10. "Ne gibi yollar?"

97 6 0
                                    


Merhabalarrr canım okuyucularım. Nasılsınız.?

İyi okumalar...

Kadir ağır yaralı hastanede yatarken Pelin kocasının bu durma gelmesinin suçlularını merak ediyordu. Kuzeninin Mardine geldiğinden haberi olmadığı gibi Aras ile kocasının arasındaki düşmanlıktan da haberi yoktu.

Kadir'in bütün mekanları tek tek imha edilirken Büyük Patronun malları da yok ediliyordu. Kara ellerin patronu yaralı olduğu için Büyük Patronla iletişime geçmişti. İşte Aras'ın bütün planı tıkır tıkır işliyordu.

Behram ağa eşyalarını sabahın erken saatinde tırlara yerleştirtmiş ailesini bekliyordu. Behram ağa'nın abisi ve babası bu konuda ağızına geleni söylese de Behram ağa bütün bunları görmezden gelmişti.

Bu kadar yılının burada çürümesi yeterdi. Çocuklarına da aynı kederi yaşatmayacaktı. Zamanında sırf babasının baskısı yüzünden İstanbul'a kaçan Behram ağa Sonya ile yolları kesişmişti.

Behram ağa, Sonya'nın abisiyle tanıştıktan sonra, daha tanışmalarına bir kaç ay olsa da, Sonya ile evlenmek istemişti. Behram ağa İstanbul'daki yılları aksiyonlu geçerken Sonya ile kötü giden evlilikleri ve Sonyanın abisi ile arasında olan gerginlikten dolayı yolları ayırmaya karar vermişlerdi.

Şimdi de Behram ağa çocuklarının da kaçıp gitmesinden korkuyordu. Kendi babasının ( Celal Ağa) da çocuklarına aynı kederi yaşatmasına izin vermeyecekti. Özellikle Cihan'nın aşırı sessiz ve içe kapanıklığının suçlusu olarak Celal Ağa'yı görüyordu.

Celal ağa zalimliği ile bilinen bir adamdı. Mardin de onu seven az kişi olurdu. Sırf Celal ağa yüzünden zamanında Karahan aşireti Salih'e Nehir'i vermemişti. Tabi bu olay kız kaçırma ile sonuçlanmıştı.

Saye'nin yaşamaması gereken kabusların bir suçlusu da Celal ağaydı. Şimdi ise Behram ağa bütün her şeyi göze almış bu konağı terk ediyordu.

Kendi ailesi için gizlice yaptırdığı o konağa taşınacaklardı. Artık evlerinde huzur olacaktı. Hem belki Saye de onlara gelir bir kaç gün kalabilirdi.

Sayeden

Duyduğum gürültüyle yerimden sıçrarken bedenimin üstünde bir ağırlık farkettim. Göğsümdeki ağırlığı merak edip baktığım küçük çaplı bir şok yaşadım. Melek..? Melek şuan bana sarılmış uyuyordu.

Bu çocuk ne ara bana bu kadar yakınlaşmıştı? Ne ara beni bu kadar kolay kabullenmişti? İyi de ben bir anne değildim ki. O ise benden annelik yapmamı bekliyor. Ben öz annemden bile annelik görmeyen biriyim, nasıl annelik yapıcaktım ki? Annelik hakkında hiçbir fikrim yoktu.

Melek uyanıp gözlerini ovuştururken Aras bir bana bir de Meleğe bakıyordu. Sanki sinirliydi...yok yok baya sinirliydi.

"Babacım"diye yataktan zıplayıp Aras'a sarıldı. Aras sinirini Meleğe belli etmeden sarılırken gözlerini bir an bile üstümden ayırmamıştı.

"Hadi sen git uyu çok uykun var."dedi Aras sesindeki gizli öfkeyle.

"Babacım buyda uyusam olmaz mı?"

"Olmaz. Saye ile konuşacaklarımız var. Hadi sen şimdi git ben seni uyandırmaya gelicem."Melek sanki bu teklife dünden razıymış gibi sallana sallana odasına gitti.

Yerimden kalkıp yorganı üstümden çekmeden ayaklarımı yataktan sallandırıp oturdum. Uyku sersemi olduğum için kafamı arkaya atıp derin bir nefes aldım.

Kara El (berdel) +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin