bu fice başlarken angst yapmayı planlamıştım ama sizler tarafından çok sevilince kıyamadım, şu ana kadar geldiğimiz tüm bölümlerde her şey istediğim gibi ilerledi umarım bundan sonra da bu iradeyle devam edebilirim. zaten şunun şurasında birkaç bölüm kaldı, üzülmeden edemiyorum sona yaklaştıkça.
keyifli okumalar, satır arası yorumlarınızı görmek istiyorum
🌒
Sarışın olan gözlerini açtığında yine o boğuk kabuslarla dolu odada olmayı bekliyordu fakat yanılmıştı. Tavan oldukça aydınlıktı oda rutubet yerine deterjan kokuyordu. Deterjan kokusu burnunu kaşındırdı. Eliyle burnunu kaşıyacağı sırada bileğinin kalkmasını engelleyen bir etkenle karşılaştı.
Bileğinde çelikten bir kelepçe vardı. Gözlerini irice açarak etrafına bakındı, buranın bir hastane olduğuna emindi fakat bileğinde kelepçenin ne aradığını anlamamıştı. Kıpırdanarak etrafına baktı. Sedyenin üzerinde uzanmış yatıyordu, başında duran serumdan bileğine uzanan kabloya baktı. Her şey normaldi.
Kalkmaya çalıştığında sırtından başka ağrı hissetmediği için duraksadı. Bıçak kendine saplanmamıştı. Ama neden bir anda gözü kararak öldüğünü hissetmişti ki? O gördüğünün bir hayal olmasını diledi. Taehyung'un kendisine tecavüz etmek için saldırdığını aklından silmek istedi. Olmuyordu ne olursa olsun o anıyı unutamıyordu.
Vücudu sargılar içindeydi fakat üzerinde temiz kıyafetlerin olmasına sevinmişti. O çıplak güçsüz ve cılız bedenini kimsenin görmesini istemiyordu. Serum takılı koluyla bacaklarına dokundu. Kırbaçlanmaktan dolayı bacakları da sargıya alınmıştı, ayak baş parmağı da sargı içindeydi. Tırnağı sökülmüş olmalıydı. Dişlerini birbirine kenetleyerek elini daha da kaldırdı ve sedyenin tepesindeki perdeyi itmeye çalıştı.
Perde açılınca güneş gözünü kamaştırmıştı. Oysa ki Taehyung kendisini kaçırdığında akşam olmak üzereydi. Tekrar güneşi görünce şaşırmadan edemedi. Derin nefes alacağı sırada boğazında ve burun deliklerine yanma hissetti. Eli refleks olarak dudaklarına gittiğinde kabuklaşmış yarayla karşılaştı. O odada yaşadıkları sırasında dudağını fazla ısırdığından paramparça olmuştu.
Acıyla yutkundu, boğazı hala yanıyordu. Odayı inceleme fırsatı bulamadan bir polis karşısında dikilip görüşünü kapatmıştı. Bu Ryujin'in restoranını basmak için anlaşma yaptığı polisti. Jimin bakışlarını yukarı kaldırıp adamın memnuniyetsiz suratına baktı.
"Yine mi sen? Kurtulamayacağız senden sanırım." dedi polis kenardan bir sandalye çekerken. Bu sefer öncekine göre bakışları merhametliydi. Jimin onun hareketlerini sessizce izlemeye devam etti. Ellerindeki form kağıtlarına bakılırsa sorguya çekilecekti.
"Park Jimin, bana dün yaşadıklarını anlat." dedi direk konuya girerek. Jimin yatakta geriye yaslandı polise bakmayı kesip tavanı seyretti. Dünkü yaşadıkları bütü hayatına etki edecek derecede iğrençti. Bunu nasıl anlatacağını bilmiyordu fakat anlatmaz ise yalnızca suçlunun kendisi olduğu düşünülecekti.
"Midende yabancı bir sıvı tespit edildi. Sırtında ve ellerinde dahil kollarında bıçak darbeleri var. Sağ ayağın fazlasıyla zedelenmiş. Şiddete veya bir saldırıya uğradığın fiziksel kanıtlarla belli oluyor." diyerek elindeki kağıtta bir şeyleri incelemeye devam etti. Jimin konuşmak istedi fakat bunu yapacak gücü kendinde bulamadı.
"Şu anda nerede olduğunu biliyor musun?" diye sordu polis Jimin'e tüm ciddiyetiyle bakarken. Jimin gözleri refleks olarak odayı taramıştı, buranın hala bir hastane olduğunu düşünüyordu. Polis durumdan sıkılmış olacak ki derin nefes alıp verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
My Litte Mouse ٭ Jikook ✓
FanficJeon Jungkook kendi kurduğu örgütüyle saldırdığı okullardan belirli sayıda öğrenci ve öğretmen katlediyordu. Asıl amacını kimse bilmiyordu fakat ne kadar darbe yerse yesin Jungkook'a karşı çıkan sıradan bir öğrenci tüm amacını öğrenmişti. Bu saldırı...