"O şeyi ne yapacaksın?" Diye sordu yatakta uzanan beden. Önce ona, daha sonra elimdeki şırıngaya baktım.
"Korkma, yakmayacağım canını. Sinek ısırığından bile daha az yanacak canın." Şırıngayı kontrol ettikten sonra ona doğru adımladım.
"Acı küçümsenmez," dedi. "istemiyorum." Derin bir iç çektim.
"Yaptığın yaramazlığın bir bedeli olacaktı, değil mi?" Yatağının yanındaki sandalyeye oturdum. "Şimdi zorluk çıkartma ve kolunu uzat." Yaklaşık yarım saat önce bütün hastaneyi birbirine katmış, ilacını vermek için gelen doktorun üzerine saldırmıştı. Bu yüzden ilacını vermem için ben görevlendirilmiştim.
"Sen bu katın doktoru değilsin değil mi? Daha ağır hastalarla ilgileniyorsun." Gülümsedi. "Delilerle yani."
Derin bir iç çektim. "Burada kalan hiçbir hasta deli değil, yaşadıkları travmaların etkisinden çıkamamış insanlar." Kolunu kendime doğru çektim. "Sen deli misin mesela?"
Düşündü, düşündü. "Bilmem, değil miyim?" Başımı olumsuz anlamda salladım.
"Değilsin." Onu bu sorumla oyalayarak sakinleştiriciyi kanına enjekte etmeyi başarmış, pamuğu koluna bastırmıştım. "O pamuğu beş dakika kadar bütün gücünle bastır. Beş dakika sonra yara bandını yapıştırmak için geleceğim." Ben eşyalarımı toplarken gülümsedi.
"Gel ama, kesin gel."
&
Merhaba, özleştik sanki 🥹 Upuzuuuun bir aranın ardından yeniden yazmaya başlamak ilaç gibi geldi. Umarım sonunu getireceğim sürükleyici bir kurgu olur. Seviyorum sizi 🩷