Saatler önce bir mafyanın oğlunu öldürdüm. Bu benim için çocuk oyuncağı olmuştu. Şu anda evde, televizyonda öldürdüğüm mafyanın oğlunu arıyorlardı. Ne kadar canlı bulacaklarına inansalar da cesedini bulacaklardı ve evet, dediğim gibi oldu. Alt yazıyı okuduğumda yüzümde bir sırıtış belirdi. Mafya oğlunun öldüğünü öğrenince küfür etmeye ve tehditler savurmaya başlamıştı. Küfürlerini sansürlemişlerdi, ama ne tür küfürler ettiğini az çok tahmin ediyordum. Tehditlerinde "oğluma bunu yapanı bulup kendi ellerimle öldüreceğim" falan filan "zevkle bekliyorum" diye kendi kendime mırıldandım. Çalışma masama oturdum. Sırada öldüreceğim kişi Vedat Saygın'dı. Kendisi uyuşturucu alıp satan ve çocukları kullanarak satış yapan biriydi. Üstelik karısına şiddet uygulamasını da sayarsak iğrenç bir insandı. Vedat Saygın yarın gecenin en karanlık saatlerinde kendini sonsuz bir uykuda bulacaktı. Saygın'ı öldüreceğim yer bir oteldi. Yarın akşam Saygın, otelde düzenlenen bir partiye gidecekti. Tabii ki ben de gidecektim. Saygın'ı gözetleyecek ve parti bittikten sonra odasına geçtiği an nefesini kesecektim. Ve daha kimse fark etmeden o otel odasından çıkacaktım. Zaten sonrasında polisler gelecek ve katilin kim olduğunu arayacaklardı. Ben ise evimde oturup sırada öldüreceğim kişi hakkında bilgi bulacaktım. Şimdi sadece rahat bir uyku çekecektim, çünkü yarın uzun bir gün olacaktı.
Saat 19:45
Yüzümde siyah bir maske, altımda siyah bir kargo pantolon, üzerimde siyah bir tişört ve en son olarak da siyah botlarımı giymiştim. Saçlarımı at kuyruğu yaparak odamdan çıktım ve bodruma indim. Bodrumda susturuculu bir silah, neşter ve bir çakı-bıçak aldım ve bunları pantolonumun cebine yerleştirdiğimde hazırdım. Bodrumdan çıktım ve masanın üzerindeki anahtarı alarak evden ayrıldım. Motora binip kaskımı taktım ve telefonumdan konuma baktım, otel 20 dakikalık bir uzaklıktaydı. Telefonu cebime koyup anahtarı kontağa yerleştirdim ve sürmeye başladım
20 Dakika sonra
Otele vardığımda içeriye girdim ve etrafı inceledim. Misafirleri gözlemledim, saygın hala gelmemişti. Telefonumu açıp saygının şu anda nerede olduğuna baktım, ama bir dakika, saygının şu anda burada olduğu gözüküyordu. Ama etrafa baktığımda saygın ortalıkta yoktu. Acaba odasında olabilir miydi?
Asansöre doğru ilerledim. Saygının odası 4. kat 238. numaralı odaydı. Asansörün önünde simsiyah giyinmiş ve yüzlerinde maske olan iki adam vardı. Acaba bunlar saygının adamları mı diye düşündüm, ama olamazlardı çünkü her ikisinin de ensesinde kanlı ay sembolü vardı. Bu sembol ölüm örgütüne aitti ve bu örgütün kurucusu Aras Demirel'di. Aras Demirel bildiğim kadarıyla Vedat Saygın ile düşmanlardı. Acaba adamlarını saygına haber vermek için ya da öldürmek için göndermiş olabilir miydi?
Asansöre bindim ve evet, o adamlar da binmişti. En uzun boylu olanın telefonu çaldı. Bir süre karşı tarafı dinledikten sonra "o burada" dediğini duydum. Benden mi bahsetmişti, yoksa saygından mı? Asansörün kapısı açılınca hızlıca çıktım, ama adamlar çıkmamıştı. Demek ki saygın için gelmemişlerdi. 238 numaralı odanın önündeydim, kapıyı tıkladım ve içeriden adım sesleri duydum. Kapı açıldı, kapıyı saygın uykulu bir şekilde açmıştı. Daha o ne olduğunu anlamadan onu hızlıca itekleyip kapıyı kapattım. Saygın korku dolu bir sesle "Sen kimsin?" dedi. "Şimdi öğrenirsin" dedim ve maskemi çıkardım. Yüzümü gördüğünde gözleri fal taşı gibi açılmıştı. "Tanıdın bence" dedim alaycı bir sesle, sonra devam ettim "Tanıdın, tanıdın" dedim. Geriye doğru iki adım attı ve masanın üzerindeki meyve bıçağını aldı. Beni bir meyve bıçağıyla atlatabileceğini mi sanıyordu? Cebimdeki bıçağı çıkardım, ama bir şey yapmadım. Saygın benim böyle durmamdan faydalanıp bıçağı bana savurdu. Geriye çekildim ve elimdeki bıçağı ona doğru fırlattım ve tam kalbine isabet etti. Yanına gittim ve bıçağı çıkartıp geri kalbine sapladım. Pantolonumun cebinden neşteri çıkardım ve saygının kaşından çenesine doğru kestim. En sonunda da neşteri sol gözüne sapladım ve ayağa kalktım. Saygının kanından aynaya "Listeden bir kişi daha silindi" yazdım. Kanı yüzüme bile bulaşmıştı, ama şimdi zaman kaybedemezdim. Buradan çıkmam lazımdı. Maskemi taktım ve hızla ikinci çıkışa gittim, ama orada Aras ve Aras'ın adamları vardı. Allah kahretsin, demek ki asansördeki adamlar benim için gelmişti. Hızla 1. kata çıktım. Koridorun sonlarında açık bir odanın kapısı vardı. Hızla oraya girdim ve pencereye yöneldim. Bu pencere benim motorumun olduğu yerdeydi hızla camdan atladım ve motoruma bindim buradan hemen uzaklaşmam gerekiyordu kaskımı taktım ve eve doğru sürmeye başladım