeyle baktı.
İris iğrenç bir gülümsemeyle yaklaştı Kraliçe'ye, ateş rengine kaçan sarımsı gözleri parıldadı.
"Ne istiyorsun İris?" diye sordu.
Alaycı bir tavırla "Ekselanslarımız bugün nasıllar keyifleri yerinde mi diye bir kontrol etmek istedim." dedi.
Sara küçümser gibi güldü. "Yani keyfimi kaçırmak için buradasın, öyle demek istedin sanırım."
"Öyle de denilebilir."
Sara başını iki yana sallar. "Sana bu zevki yaşatmam."
"Senin başa zevk yaşatıp yaşatmaman umurumda değil ben istediğim şeyi her zaman alırım. Sen ve kızını öldüreceğim gibi her şeye sahip olacağım ve sen de adım adım benim yaptıklarımı izleyeceksin. En sonunda da ben de senin ölümünü zevkle izleyeceğim."
"Kızıma asla dokunamayacaksın İris."
İris güldü. Kahkahası zindan da yankılandı.
"Öyle mi dersin?" Sara'nın yüzüne doğru eğildi ve gözlerini Sara'nın gözlerine dikti. "O küçük sıçan senin sandığın kadar güçlü değil. Olsa bile bunu kullanamayacak kadar yeteneksiz."
Sara'nın çenesini kavrar. "Onu köpeklerime yedirirken sana izleteceğim ve işte o zevki o zaman alacağım."
Sara yüzünü ellerinin arasında sertçe kurtarır ve İris'i hızla ittirir.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harvey Vadisi
FantasiBüyünün ve sihrin hüküm sürdüğü, cadıların ve yaratıkların var olduğu esrarengiz bir evrende hiçbir şey kolay değildi. Kraliçenin kayboluşu ülkeyi yıkım evresine getirmiş isyanların çoğaldığı sıra büyük bir yıkımın eşiğine gelinmişti. Aşkın ve savaş...