Gözlerimi karanlığa açtım. Elim kolum bağlanmıştı kalçam ağrıyordu."Emrah!" diye bağırdım ama duyan olmadı.
"Emrah gel beni kurtar!"
Hıçkırıklarım yandılandı. "Emrah! Emrah neredesin!?"
Göz yaşlarım boşalırken odaya birisi girdi. Işığı açınca gözlerim kamaştı ama topuklu ayakkabı sesinden tanımıştım gelen kişinin kim olduğunu.
"Vay vay vay minik prenses uyanmış demek."
Bir erkek sesi ve ardından Havvanın kahkaha sesi. Kalbimi yaralayan o ses. Yarım yamalak gördüğüm kadarıyla kollarını göğsünde birleştirmiş ağırlığını tek bir ayağına vermişti.
"Ne istiyorsunuz benden! Ben hiçbir şey yapmadım!"
"Senden değil o babandan istiyoruz!"
Havva lafa atlayınca kamaşan gözlerim düzeldi. Nefretle baktım ona.
"Ecelin ben olucam kızım." dişlerimin arasından konuştum.
Dudakları kıvrıldı. "5 Gündür burada olan sensin." tıslamasıyla kalbim ezildi.
Demek beş gün olmuştu. Emrah odaya geldikten sonra tam dört gün geçmişti. Tahir denen pislik beni başka bir odaya kapatıp Emrah'ı yollamıştı. Emrah ise bana gözleriyle konuşmuştu resmen. Kurtarıcam seni demişti.
"Gelelim konu-"
O an oldu her şey.
Bir anda camlar patladı. Havva'nın lafı yarıda kesildi. Kurşunlar yağdı. Çığlıklarım her yeri kaplarken elimle kulaklarımı kapattım. Nokia 3310 gibi titremeye devam ediyordum, çok korkuyordum.
"Meral!"
Emrahın sesiyle başımı kaldırdım. "Emrah!"
Ayağa fırlayıp ona koşacaktım ki elime bağlanmış zincir bunu engelleri. Emrah yanıma gelip belindeki silahı çıkardı, zincire ateş edip beni kurtardı. Odaya göz gezdirdiğimde Emrah ve simsiyah giyinmiş asker adamlar dışında kimse yoktu. Birde onu gördüm. Kahve gözlerinden hemen tanımıştım, heybetli Mehmet'i...
"Havva nerede? Tahir nerede? Onlar nerede Emrah? Cevapla neredeler?!"
Gülümsedi bana. Ceketini omuzlarıma bırakıp "Artık bitti." dedi.
Beni kucağına alırken hala gözlerine bakıyordum. "Neredeler Emrah..."
"Artık uyu."
Dedi ve bende çok uzatmadan gözlerimi kapattım. Yarı uykulu iken sesler duyuyordum, kesik kesik görüntüler geliyordu. Arabadaydık, ışıklar vuruyordu, sonra silah sesleri geldi. Noluyor diye mırıldandığımda ise bir cevap alamamıştım bağırışmaların yanında duyulmamıştı sesim. Ne zaman duyulmuştum ki...?
Sonra arabaya birileri bindi, uzun bir sessizlik ve ardından biri daha. Kaşlarım çatıldı, hayır birileri daha. "Bırak beni! Bırak!" bir kızın sesleri kesik kesik ve boğuk geliyordu. Arabaya, arka tarafa yani benim ayaklarımın ucuna oturttuklarında kızın çıtı çıkmıyordu. Gözlerimi aralamayı başarıp etrafa bakındım. Hemen yanıma sarı saçlı bir kız, şoför koltuğunda tanımadığım bir adam ve yanında sarışın kızı arabaya bindirdiğini tahmin ettiğim adam vardı.
Emrah yoktu, belki de beni onlara emanet etmişti?
Kızın yaslandığı camdan dışarıyı izledim ve dikkatlice zihnime kazıdım ki ne olur ne olmaz kaçarsam yönümü bulabileyim. Kız baygın baygın yatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Berdel; ŞAHMERAN
Fiksi Umumİstenmeyen bir berdel ve düşman çiftler... Tozlu çarşaflara sarılmış sırlarla dolu onca hayatı berdel ile kurtarabileceğini bilseydi Meral, o gün yine öyle davranır mıydı? - Gözlerime baktı. Kahveleri gözlerimle buluştu. "Artık o tozlu çarşafı kaldı...