Koridorun karşısında gözgöze geldik, saklanmak için çaba sarf etmedim.
"Ah, günaydın." gülümsedi.
"Günaydın." Ağrıyan omuzlarımı hafifçe oynatarak lavobaya doğru ilerledim, o da arkamdan geliyordu. Girişte kapıya yaslanıp kollarını bağladı.
"Ne...zaman kalktın?"
Musluğu açıp soğuk suyu yüzüme çarptım.
"Biraz oluyor. On dakika falan?"
Hafifçe boğazını temizledi, "Anladım."
Yüzümü kurulayıp merdivenlere yöneldim. Hala beni takip ediyordu. Bir anda arkama döndüm.
"Neden peşimden geliyorsun? Bir garipsin bugün." konuşurken hafifçe güldüm.
"Öyle mi? Farkında değilim."
O kupalara kahve doldururken sandalyelerden birine oturdum.
"Uyandığımda telefonla konuşuyordun. Biraz gergin gibiydin. Sıkıntı yok ya?"
Ses tonumu umursamaz gibi tutmaya çalıştım ancak cevabı oldukça merak ediyordum.
"Hm? Şu mesele. Önemsiz birşey gerçekten. Unutmadan, bu akşam dışarıda yeriz diye düşünüyordum ne dersin?"
"Olabilir."
Cevap vermek istemiyordu. Zorlamanın bir anlamı olmadığını düşündüm. Endişe ettiğim şey ise aslında aynı anda bir başkasıyla ilişkisi olmasıydı. Ama öyle birşey yapmayacağını biliyordum, onu tanıyordum. Ayrıca şahit olduğum şey bir kaç dakikalık telefon görüşmesi olsa bile ses tonunda sevgiye dair birşey yoktu. O kadınla benimle konuştuğu gibi konuşmuyordu, bunu düşünmek beni biraz olsun rahatlattı. Artık bunun üstüne düşünmenin saçma olduğuna karar verdim ve beraber kahvaltı yapmaya devam ettik. Ancak ne kadar görmezden gelmeye çalışsam da senaryolar kafamın içinde oynamaya devam ediyorlardı. Bu ihtimalin beni bu kadar korkutması garipti. Bir anda kendi yaptıklarımı hatırlamamla kafama ani bir ağrı girdi. Onunla tanıştıktan sonra bile Enis denen çocukla yatmıştım. Bilse o ne hisseder diye düşünmemiştim. Bunca zamandır böyle bir sır sakladığımın farkına yeni varıyor gibiydim. Bilseydi benden nefret eder miydi? Ya da bana bir orospu olduğumu falan mı söylerdi?
"Meriç?...Meriç?"
Sonunda bakışlarımı dalgın dalgın baktığım tabaktan kaldırdım.
"Efendim?"
"Bugün garip olan sadece ben değilim gibi."
"Belki de ikimiz de biraz garibizdir."
Hafifçe gülüp kolundaki saatine baktı ve son yudumunu alıp ayaklandı.
"Gitmem lazım. Sen devam et."
"Ben de çıkıyorum zaten."
Ayağa kalkıp girişe doğru ilerledim. Koltuğun üzerindeki el çantasını alıp arkamdan geldi.
"Nereye? Bırakayım istersen?"
Cekedimi sırtıma geçirdim.
"Biryere gitmiyorum. Öyle dolaşayım dedim. Yürüsem daha iyi olur."
Bağcıklarımı bağlamak için eğildim.
"Evde kalsaydın. Hava bayağı soğudu şu günler."
"Evde olmayı sevmiyorum. Sen yokken en azından. Yanlız kalmayı....pek sevmiyorum diyelim."
Bir süre sessiz kaldı.
"İyi madem. Sıkı giyin."
Askılıktan aldığı atkıyı boynuma doladı. Gülümsemeden edemedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Sadist Sahibim +18
Teen FictionYüzümün alev aldığını hissettim. Bdsm ve bunun gibi şeyler hakkında hiçbir deneyimim ya da bilgim yoktu. Acı çekmek bir insana nasıl zevk verebilirdi aklım almıyordu. Ama eğer ihtiyacım olan parayı iki ay içerisinde elde edebileceksem öğrenmekten çe...