benden vazgeçme, ben senden vazgeçmeyeceğim.

16 3 0
                                    

Üzerindeki beyaz elbiseye birkaç saniye göz gezdirip gökyüzünü incelemeye başladı kız. Ayaklarının bastığı merdiven basamağı dışında her yer gökyüzüydü; kendini uzay boşluğunda yüzüyormuş gibi hissetti. Burası uzayla okyanusun birleşimi gibiydi, tek fark nefes alabiliyor olmasıydı.

Duyduğu adım sesleriyle aşağıdaki merdivenlerden ona yaklaşan kişiye odaklandı bu sefer. Derin bir nefes aldı ve bekledi, yine aynı şey olacaktı. O ne kadar yaklaşırsa yaklaşsın aralarındaki merdivenler silinecekti bu yüzden ikisinin de ilerlemesi için kızın da kalan merdivenleri çıkması gerekecekti.

"Bu ne zaman sona erecek?" diye sordu çocuk bıkkın bir sesle. "Tam karşımdasın ama sana ulaşamıyorum; seni görüyorum, sesini duyuyorum ama yanımda hissedemiyorum."

Gözlerini kapatıp cevap verdi kız, "Belki de tüm sorun budur," Arkasını döndü ve gözlerini açmadan yürümeye başladı. Çocuğun kaşlarını çattığını ve onu takip ettiğini hissedebiliyordu. "Belki de hissedemediğin için merdivenler siliniyordur."

"Ne?" dedi çocuk. "Tüm bunlar benim suçum mu demek istiyorsun?"

Kafasını salladı ama merdivenleri çıkmayı bırakmadı kız. Aralarındaki mesafeye rağmen onu yanında hissettiği hâlde çocuğun bunu hissedememesi kalbini paramparça etti."Keşke ne hissettiğimi ve ne düşündüğümü anlayabilseydin. Keşke sürekli kendimi açıklamama neden olmasaydın. Keşke," dedi ve duraksadı. Önündeki merdivenler sona ermişti. Tekrar çocuğa döndü ve geriye doğru bir adım atarken devam etti, "Keşke benim yanımda olsaydın."

Kız aşağı düşerken çocuk kaskatı kesildi, önündeki merdivenler hâlâ geri gelmemişti ve oraya ulaşamıyordu. Bağırmaya başladı, çaresizliğini yıldızlara haykırdı ve yere yığıldı. Tüm bunlar adil değildi, tek suçu merdivenlerin diğer tarafında olmasıydı.

"Bunu değiştirebilirim." dedi ve titreyen bacaklarını görmezden gelerek kızın düştüğü yere atladı. Nefesini tuttu ve gözlerini karanlığa mahkum etti. Böyle bir sonu kabul etmiyordu, kızın dediği şeyleri hiç kabul etmiyordu. O yürüyerek elinden geleni yapmıştı zaten, merdivenlerin silinmesi onun suçu değildi. Ve ne yaparsa yapsın kıza bunu kabul ettirecekti.

Hissettiği esintiyle beraber gözlerini açtı ve düştüğünü o zaman anladı. Ses telleri kaybolmuş gibiydi çünkü sesi çıkmıyordu. Tek yapabildiği şey düşerken yıldızları izlemekti.

Dakikalar geçse de düşmeye devam ediyordu. Zaman kavramını yitirmeye başladığında kıza seslenmeye başladı, belki onu kurtarabilirdi. Aldığı tek cevap rüzgarın uğultusu olunca pes etti, belki de sonu gerçekten böyle bitecekti. Gözleri yavaş yavaş kapanmaya başlayınca daha fazla direnmedi, uykuya teslim olurken sonunu kabullenmişti.

...

Gözlerini açıp merdivenleri çıkmaya başladı çocuk. Başı ağrıyordu ve elleri titriyordu, nedenini sorgulamak istemedi. Tek bildiği şey merdivenleri çıkması gerektiğiydi, kıza ulaşmalı ve yolun sonunu beraber getirmelilerdi.

Sonunda gördüğü silüet gülümsemesini sağladı ama yürümeye devam ettikçe gülümsemesi silindi. Sanki başka biri tarafından kontrol ediliyordu.

Ağzını açtı ve içinden geçen cümleleri görünce korkuyla yutkundu. "Bu ne zaman sona erecek?" dedi ve kızın ona baktığını gördü. Kafasını sallamaya çalıştı, gözleriyle konuşmayı denedi ama başaramıyordu. Kendini kontrol edemiyordu.

"Tam karşımdasın ama sana ulaşamıyorum." İçinden "Hayır!" diye bağırdı ama ağzından söylemek istemediği kelimeler çıkmaya devam ediyordu. "...seni görüyorum, sesini duyuyorum ama yanımda hissedemiyorum."

Kızın yüz ifadesini görünce kendini öldürmek istedi, yumruklarını sıkmayı başardığında gülümseye çalıştı ama yüzündeki alaylı ifadeyi silemedi. Yine de küçük bir adım atmıştı ve devamını getirecekti.

Kız gözlerini kapatınca yürümeye başladı. Konuştuğu an yok olan merdivenlerden atladı ve aralarındaki 2 merdivenlik mesafeye baktı.

"Belki de-" Kız cümlesine devam edememişti çünkü çocuk tam önündeydi ve aralarındaki mesafe daha önce hiç bu kadar azalmamıştı. O an içinde bir güç hissetti, onu konuşmaya ve kalan merdivenleri çıkmaya zorlayan güce karşı koyamadı.

"Belki de tüm sorun budur," Elleriyle ağzını kapatmaya çalıştı ama ne bedenini kontrol edebiliyordu ne de zihnini. "Belki de hissedemediğin için merdivenler siliniyordur."

"Bunu ben demiş olamam!" diye bağırdı içinden. Kız onu hissediyordu ve çocuğun da onu hissettiğini biliyordu. Birbirlerini her zaman anlamışlardı ve bunun için kelimelere ihtiyaçları olmamıştı.

Düşündüğü şeyle gözleri büyürken ne yapacağını anlamıştı.

İçinde onu yürümeye zorlayan güce karşı koyarak kafasını çevirdi ve kalbinden konuştu. Ayakları adım atmaya devam ediyordu, bedenini kontrol edemiyor olabilirdi ama kalbi hâlâ ona aitti.

"Ne?" dedi çocuk. Yine söylemek istemediği bir cümleyi söylemeye mahkum bırakılmıştı. Kızın kafasını çevirdiğini görünce duraksadı ve ona doğru uçan kelimelere bakakaldı.

"Benden vazgeçme."

Beyaz bulut çocuğun önüne ulaşıp kalbinin önünde durdu ve yazı silindi, bulut da kırmızıya boyanırken kaybolmuştu. Kızın ne yaptığını anlayınca içinde filizlenen umudu suladı çocuk.

"Tüm bunlar benim suçum mu demek istiyorsun?" dedi ağzı ama çocuk çoktan kalbinden söylediği cümleyi kıza göndermişti. Hâlâ önüne dönmeyen kız bulutun içinde yazan cümleyle gülümsedi ve sonunda adım atmayı bıraktı.

"Senden vazgeçmeyeceğim."

Bulut kaybolurken arkasını döndü ve merdivenlerin sonuna ulaştığını görünce nefesini tuttu. Dilinin ucuna kadar ulaşan zehirli cümlelerin çıkmasına izin vermeden atladı ve "Bu sefer çok daha iyi ilerledik, bir dahaki sefere başaracağız." dedi içinden.

Her seferinde anıları siliniyordu ve aynı sahneyi tekrar tekrar oynamak zorunda kalıyorlardı. Aynı sonla biten yüzlerce oyunun sonunda ilk defa bir repliği söylememeyi başarmıştı kız. Çocuğun da kendini kontrol edebildiğini sıktığı yumruğundan anlamış, birbirleriyle kalpleri ile konuşabildiklerindeyse eninde sonunda başaracaklarını görmüştü.

Arkasından atlayan çocuğu görünce gülümsedi ve, "Başaracağız." diye fısıldadı. Çocuğun onu duymasa bile hissettiğini biliyordu çünkü.

"Başaracağız çünkü senden vazgeçmeyeceğim." dedi çocuk içinden. İçinde büyüyen umut filizi yeşermeye başlamıştı bile. "Bir dahaki sefere," dedi ve gözlerini kapattı.

"Bir dahaki sefere." diye tekrar etti kız ve kendini sonsuzluğu teslim ederken gülümsedi çünkü düşerken yapılabilecek en güzel şey buydu.

Acılara ve çıkmazlara verdiğimiz tepkiler yolumuzu değiştirmese de o yolda yaşadıklarımızı değiştirebiliyordu.

İki genç sonunda bunu anlamışlardı ve bu yollarında attıkları yeni adım olacaktı. Başarı kimseye öyle kolay kolay verilmezdi, önemli olan aynı şeyleri tekrar yaşadığınız hâlde farklı şeyler deneyerek yolu değiştirmekti.

Pes ederek, düşerek, tekrar başlayarak.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Jun 05 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Şarkıların Da Ruhu Var Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin