"İnat, iradenin eşekliğidir. Yaşamın ilginç yanlarından birisi de en iyinin dışında bir şey kabul etmeyenlere genellikle en iyisini vermesidir." demiş W. Somerst Maugham.
İnatla 7-8 kere girdiğim Ejderha Okulu kayıt kabul sınavının sonuçlarının bildirimi ekranıma düşünce üzerine tıkladım. Ekrandaki kocaman Kabul Edildiniz yazısını görünce sırıttım.
Yavaşça oturduğum koltuktan kalkıp evden çıktım. Ejderha çiftliğine doğru yürümeye başladım. Çiftliğin girişinde bile deli gibi istediğim bir ejderha olacağını düşünmüyordum.
Adımlarımı hızlandırıp ejderhanın karşısına geçtim. "Onu istiyorum" dedim dükkan sahibine dönerek. Dükkan sahibi "Tabi efendim $200.000" diyerek yanıma geldi. "Nasıl uçuracağınızı biliyor musun?" diye bir soru yöneltti. "Biliyorum" dedim parayı uzatırken. "Özelliği nedir?" "Ağzından ateş çıkarabiliyor." diye cevap verdi. "İyi." demekle yetinip ejderhanın üzerine atladım ve uçurmaya başladım.
Lakin gözüme delikanlı takılana kadar. Ejderhayı yanına uçurup aşağı atladım. Yanına gidip "Beyaz olanı daha güzel, onu almalısın." dedim. "Bence de" deyip beni görmezden gelerek yetkilinin yanına gitti. Arkasından giderek "Beni görmezden gelme!" dedim. Ne arkasına döndü ne cevap verdi. Kolundan tutup kendime çevirdim. Aramızda bir karış ya vardı ya yoktu. Bu kalbimi deli gibi attırıyordu.
"Hanımefendi, beni bırakır mısınız? Tanışmıyoruz." dedi ve bir iki saniye gözlerime baktı. Hemen elime çektim ve sinirle gözlerine baktım. Adam önüne döndü ve ilerlemeye devam etti. Ben de ejderhamı alıp eve döndüm"
Eve gidince birkaç saniye ejderhama bakıp "Ozzy" dedim. "Artık bu senin adın." Başını eğip onay verince gülümseyip başını okşadım ve uyumak üzere odama gittim.
~~~~~
Kılıcı tam kalbime saplayacaktı ki,
...
Bir anda karın ağrısının bastırmasıyla küçük bir çığlık atarak uyandım. Saate baktım alarmın çalmasına daha yarım saat vardı. Alarmı kapatıp tuvalete girdim. İhtiyacımı karşılayıp gardrobun karşısına geçtim.
Bu elbiseyi giyip ejderhamın yanına gittim. Ejderhamı alıp okulun yolunu tuttum. Yanımda ejderhasının üzerinde süzülen o çocuğu görümce ejderhamı onun yanına yönlendirdim. Onun kadar güzel olan ejderhası ile beraber havada süzülürken çok cool görünüyordu.
"Günaydın" dedim. "Günaydın" diye cevap verdi. "Beni ne zaman bırakmayı düşünüyorsun?" diye sordu. Ben de "Ölünce." dedim. Ardından yola konuşmadan devam ettik.
Okula varmıştık. Ejderhaları bağlayıp okula girdik. Sınıflarımızın aynı olduğunu öğrenince içten içe mutlu olmuştum. Karın ağrısı tekrar bastırınca yine küçük bir çığlık attım. Adının Rowen olduğunu öğrendiğim çocuk "İyi misin?" diyerek omuzumu tuttu. Hemen sonra altıma yapmışım gibi bir şey hissedince "Tuvalete gitmem lazım" diyerek ordan uzaklaştım.