Sorma.

31 4 22
                                    

"Zar mı tutuyorsun lan sen dingil!" Kurtuluş elini Tahsine doğru savururken, Tahsin zarları çalkalamak için kapattığı ellerini kaldırıp teslim olur gibi yapmıştı haliyle de zarların bir tavlanın içe birisi ise dışarı uçmuştu.

Kurtuluş Tahsin'e hiç inanmamıştı ama oynamaya devam edecekti. Dört eldir kaybediyordu ama bu elde kazanacaktı emindi, hem Tahsinin hilelerini öğrenecek hemde babasıyla öğrenemediği şu tavlayı öğrenecekti. Kumral çocuğun dalıp gittiği yerden, tçTahsin parmağını şıklatarak uyandırmıştı onu

"Tavlaya dalarak taş oynatamazsın, daha o teknolojiye ulaşmadık canım" Gerilerek sırtını verdiği demire yaslanarak konuşmuştu hafif sarı saçlı çocuk

"Bana laf yetiştereceğine pullarını say tahin kılıklı"

Tahsin duyduğu bu iltifata sırıtmıştı, hoşuna gitmişti besbelli. İyi anlaşacaktı bu çocukla

"Her söylediğime gülüyorsun oğlum, şaban mısın nesin?"

"Şaban değilim ama koğuşun en matrak insanıyımdır"

Kurtuluş 32 diş sırıtan tahsine baktı, sabır diledi yaratandan

"O belli zaten seni dövsem gülersin valla, ne iflah olmaz adamsın"

İkiside tavlanın ortasında dönen zarları izledi, ikilinin bakışları birbirini bulduğunda Tahsin sohbetin devamını getirdi:

"Dayak sizden gelecekse razıyız yoldaş"

"Solcu değilim ben farkındasın değil mi? Elimde kalırsın"

"E ben ikiside değilim" Gülüşü kahkahaya dönerken, Kurtuluş'u da güldürmeyi başarmıştı en sonunda. Bir süre sonra Kurtuluş ciddi hallerine geri dönmüştü. Zarları öpen Tahsine bakarken aklına çaprazlarında kalan Savaş gelmişti, arkasını dönüp esmer gencin yatağına baktı. Esnemeye başlayan esmeri gördüğünde kurtuluş ister istemez sırıtmıştı.

"Çok seviyorsun galiba Savaş kardeşimizi?"

Kurtuluş duyduğu sözlerle hızla önüne dönmüştü, yanlış anlaşılmak istemiyordu. Tahsin matrak çocuktu evet ama koğuşa dedikodu yayıp yaymadığını bilmiyordu, o yüzden onun eline koz veremezdi. Daha kendisine bile açıkayamadığı bu garip şeyle anılmak istemiyordu, hele böyle bir ortamda. asla.

"Ne saçmalıyorsun oğlum sen? Ağzını topla"

Kurtuluş sesinin yükseldiğinin farkında değildi, Tahsin'in garip bakışlarını üstünde hissettiğinde ise kendini düzeltti

"Sakin ol kardeşim, kötü bir şey demek istemedim sana sadece dostluğunuz adına dedim."

"Sanane dostluğumuzdan?"

"Hala yanlış anlıyorsun bak"

"Tamam, Tahsin hadi oyuna dönelim."

Tahsin Kurtuluş'u onaylayarak oyuna dönmüştü ama içine de kurt düşmüştü işte, neden bu kumral çocuk cellalenmişti bu kadar? Onu endişelendiren ne olabilir bu dört duvar arasında, Kurtuluş'a dalıp gittiği farkeden Tahsin kendini düzeltip, oyuna odaklanmaya gayret etmişti.

Esneyerek yataktan doğrulan Savaş ise şu bir yılda uyumadığı uykusunu almıştı resmen, karşısında duran Polat ise en az savaş kadar mutluydu.

"Polat, ben uyurken gardiyan geldi mi hiç?"

Kaşlarını havaya kaldırarak reddetmişti onu

"Tanıdık gardiyan gelmişti, senin hasta olduğunu söylediğimizde ise sesini çıkartmadı."

Savaş söylenen sözlerle sevinse de yine de endişeliydi

"Eminsin değil mi? Benim yüzümden başınıza bela gelmez değil mi?"

KURTULUŞ İÇİN SAVAŞLAR | BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin