O parayı asla bulamazdım. Bulamayacaktım. Ama tek istediğim şey paraydı. Her şey paradır. Derler ya, bende kendimi buna atanıyordum. Çünkü oraya gitmek benim için bir hiç yada düşünülmezdi. Oraya gitme imkanım yoktu. Dersin sonuna gelmiştik. Ders İngilizceydi. Fakat ders çok sıkıcıydı. Aslında ben İngilizceyi seviyordum ama bunun sıkıcı olması öğretmenden kaynaklıydı. Canım sıkıldığı için sınıfla göz gezdirdim ve en önde kerem oturuyordu. Bir süre ona baktım. Onun bu dersi sevmesi ve dinlemesi benim çok hoşuma gidiyordu. Sonunda zil çaldı ve koşa koşa sınıftan çıktım lakin bir anda birisi benim kolumu tuttu. Bu keremdi.
"Şey birlikte çıkalım mı?, yani okuldan"
Bir anda kalbim küt küt atmaya başladı ve durduramadım, durduramazdım.
"P-peki olur." Söylerken nedense titremiştim. Yanında yürüyordum. Sıktığı parfüm kokusu hala sinmemişti, kokuyordu. Ve hala anlayamamıştım. Benim sıktığım parfüm dışarıya çıkınca direk sönüyordu. Ve bu yüzden iki günde parfüm bitirmiştim. Ardından kerem bana Bir soru sordu. Bu soruyu soracağını biliyordum.
" Belgrad ormanına gidecek misin?"
"B-bilmem. Hiç kimse bana 1000 doların var mı? Diye sormamıştı."
"1000 doların var mı?"
"HAYIRR! o anlamda değil" diyerek kolunu dürttüm. ve ardından gülmeye başladı.
"Peki ne anlamda?"
"Boşver. Sonra ona güldüm ve o bunu fark etti. Ardından dışarıya çıktığımızda güzel havayı içime çektim. bu beni çok
Rahatlattı. Otobüs gelmişti ve keremin yanından ayrılıp otobüse bindim. Kerem bana arkamdan el salladı fakat ben ona el sallamamıştım. Bugün de böyle geçti.
Eve gelince ışıkları açtım. Ve perdeleri kapattım. Ardından evde para var mı diye aramaya başladım kendi yatağımın altına baktım. Burada olamazdı zaten. Birde annem ve babamın yatak odalarına girdim ardından ise yatağa baktım fakat nevresim ve kış kıyafetlerinden başka birşey yoktu. Birden aklıma birşey geldi. Bizim evin bodrum katı vardı. Hızlıca oraya girdim. Fare sesleri duydum ama umursamadım.
İndiğimde ise bodrum katının ışığını açtım. Ve etrafı aramaya başladım. ardından şansıma aradığım yerde bir sandık çıktı. Üstü çok fazla tozluydu ama umursamadım ve sandığı açtım 5 saniye sandıkla bakıştık. Gözlerime inanamadım. Sandıkta 1000 dolardan fazla para vardı. Bulduğum için çok mutlu olmuştum. Tam ayağı kalkacakken yukarıdan ses duydum. Annem gelmiştir diye endişe etmemiştim fakat ses daha da artıyordu. İçimden;
"Kahretsin, kapıyı kilitlemeyi unuttum hay benim kafama sıçayım!" Diye söyleniyordum. 5-10 saniye ayakta dikili kaldım. Yukarıdan bardak,çanak kırma sesleri geliyordu. Vücudumun yarısı titremeye başladı. Dizlerimin titremesinden dolayı yürüyemiyordum ve bir anda koşarak merdivenin tırabzanından tutundum ardındanda bodrum kapısını kilitledim. Bu dünyada ne olacağı bilinmez, sadece görmek gerekirdi...DEVAM EDECEK...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suskun
Novela JuvenilMacera sever misiniz? Bir grup öğrenci Belgrad gezisine katılır fakat okula geldiklerinde çoktan zehirli gazlar oraya salmıştır... Tahmin edemeyeceğin katiller... Ardından kız her şeyin bir rüya olduğunu takrardan anlar... Akıl hastası... Cinayet...