Medya:Elisa Ergelen
Ben Elisa Ergelen. 16 yaşındayım. Biraz da 17 de olabilir.1 ay kaldı doğum günüme. Babam ünlü bir holdingin sahibi ve asla rekabeti bitmeyen karşı bir holdingle uğraşarak geçiriyor günlerini. Annem genelde benimle daha çok ilgilenir çünkü psikolog ve beni çok iyi anlıyor. Bu arada ben mutlu sonlara inanmam. İnanacağım günü merakla bekliyorum. Bugünlere gelirsek;Güneşin gözüme batmasıyla lanet bi güne daha uyandım. En azından bugünün okulun son günü olduğunu düşünerek mutlu olmaya çalıştım. Okulda bugün 3 aylık Paris tatili için gidecek 2 kişi belirlenecek. Bana çıkmayacağını biliyorum. Mudur beni yollar mı ki? Neyse. Tabi ki uyandığım da yine evde kimse yokdu. Yüzümü yıkadım bana çok yakıştığını düşündüğüm kot şortumu aldım ve üstüne deri askıları olan mavi t-shirt ümü geçirdim çok fazla makyaj yapmadığım için sadece rimel ve kalem kullandım ve tabiki pastel bi ruj. Saçlarımı doğal sevdiğim için sadece taradım. Telefonumu ve kulakligimi aldığım gibi şoförü çağırdım. Arabaya bindim ve bizim holdingin olan ve benim okuduğum Ergelen Koleji ne vardık. Arabadan indim ve siyah güneş gözlüğümü hemen gözüme geçirdim. Okulun sahibi olduğum için dikkat çekiyordum tabii. Aynı zaman da okul 1.siydim de derslerim de gayet iyiydi. Tam egomu tatmin ederken karşıdan çocukluk arkadaşım Kaan gözükdü. Koşarak sarıldık ve kulağına "Bide Paris e ikimiz gidermişiz" dedim ve kahkahalarla sınıfa geçtik. Karne falan filan tören alanına geçtik ve mudiremiz Leyla Hanım "Arkadaşlar 3 aylık Paris tatiline gitme hakkına okul 1.miz Elisa Ergelen ve Kaan Güneş seçilmiştir. Yurticinde olan yerlerde ki turları kazananları okul panomuzda törenden sonra görebilirsiniz " dediğinde ben "harbi mi lan" diye Ada ve Kaan'a baktim.Ha bu arada Ada 2 yıllık arkadaşım ve çok yakınız. Ada da 1 aylık İzmir turundaydi 3 ay boyunca gorusemeyecektik. Ama şuan Kaan' la beraber Paris ' e veeeee Paris Seven Hotel de kalacaktık. Ya rüya gibiii. Ama bi yandan da sadece biz gitmiyorduk. İstanbul da ki isteyen tüm kolejler 2 kişi çıkarmıştı. En kötüsü rakip olduğumuz holdingin kolejide. Acaba oğulları falan var mıydı ya.
Bunları düşünürken eve gidip yarın yola çıkacağımız Paris Gezisi için bavulları hazırlamam gerekiyordu. Kaan ve Ada ile vedalastim. Ve Kaan'a acilen valizleri hazırlaması gerektiğini söyledim. Eve gittim annemi haber vermek için aradım fakat o biliyordu zaten "kızım haberim var ayrıca Kaan' la gitmen de çok iyi olmuş sana goz kulak olur" sözleri üzerine telefonu kapatıp 3 adet bavulumu ve sırt çantamı aldım. 2 bavula kıyafetlerimi 1 bavula havlu gibi ihtiyaçlarımı koydum. Sırt çantama yolculuk da yanımda olması gereken eşyaları koymam gerekiyordu. İlk olarak şarj aleti, okuma kitabı, dış fırça ve macunu gibi eşyaları yerleştirdim. Saat de geç olmuştu yatağa atladigimda babamın kapıyı çalması ile irkildim. "Kızım 3 ay boyunca bizle değilsin" diyip sarıldı. Babam bana çok düşkündü. Bende ona sarıldıktan sonra. Küçük bi el çantasını uzattı ve içinde paraların olduğunu biliyordum. Aldım ve babama "Sen muhteşemsin" diye bağırdım. Bu para bana bir yıl yeterdi. Babam çıktıktan sonra alarmımı 5 ya kurdum 7 de ucak vardı. 3.5 saate de Paris'e varırdık. Havaalanına yarım saatlik mesafe vardı zaten. Sabah alarmiyla uyandım. Elimi yüzümü yıkadım ve rahat bir şeyler giymem gerektiği için Nike taytımı ve salaş Nike t-shirtümü giydim sırt çantamı sırtıma geçirdim ve bana yardımcı olması için şoförü çağırdım bavulları arabaya yerleştirdikten sonra kahvaltı yapmak için masaya oturdum. Kahvaltımı edip annem ve babamla vedalaştım. Arabaya uçarak gittim. 6 buçuk gibi havaalanında idik. Karşıda Kaan'ı gordüm yanına gittim oda beni turun yanına götürdü. Öğrenciler yavaş yavaş geliyorlardı. Ben bizim rakip holdingin okulundan gelecek olan öğrencileri bekliyordum. Kaan'a "Ya Uluyan Koleji'nden kimler gelecek çok merak ediyorum" Kaan "sen arkana bak istersen" dediğinde karşıda bir adet kız ve bir adet meteor gibi gelen laan ne diyorum ben kimseden hoslanamam ama bu çocuk daki bakışlar ne böyle. Ben gözlerimi çocuktan alamıyorum tabii. Biraz sonra tur görevlisi bizi uçağa geçirdi. 3.5 saatlik planım etrafı izleyip müzik dinlemekdi. Fakat çapraz koltukta oturan "adını bilmediğim çocuk" beni rüyadayken aslan kovalamış da yatakdan dusmusum gibi derinden etkilemisti. Neden böyle bir betimleme yaptığım hakkında hiç bir fikrim yok. Uçaktan indigimizde cennet e gelmiş olma ihtimalimiz var mı diye etrafa bakıyordum daha önce yurtdışına çok çıkmıştım ama ilk defa Paris e geliyordum. Ben Kaan'a bir şeyler sacmalarken bir çocuğa çarptığımı hissettim. Bakınca bu o çocukdu Uluyan Kolejinden gelen çocuk.
"Önüne baksan daha iyi olur Elisa"
"Heey bir dakika sen benim adımı nerden biliyorsun?"
"Ne adı ya?"
"Az önce adımı söyledin"
"Ya sacmalama nerden bilebilirim ben senin adını acaba? Ayrıca biz zıt kutuplarız anlatabildim mi ? Yani nerden tanıyabilirim seni"
"Ne kadar müthiş bir gezi olacağını tahmin ediyorum"
"İyilikler kötülükten doğar"
Diyip arkasını dönüp gitti.
"Ya Kaan sen duymadın mı adımı söyledi"
"Aynen nerden tanıyor ki bu çocuk seni?"
"Valla bende bilemiyorum"
Çocuk çok hoş olabilirdi çok da çok bana göre de olabilirdi. Ama ben kimseyi sevemem. Kendi kendime "Mutlu son yoktur" diye sayiklamaya başladım. Bu üç ayda her şey olabilirdi. Her şey.
Arkadaslar ilk bölüm gayet klişe olabilir. Genel de çoğu hikâyede bu olur. Önemli olan "SON" lardır. Bizi takipten vazgeçmeyin. Ayrıca sizin yorumlarınız bizim için çok önemli hikâyeyi siz şekillendirebilirsiniz.
Bizi takipde kalın.Ve lütfen oy vermeyi unutmayin :*
eda--sena