prologue

173 21 9
                                    

"Deniz kendisinde bulunan ölüleri geri verdi..."

Çorak, kan kadar kırmızı fakat onun sıcaklığından çok uzak bir gökyüzü. Bulutlar birbirine kapanıp güneşi yok etmiş, İris çiçekleri henüz yeşerme günleri gelmemişken kokusunu bütün taşraya yaymıştı. Kargalar hengâmeli sesleriyle tüttüren bir bacanın etrafını tavaf etmeye adanmış, nehir içinde bir ateş varmışçasına püskürerek akmaya başlamışken bu karamsar günün sebebini merak eden Loathe, okuduğu kısmın üzerinde uzun ve ince işaret parmağını kaydırarak bir alt satıra geçmiş ve arkasında çatırdıyan ateşin sıcaklığına sığınarak içini bir buz kütlesine çeviren sözleri sanki ezbere bilmiyormuşçasına okumaya devam etmişti.

"Ölüm ve ölüler diyarı da kendilerinde bulunan ölüleri geri verdiler..."

O yeni bir satıra geçmişken, gökyüzünden sanki dünya ikiye yarılırmışçasına yüksek bir ses yükseldi. Kainatın sinirine karşı kargaların sesleri yükseldi, onlar bile korkmuşlardı. Etrafa vuran fırtınanın getirileri camlara çakıl taşlarının savrulmasına sebep oluyor, çıkan sesler ateş seslerine eşlik ediyorlardı.

"Ölüm ve ölüler diyarı ateş gölüne atıldı. Bu ateş gölü, ikinci ölümdür."

Loathe kendi kendine okuduğu satırı mırıldanmaya başladı. Ensesine vuran sıcaklıkla beraber kafasını hafifçe arkaya doğru yatırdı ve ceza olarak adlandırılan huzuru onda buldu. İçindeki huzursuzluğun tek sebebi çıplak ellerle bile dokunamayacağı romandan ötürü olamazdı. Kaostan zevk alırdı. Sadece zevk almakla da yetinmez, bundan beslenirdi. Ruhu melankoliye açtı. Korku, nefret, dehşet, kaos... Aklınıza gelip gelebilecek her kötü şey onun yaşama sebebi haline gelmişti.

Fakat bugün, bir şeylerin farklı olduğunu hissediyordu. Dışarıdaki bu hissiyatın ona anlatmak istediği bir şeyler var gibiydi. Bir şeyin çağrısı gibiydi. Derinlerinde bir yerlerde İris çiçeklerinin kokusunu ilk tattığı günü hatırlıyordu. Geçmiş ona çağrı yapıyor, kargalar ona bir şeyler anlatmaya çalışıyor, ensesine doğru kendisine yönlendirdiği ateş izinsizce kulağına doğru mırıldanmaya çalışıyor fakat Loathe buna izin vermiyordu.

"Düştü..." Kıvılcımlar Loathe'nin sağ kulağından kendini geri çekip sol kulağına doğru mırıldanmış ve Loathe onu geriye doğru sürüklenmeye mahrum bırakırken, "Düştü!" Diyerek vaveylasını karanlık geceye bıraktığı an, ona dönük bile olmayan bir bedenin verdiği tek nefesle havadayken sönmüş ve her bir benliği küle dönüşmüştü. Ateşin çığlığının hemen peşine çakan şimşekle beraber Loathe bir nebze olsun aydınlanan dışarıda dolandırdı yorgun gözlerini. Nehir iyice köpürmüş, acımasızca önüne gelen her şeyi yutarken Loathe derin bir nefes aldı. Kendisini huzursuz hissetmesinin elbette bir sebebi vardı bunu biliyordu fakat ne olduğunu öğrenip öğrenmek istemediğinden, olduğu koltukta saatlerce oturup onu neyin karşılayacağını beklemektense o huzursuzluğu kendi ağırlamayı seçmişti. Yavaşça sol elindeki siyah, deri eldiveni çıkartmaya başladı.

Gözleri hâlâ dışarıyı seyrederken avucunu açtı, birkaç kez kirpiklerini birbirine karıştırıp ayrıştıktan sonra avucunun içinde açılan irisini kitabın üzerinde gezdirirken sayfanın son satırlarını içinden mırıldandı.

"Ayrıca, adı hayat kitabında yazılı bulunmayan kim varsa ateş gölüne atıldı."

Bu kısım hep onu güldürdürdü. Lakin içindeki huzursuzluk öyle büyüktü ki şu an buna gülemiyor oluşunun da verdiği asabilikle elindeki kitabı sertçe kapatmış ve önündeki sehpanın üzerine bırakmıştı. Sönen ateşini tekrar yakmak için sağ elini şıklatmış ve yeni bir alazın tutuşmasını sağlamıştı. "Tek bir kelime daha edersen, seni sonsuza kadar söndürürüm."

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Apr 12 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

lacrimosaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin