20. Bölüm

471 72 21
                                    

  Chan Hyung ne olduğunu anlamış gibi gülerek yanıtlamıştı. "Biz de tam eve geliyorduk ama istersen bu gece eve gelmeyelim?"

  Dediği şeyle birlikte gözlerim büyümüş ve yanaklarım kızarmıştı. Minho çok da merak ediyormuş gibi durmasa da "Nerede kalacaksınız?" dedi.

  "Seungmin'e gidebiliriz ya da stüdyoda kalırız." derken Chan Hyung, lafı bölündü ve Felix'in sesi duyuldu.

  "Jisung mu orada? Jisung!"

  "Güzelim, bu gece Jisung bana ait. Yarın konuşursunuz." diye Felix'i susturmaya çalışan Minho'ya karşılık olarak Chan Hyung gülmüştü tekrar.

  "Sizi küçük veletler." dedi ve konuşmaya devam etti, ardından "İyi vakit geçirmeler!" diyerek telefonu kapattı.

  Arama kapandığında anında telefonuma bir bildirim geldi, Felix'tendi. Telefonumun ekranını açıp göz ucuyla ekrana, gelen bildirime bakmıştım.

Felix (Civciv): Minho hyungun kimseye bana ait dediğini görmemiştim, Jisung!!!! Popona dikkat et. Ehehehe.

  Refleksle elim Felix'in bahsettiği yere gitmişti, ardından ne yaptığımın farkına varıp telefonumun ekranını kapattım ve elimi oradan çektim.

  Minho da telefonuyla ilgilendiği için fark etmemiş gibi duruyordu.

  "Beni davet eden de sensin, benimle ilgilenmeyip telefonla ilgilenen de sensin." dedim ufak bir kıskançlıkla, belli etmemeyi denemiştim pek.

  Telefonunun ekranını bana yöneltip kimle konuştuğunu gösterdi, mesajları eliyle kapatmıştı. Konuştuğu kişi Chan hyungtu.

  "Daha şimdi telefonu kapatmadınız mı? Ne çabuk özlediniz birbirinizi."

  "Çok seviyor beni, ondan."

  Chan Hyung ile önemli olabilecek bir şey konuştuğunu, bu yüzden hala konuşmaya devam ediyor olabileceğini düşünüp gitar ile parmak alıştırması yapmaya başlamıştım tekrardan.

  Bir, iki, üç, dört. Bir, iki, üç, dört... Cızırdamasana amına koyayım!

  Minho'nun varlığını unutup sinirlenip telleri daha sert bir şekilde çalmaya başlamıştım. Aniden ellerimin üzerinde hissettiğim eller beni durdurmuştu. "Birileri sinirlenmiş mi?"

  Yanıma oturdu, ardından ellerimi tutarak kendine doğru çekip rahatlatıcı bir şekilde okşadı. "Mola vermek ister misin? Bir şeyler atıştırabiliriz."

  Dokunuşunun rahatlatıcılığıyla ve şokuyla dilim düğümlendiğinden dolayı cevap veremediğimde "Bunu evet olarak kabul ediyorum." diyerek ellerimden birini bıraktı ve kucağımdaki gitarı aldı. Ayağa kalkarak ellerimden beni ayağa kaldırarak ayağa kalktığımdaysa belimden hafifçe tutarak beni mutfağa doğru yöneltmişti.

öyle de güzel ince de belli ince de belli

doriso | minsungHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin