¹²

177 33 25
                                    

• • 𝕄𝕪 ℂ𝕙𝕚𝕝𝕕 • •

Oniki

Sınır: 15

Gece kimse seni bulamadığı için sakin geçmişti. Bir mağara bulmuştun ve geceni orada geçirmiştin.

Sabah olmuştu ve ne Uraume ne Sukuna yanına gelmemişti, ki bu seni çok endişelendirmişti. Baban dün sabahtan beri ortalıklarda yoktu ve Uraume de hala seni bulmamıştı. "Umarım iyidirler..." diye düşündün, umudunu kaybetmemeye çalışarak. Açtın, üşümüştün ve yalnızdın, ne yapacağın konusunda en ufak bir fikrin bile yoktu.

Riske girip onları bulmak için mağaradan dışarı mı çıkmalıydın yoksa biri seni bulana kadar beklemeli miydin?

Kafan karışmıştı ve yanlış bir karar vermekten korktun, ama bir seçim yapmak zorundaydın. Korkularını bir kenara iterek ayağa kalktın ve mağaradan dışarı çıktın. Hava, sanki sizin korkunuzu hissetmiş gibi gri bulutlarla çevriliydi. Ormanda etrafa dikkat ederek yavaşça dolaştın. Çıplak ayakların görmediğin küçük taşlara bastığın için yaralanmıştı. Miden açlıktan bir türlü guruldamayı bırakmıyordu, "Eve gitmek istiyorum..." dedin ve yanağından bir damla yaş süzülürken hıçkırdın. Kendini hızla toparladın ve gözyaşlarını sildin. Baban seni bu halde görse, zayıflığından dolayı sana kızacağından adın gibi emindin.

Yürüyüşüne devam ederken, şaşırtıcı şekilde ahududu dolu bir çalıyla karşılaştın. E/C gözlerin parladı ve çalılara koştun, ve üzerindeki tüm yemişleri ağzına tıktın. Fazla değillerdi ama açlığını yatıştırmaya yetecek kadarlardı.

Ancak çalıların ardında seni izleyen iki mavi gözden bir haberdin.

᠃ ⚘᠂ ⚘ ˚ ⚘ ᠂ ⚘ ᠃

ZAMAN ATLAMASI:

Yaptığın küçük kahvaltı guruldayan karnını sakinleştirmeye yetmişti. Henüz Urraume ve Sukuna'yı bulamamıştın, ayrıca tapınağa giden yoluda bilmiyordun. En azından mağarada saklanarak onları bekleyebilirdin. Eninde sonunda biri gelecekti değil mi?

Saklandığın mağaranın çok uzağında olmayan bir köy farkettin. Kalbinde küçük bir umut mutlak verdi ve köye doğru koştun. Çok fazla kalabalık değildi, ama yinede etrafta dolaşan insanlar vardı.

Gözün burayı bir şekilde ısırırken, yürümeye devam ettin.sonra aklında bir ampul yandı, burası babanın seni getirdiği köydü ve Haku'ya sahip olduğun yerdi. Mutlu anıları hatırladıkça hüzün seni gitgide ele geçirdi. Aniden insanların belli bir yöne doğru koşup aralarında fısıldaştıklarını duydun.

"Duydun mu?! Onu yakalamışlar!"

"Sonunda huzur içerisinde yaşayabiliriz!"

"Umarım acı çekerek geberip gider."

Ne olup bittiğini anlamadın ama onların peşinden gitmeye karar verdin. Kalabalık yüzünden hiçbirşey göremiyordun ki, parmak ucunda durmak da pek bir fayda etmemişti.

"Yardım ister misin, ufaklık?"

Arkandan gelen yumuşak ve sert bir sesin konuştuğunu duydun. Başını çevirdiğinde çok uzun boylu, yumuşak beyaz saçlı, güzel mavi gözlü bir adam gördün. Ettrafında pek rahat hissetmediğini için ondan bir adım uzaklaştın. Adam gülümsedi ve senin boyunun hizasına çömeldi, "Merak etme, velet. Sana zarar vermeyeceğim. Ben Gojo Mizuko (OC), senin adın ne?" Dedi ve gülümsemesi yumuşadı. Bir nedenden dolayı rahatsızlığın ortadan kalktı v onun yanında kendini daha güvende hissettin.

‧₊˚♡𝐌𝐲 𝐂𝐡𝐢𝐥𝐝ღ ᵂⁱᵗʰ ᴿʸᵒᵐᵉⁿ ˢᵘᵏᵘⁿᵃ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin