Potter Malikanesi, Northampton
11.05.1998, 20.55Harry, son yedi yılda yaşadığı her şeyi düşünmeden edemiyordu. Hogwarts'a başladığında bunun sefil hayatının sonu olduğunu düşünmüştü ama bu kadar yanılıyor olamazdı.
Daha okula başlamadan annesi ve babasının Voldemort adındaki bir Karanlık Lord tarafından öldürüldüğünü öğrenmişti. Aynı kişi onu da öldürmeye çalışmış ama annesinin fedakarlığı sayesinde hayatta kalmıştı.
Bu yüzden ünlü olduğunu öğrenmiş ve bütün dünyanın onu bir kahraman gibi selamladığını fark etmişti. Okula, omuzunda büyük bir yük ile başlamıştı.
İşin daha kötü tarafı ise bu Karanlık Lord'un ölmediğini öğrenmiş ilk yılının sonunda onunla savaşmak zorunda kalmıştı.
Yine de bunların onu yıldırmasına izün vermemiş, olabileceği en iyi büyücü olmaya adamıştı kendini. Eğer Voldemort onu öldürmeye kararlıysa Harry de onun işini kolaylaştırmayacaktı.
Bu süreçte çok fazla kayıp yaşamıştı. Dördüncü senesinde Cedric öldürülmüştü. Yara izindeki sızlama yüzünden ona yardım edememişti. O anda Kılkuyruk'u engelleyebilecek kadar yetenekli olduğunu biliyordu. Cedric'in yardımıyla onu alt etmekte sorun yaşamazdı ama Voldemort'un varlığı bütün bahislerin iptal olmasına sebebiyet vermişti.
Belki o sırada Voldemort, ona karşı koyabilecek durumda değildi ama varlığı Harry'nin yara izinin yanmasına sebebiyet vermişti. Bu da onu yardım edemez duruma düşürmüştü.
O gün Kılkuyruk Cedric'i öldürmüştü. Tam bir yıl sonra ise vaftiz babası, Bellatrix Lestrange tarafından öldürülmüştü. Bir sene sonra da Albus Dumbledore, Voldemort'a karşı olan savaşta onu yalnız bırakmıştı.
Sonrasında ise Hortkuluk arayışıydı. Bütün zekasına ve yeteneğine rağmen kendisinin Hortkuluk olduğunu Snape'in ölürken verdiği anıya kadar anlayamamıştı.
Savaşı o noktada bırakamayacağı için gidip kendini feda etmişti. Belki de o sırada fahri amcası Remus'u da Tonks ile beraber kaybettiği için yalnız hissetmişti ama yine de kendini feda ettiği gerçeğini değiştirmiyordu.
Belki de Remus'u kurtarma ihtimali varken yapmadığı için kendini feda etmekle sorun yaşamıştı. Remus yerine kurtarmak için Fred'i seçmişti. Alecto Carrow tarafından öldürülmesini engellemeyi seçmişti. Bu kararından pişman değildi ama yine de Remus'u da kurtarabilmeyi isterdi.
Bu noktada vaftiz oğlu Teddy, yalnızca ona ve büyükannesine sahipti. Kendi yaşadıklarının aynısını onun yaşamasını engellemeye yemin etmişti.
Sağından bir ses, "Hâlâ savaşı mı düşünüyorsun?" diye sordu.
Harry, sağına döndüğünde Daphne Greengrass'ın ona baktığını gördü. Gülümsedi ve kolunu onun omzuna dolayıp göğsüne çekti. Daphne de memnuyetle kollarını Harry'ye sarıp göğsüne yerleşti.
Daphne ile olan ilişkisi altıncı yılda başlamıştı. Beşinci sınıfta Umbridge'in faydasız eğitiminin getirisi olarak kurulan Dumbledore'un Ordusu'na katılan Slytherinler'den biriydi ve Harry, onınla anlaşmakta hiç sorun yaşamamıştı.
Harry ona Karanlık Sanatlara Karşı Savunma'da ve düello konusunda yardım ederken, Daphne de Britanya'daki eski ailelerin tarihini, Büyüceşura'daki güç dengesini ve politika gibi şeyleri öğretiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Harrison Mikaelson (Harry Potter AU)
FanfictionHarry'nin babası James Potter değildir. En azından biyolojik olarak öyle değildir. Lily Evans, okuldan ayrılmalarının ardından geçen bir yıllık sürede savaşla uğraştığından oldukça boğulduğunu hissettiği için biraz daha olsun rahatlamak için Muggle...