İhtimal

1.1K 58 36
                                    


Karşısındaki bilgisayara baktı dalgın bakışlarıyla, klavyenin üzerine koyduğu flashbelleğin üzerine eğdi bakışlarını. Derin bir nefes aldı gözlerini kapatırken. Belleği bilgisayara takıp açılan dosyanın başında bulunan fotoğrafa baktı.

Gözlerinde hissettiği doluluğun artmaya başlamasıyla ekranı kaydırdı. Yazılanları okumaya başladı içinden. "Nesrin Urasar."
Dişlerini sıktı okuduğu isimle. Duygularından öfkenin daha ağır bastığı için sevinecek haldeydi. Üzüntüyü içinde barındırmak niyetinde olmasa da dolan gözleri açığa çıkarıyordu her şeyi.

Aşağılara kaydı gözleri, doğumundan iki ay sonra olan evlilik tarihini görmesiyle bilgisayarın ekranını sertçe kapattı. Başını iki elinin arasında tuttu, aklından geçen düşünceler kulağının yakınında haykırılıyormuş gibi avuçlarını bastırdı kulaklarına.

Oturduğu yemek masasında kaç dakika öylece kalmıştı Sadi bilmiyordu ama kalktığında kulaklarında boğukluk hissetti. Geçen süre boyunca eliyle baskı yaparak oturmuştu öylece.

Yavaş adımları merdivenleri buldu, düşüncelerini inkar ederek çıktı merdivenlerden. Bir ihtimal yüzünden yine kapkara bir gecenin içindeydi. Odanın kapısına geldiğinde yatakta uyuyan karısına değdi önce gözleri. "Eğer öyleyse ben senin yüzüne nasıl bakacağım Songül?" Bedeninden ayrılan acı çeken düşünceleri vücut bulmuş, uykusunda olan kadına haykırarak sormuştu.

Gözleri Songül'ün üzerindeyken duyduğu mırıltılar ile dolu gözlerini beşiğe kaydırdı Sadi. Busenaz'ın hareketli kollarını görmesiyle gülümsedi, yanağına süzüldü göz yaşları.

Kızını beşiğinin içinden aldı, Busenaz'ın göğsünde sakince durması derin bir nefes almasına yardımcı olmuştu. Göz yaşlarını sildi bileğini yanağına sürterek. Başını kızına eğdi. "Gel kızım anneyi uyandırmayalım."

"Ann-anne."

Duyduğu boğuk sesin ardından parmaklarını adamın yanağına uzattı Songül. Geldiği andan beri Sadi'nin dudaklarından mırıltılar çıkıyordu ama ilk kez ne dediğini anlamıştı Songül.

Gözlerini aralayan adamın kıpırdanması ile parmaklarının küçük hareketlerini durdurdu Songül. "Uyandırdım mı?"

Sadi çatılmış olan kaşlarını çevirdi baş ucuna yaklaştırdığı tekli koltukta oturan Songül'e. Gözlerini kırptı ardı ardına, göğsünde uyuyan kızını uyandırmamak için doğrulmadan bekledi.
"Yo-yok uyandırmadın."

Elini çıkardı gözlerine, hızlıca ovuşturmaya başladı. Dudaklarından derin bir nefes bırakırken başını da tekrar yastığa bıraktı.

"Rüya görüyordun galiba."

"Hı?"

"Rüya mı görüyordun? Sayıklıyordun sanki."

Gördüğü rüyayı tekrar hatırlarken başını iki yana sallayarak yetindi Sadi. "Bilmem."

Oluşan sessizliği bozmak istedi Sadi, saçları üzerinde olan karısının elini tuttu. "Sen niye uyumadın?"

"İyi hatırlattın, beni yalnız bırakmışsınız orda baba-kız burda sarılıp uyuyorsunuz sonra."

"Karıcığım asıl sen uyanma diye indim, uyumaya değil ki."

"Onu bunu bilmem Sadi kay biraz."

Kendine açılan boşluğa ilerledi Songül. Sadi Busenaz'ı sağ göğsüne daha çok yaklaştırdı Songül yanağını soluna yaslarken. Busenaz'ın mavi gözlerine takılı kaldı Songül'ün bakışları, dudaklarını kaplayan gülümsemesi ile elini uzattı kızının yüzüne,  dudakları arasında olan emziği ayırdı. "Kocamı benden çalıyorsun demek çilek."

Seni Bulduğum Şehir | SadgülHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin