Oy vermeyi, desteklerinizi göstermeyi unutmayın lütfen. 💌
yorumlarınızı okumak benim en büyük keyfim ve azimim.Instagram: seariverithel
2. ÇAKALIN YOLU
Lana Del Rey, Swan Song
Birbirimizin varlığını hep biliyorduk.
Korkumuz bu yüzdendi. Birbirimizden kaçmamızın nedeni. Duyardık insanların dediklerini, onun yüzünü bilmezdim ama rüyalarımda canlanırdı zemheri gözleri. Okul sırasında kurduğum ilk arkadaşlık Kevser'e aşık bir kızlaydı. Bana, tanışsanız anlaşamazdınız derdi. O gün onu henüz tanımadığım halde öyle sinirlendirdi ki bu düşünce beni; kızı okuldan sonra kahve içmeye çağırdığım kafenin tuvaletine kilitledim kapalı alanda kalma fobisi olduğunu bilmeme rağmen.
Bıraktım onu o tuvalette. Döndüm sırtımı yaptığım kötülüğe. Gittim öylece. Benim dünyamda kötüler kazanır çünkü, iyilerin duası kabul olana kadar ben Kabil'le anlaşmamı yaparım.
Ne zaman adı geçse korkup kaçtım ortamlardan. Mekanından uzak durdum, onu tanımasam bile nefretim öyle tazeydi ki mekanın kapalı olduğu günler taşladım camlarını. Karşıma geçse onu da taşlardım. Şeytanı taşlayıp günahlarımdan arınırdım. Ama olmadı. Küçücük şehrin içinde, sanki bizim bir araya gelmemiz yasakmış gibi hiç tanımadık birbirimizi.
Dedim ya, ben bana zarar veren her şeye bağımlıyım. Kopamayışım bu yüzden. Ona olan nefretimi dile dökmedim kimseye, sessiz kalıp sustum bazen onun yüzüne bile. Çünkü dile getirilemeyen nefretten büyüğü yoktur hayatta. Öyle anlar olurdu ki adını andığımda dilim lal olurdu, dudaklarım lav.
Ve sonra, yağışlı bir Keles gününde; tarihini aklımdan silemediğim o günde, korkumun üzerine yürüdüm. Gittim. Alabora yazılı tabelanın önünde yarım saat bekledim. Vazgeçmek istedim. Sırılsıklam oldum beklediğim yerde. Kapıda duran iki metrelik koruma geldi yanıma, kafayı çekip çekmediğimi sordu. Madde kullanmadım dedim ama içeri girdiğimde maddenin en ağırını kullanmış gibi hissettim. O kokuyordu çünkü her yer. Onu yansıtıyordu.
Oturdum titrek adımlarla o bar sandalyesine. Ve sonra, üst katın tırabzanlarına yaslanan o adamı fark ettim.
Zehir gibiydi gözleri. Ortamın yansıyan kırmızı ışığından bile fark edebildim bunu. Yüzlerce insanın arasında gözlerimiz yolu ezbere biliyormuş gibi birbirini takip ettiğinde korkum büyüdü. Çünkü o, hayal ettiğimden daha güzeldi.
Ve ben bundan bir kez daha nefret ettim.
Sonra gözden kayboldu. İçimden küfür ederek beklediğim bar sandalyesinde unutamadım onu. O ilk bakış yetti kaçmama. Sandalyeden inip arkamı döndüğüm an onu tam karşımda buldum. Göğsüyle bakıştım birkaç saniye, dünyadaki hiçbir şeyden korkmayan ben; onun gözlerini yakından görmekten ölesiye korktum.
Bana ilk söylediği şey: "Ne işin var senin burada?" oldu.
Sonrasında bir şeyler söylüyordum. Yine aynı uğultu. Yine aynı sinir patlaması ve bam! Kevser'in kafasında kırdığım şişeyle Kevser gerilemiyor bile.
Baktı yüzüme öylece o gece.
O gece gözlerimiz birbirine düğümlendi sanki. Kırdığım şişenin camları ayak uçlarımızı kanattı. Durmadık ikimizde. Birbirimize zarar verdiğimizi bile bile koştuk, kanadığımız kadar kanattık. Kevser herkese ölüm getirirken beni yaşatmak için elinden geleni yaptı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIYAMET SENFONİSİ
Fiksi Remaja❝Dünya tilkilere dolandırıcı ve güvenilmez gözüyle bakar. Ve günün birinde gururlu bir tilki; geri dönmemek için kürkçü dükkanını yakar.❞