'Her nereye gidersen, kendinle yüzleşirken;
Kimse duymaz, yalan söyle...
Terk ettiğin şehirler, yarım kalmış şiirler;
Sustukların büyür içinde...'Bahçe kapısından içeri son giren kişi Kenan'dı. Evde açık bıraktıkları salon ışığının pencereden gelen yansıması ve tepelerinde bulutların arasına gizlenmiş olan Ay dışında bahçeyi aydınlatan başka bir şey yoktu. Kapıyı kapatan Kenan, durdu ve başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Bir saat önce parıl parıl parlayan Ay, şimdi bulutların ardında, puslu ve umutsuzca ışık veriyordu gökyüzüne.
Tıpkı Kenan'ın umutları gibi, o da silinip yok olmak üzereydi.
"Kenan."
Elif'in seslenmesiyle başını indirdi ve eşine baktı. Sevdiği kadına; kavuşma hayalleri kurduğu, hiçbir hayalinde böyle kavuşacaklarına ihtimal bile vermediği, gelmesine sevinirken bile vicdan azabı hissettiği sevdiğine baktı. Gözlerinde derin bir hüzün ve endişe vardı.
"Kenan, Veysel'in dediklerini kafana takma n'olur. Ne söylüyorsa acısından, sen de biliyorsun."
Kenan cevap vermedi. Artık içten içe, Veysel'e kızmıyordu. Kızamıyordu. Kızmasını gerektiren sebepler birer birer yok olup gidiyordu. Çünkü derinlerde bir yerde, o da Veysel'i haklı bulmaya başlamıştı - hem de söylediği her şeyde.
"Anne bir şey desene sen de." dedi Elif teşvik edercesine.
Döndü tereddütle ağzını açtı, sonra kapattı ve sessiz kaldı. Kenan yavaşça annesine döndü.
"Bir şey desene anne." dedi sessizce. Döndü ona baktı hemen.
"Oğlum, ben..."
Devamını getirmedi, ne diyeceğini bilemiyor gibiydi.
"Orada da konuşmadın." dedi Kenan, kelimeler dudaklarının arasından isteksizce çıkıyor gibiydi; ruhu o kadar yorulmuş, o kadar sarsılmıştı ki. "Veysel yanında oturuyordu anne. O neler neler dedi ama sen tek kelime etmedin. Neden?"
Döndü ellerini birleştirmiş, stresle kıpırdanıyor; bakışlarını yerlerde gezdiriyordu. Kenan yutkundu.
"Veysel haklıydı o zaman, öyle mi?"
"Kenan, yapma." dedi Elif endişeyle, ama Kenan ona bakmadı. Annesine sabitlemişti gözlerini.
"Söylesene anne." dedi usulca. "Haklı mıydı Veysel? Sen de mi babama sebep olduğumu düşünüyorsun? Üzüntünden mi ses etmiyorsun?"
Döndü konuşamadı birkaç saniye. Sonra, tereddütle bakışlarını yerden çekip Kenan'a baktı. "Yok, oğlum, suçlamak gibi değil de..."
"Ne o zaman?" diye sordu Kenan.
İçten içe alacağı cevabı gayet iyi biliyordu ama duymak istiyordu. Acı verse de, canını yaksa da kulaklarıyla duymak istiyordu. Kafasında kurduklarındansa gerçekten söylenenlerin verdiği vicdan azabını tercih ederdi çünkü.
"Oğlum..." diye mırıldandı Döndü, sonra kendini tutamıyormuş gibi ekledi: "Yani baban söylediğinde... Hani... Bir doktora götüreydin aslında-"
"Anne!" diye kesti Elif sözünü telaşla ve biraz da sertçe. "Bak sen çok yoruldun bugün, hadi odana gidip dinlen biraz."
"Hayır Elif." dedi Kenan sessizce. "Önce bitirsin sözünü."
"Kenan-"
"Ben seni suçlamıyom ki oğlum." dedi Döndü, şimdi sesi titremişti. "Nereden bilecektin sen? Ama işte..." Zorlukla yutkundu kadın. "Eğer kontrole götürmüş olsaydın, belki Muammer'im yaşıyor olurdu şimdi..."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bir Işık Daha • VeyKen (Gönül Dağı)
Fanfiction"Bir ışık daha sönse kim umursar, Milyonlarca yıldızın olduğu gökyüzünden? Birinin zamanı bitse kim umursar, Hepimiz bir andan ibaretsek? Bir ışık daha sönse kim umursar? Ben umursarım..." ~One More Light - Linkin Park~ (Gönül Dağı dizisinden Veysel...