Ne olduğunu anlayamadım. Hayat hep önden geliyordu. Bunu farkettikten sonra hiç birzaman hayattan vazgeçmek kolay olmazdı. Beynimin içinde herşey zıngıldaşıyordu. Her ne olursa olsun bunu farkettim. Derin düşüncelerim bu hayatta yayılmaktan başka birşey yapmıyordu bu benim sesimi dinliyordu. Annemin sesini duymuştum. Ama o bana Yozgat'a gideceğini söylemişti. Arabaya binmişti ve bende ona balkondan el sallamıştım. Nasıl olursa olsun hayatta her yaşam biçiminde arabaya binerken annemin yüzünde bana küçük bir tebessümü dokunmuştu. Farketmek zor değildi, sadece görmek gerekirdi. Daha fazla endişelendim. Duygunun ne hissettiğini anlamak ona onun hissettiğini anlatmak gibiydi. Buyüzden de sadece ona baktım. Çünkü ne olacağını o da bilmiyordu. Korkum evin içinde bir koku gibi yayılmış, gide gide devam ediyordu. Bodrum katına inecekti. Evin içinde bağırdım, çağırdım.
Büyük bir sessizlik oldu. Sonra büyük bir ses işittik. Duyguyla beraber.
duyguya bağırarak bir şeyler söyledim. Diğer yandan da gözyaşlarım durmuyordu. Kaygı Bozukluğum gitgide arttı. Tasa'm daha fazla arttı. durduramadım Her zaman ki gibi. Duygu yanımdan uzaklaşmıştı ve kendimizi korumak için dolaptan silah arıyordu. Hemen ona bir soru sordum.
"Duygu ne arıyorsun?!"
"Silah!" Tek kelime. Düz.
"Ben silahın nerede olduğunu biliyorum! Benle gel!"
"Tamam, bekle beni!" Arkamdan hızlıca beni takip etti. Bizim ev nedense çok değişikti. Her şey vardı. Belki bir labirent bile olabilirdi. Bu saçmaydı fakat gerçektende bu doğru olabilirdi. Belki bu evi yapan macerayı çok seviyordur? Hızlıca tuvalete doğru yöneldik. Merdivenden çıkarken elim titriyordu. Her an herşey olabilirdi. Duygu ise arkamdan küfürleri havada savuruyordu. O sırada elim titriyordu. Bir anda söylediği şeye irkildim.
"Yaşadığımız şeye bak ya benim burada ne işim var!" Sonra cümlesini değiştirdi.
"Neyse ben maceraları severim. Hem sen varsın daha çok duygularım karışık."
"Duygunun duyguları karışık! Değişik?"
Bu cümlesi beni mutlu etti fakat daha kötü bir zamanlamadaydık. Tam tuvaletin kapısını açacakken yine başımıza iş geldi.
"Allah kahretsin! Şimdide kapı kilitli!" Dedim.
"Vay anasını! Birde başımıza bu çıktı!"
Sonra güldü. "Uf ben bukadar macera almamıştım, ilaç alırken bile bukadar sindiremiyordum.
"DUYGU! SUS!"
"Tamam tamam" bu cümleyi umursamadan kapının kilidini aramaya başladım. Duygu da etrafa baktı. Ve sonunda istediğim o ses geldi.
"Buldum!" Bu huyunu seviyordum. Nedense bana çocukça davranıyordu. Benim çocukluğum güzel geçmişti. Her çocuk gibi değil. Mesela telefon,tablet böyle bir hayatım yoktu küçükken. Hızlıca koşarak anahtarı bana getirdi. Bu sefer yüzünde bir gülümseme yoktu tam tersine ciddiydi. Bu kadar ciddi olmadı hoşuma gitti. "İstanbul beyefendisi gibi" ya aslında ona tam denk gelmdi ama olsun. Hızlıca tuvaletin kapısını açmaya çalışırken anahtarın olmadığını girmeyince anladım.
"Duygu yapacağın işin seninde"
"Ya n'apayım onu buldum sadece,sizin evde bir değişik"
"Evet değişik olabilir ama bu benim suçum değil!" Sonra o ağzında birşeyler gevelerken anahtarın kapının yanındaki tabloda asılı olduğunu gördüm. Azda olsa gözüküyordu. İyiki bu benim dikkatimi çekmişti. Yoksa delirecektim. Hemen oradaki tabloya uzandım ve anahtarı kaptığım gibi anahtar deliğine geçirdim. Bu sefer oldu. Ardından oh çektim. duygunun hâlâ ne yaptığını bilmiyordum fakat umursamadım ve sonic gibi tuvaletin içine girdim. Duyguda arkamdan koşarak bana yetişti. Diğer yandan da dikkatli olduk. Ama bu bize garip hissetttirdi. O sırada ummadığım bir şekilde birisi aradı. Bu keremdi. Kapattım ve ardından yine iPhone sesi kulağımda çınladı, tekrardan kapattım. "Sırası mıydı?"DEVAM EDECEK...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Suskun
Teen FictionMacera sever misiniz? Bir grup öğrenci Belgrad gezisine katılır fakat okula geldiklerinde çoktan zehirli gazlar oraya salmıştır... Tahmin edemeyeceğin katiller... Ardından kız her şeyin bir rüya olduğunu takrardan anlar... Akıl hastası... Cinayet...