Hava hayat olmayan bir adayı andırıyordu, tek bir kuş kanadı dahil görünmüyordu. Gerçi normaldi, artık hava kendini soğuklara bırakmıştı. Herkes sessiz bir şekilde hayatını sürdürüyordu, insanlar adeta koğırçak tiyatrosunda onun hayatında bir anlığına rol üstlenmek için vazifesini yerine getiren kuklalar gibiydi. Bir kısım da hareketliydi, herkes kendi derdinde oradan oraya koştururken bir çocuk sürüsünün park kenarındaki yeşillikte top oynadığını gördü.
"Eğleniyorlar gibi görünüyor." diye içinden geçirdi Aventurine. Genellikle bu tür takım oyunlarına alınmazdı, çevresindeki çocuklar tarafından hor görülürdü. Kaşlarını çattı. Fazlasıyla odaklanmış olacak ki tam da çocukların oyunundan ona doğru gelen topu fark edememişti.
"Ah, lanet!!" acıyla karnını tutuyordu, montunun önü çamurlanmıştı ancak bunu düşünmek için fazla geçti.
"Otobüse geç kalacağım." hızlıca silkelenip adımları hızlandırmıştı ki o esnada biri ile çarpıştı."Çok üzgünü-"
"Bayım, bu üstünüzün hali de nedir böyle?" adam acele şekilde cebinden çıkardığı mendili eline tutuşturdu. Mendilde Entelijansiya loncasına ait bir motif vardı, gerçekten de ucuz görünürü yoktu. Aventurine anlık yaşananların vermiş olduğu afallanmış hissiyle bunları düşünürken adam uzaklaşmaya başladı.
"Teşekkür ederim...Ancak bekleyin lütfen!" Kahretsin, bu adam neden bu kadar hızlı!
"Mendil elimde kaldı... Ya soygundan hapse girersem! Tüm olmayan servetim alınır, evime haciz gelirse ne yaparım?? Ablam kesin kafayı sıyırırdı." Abart.
"Yüzünü göremedim..."
Birden topluluğun bir yöne aktığını hissetti ve kafasını akının olduğu yöne çevirdi."Otobüs!" yarınları yokmuşcasına koşmaya başladı, dışarıdan biri baksa muhtemelen deli derdi ancak bu şu an onun umrunun dışındaydı. Hem bazı insanların da ondan farkı yoktu.
Son anda yetişmişti. Zaferin getirdiği hissiyatla kendini boş bi' koltuğa attı. Soluk soluğa kalmışken içinden geçirdi, "Bugün içinde işe gidebilirsem ne mutlu bana!" Daha ilk günden geç kalmanın bedelini nasıl ödeyeceği hakkında binbir olasılık düşünmüşken şoförün ani duruşu ile kendine geldi. Vakit çok hızlı geçmişti, tam olarak iş yerinin önündeydi. Onun hayal ettiğinden çok daha büyüktü. Muhtemelen içine giren birini görse ne kadar şanslı diyip imrenerek bakardı. Şu an bu konumda olduğuna inanamamıştı. Camları sayamadığı kadar çok sıralarla dizilmişti, bu bina kaç katlıydı? Bu, kesinlikle onu aşardı."Merhaba yeni hayat." dedi Aventurine, bir zafer edasıyla.