Bölüm 17.: Polatlı Şirketine gidiş...
☆☆☆☆
Barut ailesiyle bir gün daha kaldı, şuan saat sabahın 6'sıydı. Onun olduğunu öğrendiği odada uyuyordu, bu defa tekti. Bugün izinliydi ve iznini bu evde/ aileyle birlikte kullanmak istemişti. O anda odayı telefon sesi doldurdu, çalıyordu. Birisi onu arıyordu, huzursuzca sesler çıkartarak telefona uzayıp aldı ve telefonu sessize alıp geri uyudu. Sabah sabah kimseyle konuşmak istemiyordu.
●●●●
Metehan annesinin özel isteğiyle üst kata çıkarak kardeşinin odasına yol aldı. Kahvaltı hazırdı ve tek eksik Gölge idi, dahaca uyanmamıştı. Metehan odaya girdiğinde saçı dağılmış halde masumca uyuyan kardeşiyle denk gelmişti. Bu sebeple kocaman gülümsemişti. Ne güzelde uyuyordu, üstü hafif açıktı. Yavaş adımla yanına yaklaşarak boşluğa oturdu ve kardeşinin yanağına öpücük kondurmuştu. Öpmesiyle kardeşi biraz huysuzlansa da sonradan uykusuna devam etmişti. Fazla masumdu.
Metehan : Ahter'im uyan hadi.
Telefon ışığıysa hâlâ yanıp sönüyordu, bildirimler yığılmış olabilirdi. Metehan bunu fark edince çatık kaşlarla telefonu alıp bakınca Yankı ismini görmüştü. Nedense Gölge'yi 3 defa aramıştı ama telefon sessizde olduğu için Gölge aradığını duymamıştı. O anda ona bakan Gölge'le denk gelince irkilmişti, sahi ne ara uyanmıştı da ona bakıyordu?
Metehan : Beni korkuttun ufaklık, bu arada Yankı diye birisi aramış. Bu hangi Yankı?
Gölge : Polatlı olan.
Dedi uykulu sesle, yataktan hiç çıkası yoktu. Uykusu vardı ve gözleri devamlı kapanıyordu. O sırada Metehan telefonu bırakarak yeniden konuşmuştu.
Metehan : Uyan hadi, kahvaltı hazır.
Gölge : Hı hı..
Dedi mırıldanarak ama kalkmadı, aksine yerine sinerek gözlerini kapatmıştı. Metehan ise gülerek onun saçlarını karıştırmıştı, belli ki kardeşi uykucuydu. Yada bu bugüne özel birşeydi.
Metehan : Çok mu uykun var?
Gölge : Evet.
..: O zaman uyu oğlum.
Diyen sesle irkildiler, ses dayıları Ilyas Soydaş'a aitti. Adamsa gülümsemeyle yeğenlerine bakarak kapı kenarına yaslandı, çok yaşlı değildi. Aksine genç duruyorddu, fit vücudu vardı. Evlatları vardı ve ailesine aşırı bağlıydı. Gölge'nin bakışlarını görünce göz kırparak lafa girmişti.
Ilyas B : Günaydın aslan parçası.
Gölge : Günaydın efendim.
Ilyas B : Efendim değil dayı, lütfen bize uzak davranama!
Metehan : Alışma süreci, eee kalkıyor musun ufaklık?
Gölge : Isterdim ama işim var.
Dedi dağınık saçlarını düzelterek, saçının biraz kesilmesi lazımdı. Uzundu ve devamlı gözüne geliyordu, onu huzursuz ediyordu. Hazır boşken özel ihtiyacıyla ilgilenebilirdi.
Metehan : Iş, sen izinli değil miydin? Hani bizde kalacaktın?
Gölge : Kaldım, eve gitmem lazım.
Ilyas B : Burası da evin ama gitmekte özgürsün aslan parçası, ne de olsa burada tutsak değilsin. Şimdi kalkta güzel bi kahvaltı edelim sonra isteğin yere gidersin.
●●●
Gölge : Beni aramışsın.
Sesini duyan Barut Ailesi istemsizce ona kulak verdi, kahvaltı da tek Gölge eksikti ve şuan yemek salonuna yakın gibi sesi geliyordu. Telefonla konuşuyordu, aileyse ne dediği kolayca duyuyordu, genç adam Yankı Polatlı ile konuşuyordu. Aradı diye geri arayarak ne olduğunu öğrenmeye çalışıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Gölgenin Yankısı!
Teen Fiction"Gölgelerin rengi olmaz" dedi çocuk, derdi vardı bu sesinden bile belliydi. Yırpandığı gözlerinden bile belliydi. Sırf annesi onu sevmiyor diye ölmek istiyordu, yaşamaktan nefret ediyordu....