bir kere birisi bana bir şey söylemişti: "bir gün gelecek ve o gün, o çok sevdiğin kişiyi son kez gördüğünü, ona son kez gülümsediğini; ellerinin sıcaklığını son bir defa hissettiğini, gözlerinin derinlerine son bir kez baktığını, bilmeyeceksin. bilmeyeceksin, farkında olmayacaksın..."
evet, bilmiyordum son kez ellerimin avuçlarında yer aldığını...en sevdiğimiz şarkıda son kez ritim tutup, büyük bir ahenkle dans ettiğimizi... aynı anda hem bir ateşten hem de bir okyanustan parça dudakların tarafından uzun bir öpücükle son kez beni kutsadığını. bilmiyordum ben lalisa...
biz Lalisa ile ilk defa bi' ekim sabahı tanıştık;
Lalisa koyu uzun saçları yüzünü biraz sıcak tutmasına rağmen diğer tüm uzuvları üşümüş bir şekilde kendini sıcak pastanenin içine zor bela atmıştı. Nefesini kesen soğuktan sıcak mekana geçebildiğinde biraz soluklanmaya çalışmış, nefesini çok az da olsa toparlayabildiğinde etrafını sonunda inceleyebilmişti. İçerisi kahve ve ekru renkleriyle bezenmişti. Sıcak ve acıktıran bir enerjisi vardı, fırın kısmı neredeydi bilmiyordu ama oradan yayılan lezzetli kokular onu büyülenmiş hissettirmişti. Normalde olsa hala düzensiz olacak nefesi, ortamın yumuşaklığında sakinlemişti. Göğsü artık yavaşça inip kalkıyordu ve yaptığı minik şeyler bile bir yavaşlık kazanmıştı.
Kasanın önüne yakın olan masaya oturmuştu Lalisa ve biraz daha incelemişti güzel mekanı. Vitrindeki kruvasanlar, eklerler, donutlar ve kendisinin ad veremeyeceği ama kesinlikle "benim bir adım var" diye bağıran, muhtemelen şefin maharetini konuşturduğu minik tasarım kek/pastalar çok iştah açıcı gözükmüştü ona.
Bir yandan arka fonda çalan melodi dünyanın en büyüleyici anını yaşıyormuş gibi hissettirirken gözleri yeniden vitrine dönmüştü. Okula giderken yol üstünde uğrayabileceği en iyi yere uğradığını hissediyor, hala büyük bir kararsızlıkla ne alacağına karar vermeye çalışıyordu. En sonunda çokca dolgun, en harika tondaki kahverengine sahip, çıtır ve fazlasıyla davetkar olan kruvasanda karar verdiğinde çantasını sırtında iyice yerleştirip ayağa kalkmış ve gözleri hangi kruvasanı işaret edeceğinden emin olmak istercesine vitrindeyken kasanın dibine gelmişti.
"Nasıl yardımcı olabilirim?"
Duyduğu hoş ses tonu ilk o zaman kulaklarına değip geçmişti. Bu anın onun sesini ilk duyduğu an olduğunu sonradan unutacaktı fakat o an için her şey çok yeniydi."Ben şu kruvasanı istiyorum, hani şu var ya. Şuradaki, ön taraftan geriye doğru ikinci sıradaki."
Sonunda kafasını kaldırıp kendisinden önce duyduğu naif tınının sahibine bakmıştı. Hani bazı anlar olur, bir şeylerin değişeceğini tek bir bakışınla anlarsın. Her yılın üç yüz altmış beş gününün yirmi dört saatinde yaşadığın o sıradan duygulara benzemez. Kimisi çekirdek anı der, kimisi kelebek etkisinin bir başlangıcı olarak görür o anı...İşte Lalisa'nın o an hissettiği de tam buydu.
Kruvasanı tarif edişine çok hafifçe gülümsüyordu karşısındaki kız, en azından Lalisa buna gülümsediğini düşünmüştü. Sarı saçları vardı kasa tarafında ona gülümseyen kızın, fazlasıyla parlak ve güzel bir sarıydı. En sevdiği renk sarıydı Lalisa'nın ve o andan sonra sarının en sevdiği tonu da karşısındaki kızın saçında gördüğü ton olacaktı. Sağ omzuna düşen belli belirsiz açılacak gibi duran ama çok da sağlam gözüken bir örgüyle süslenmişti saç. Önüne gelen saçlarını engelleyecek lacivert bir bandana vardı başının tepe kısmında.
Onu incelerken geçtiğini hissettiği süre çok uzundu fakat aslında yalnızca zaman yavaşlayabileceği kadar yavaşlamıştı Lalisa için, normalde aynı hızında akmaya devam ederken sırf Lalisa için. Aşıklara geçtiği minik bir kıyaktı bu çünkü Lalisa'nın iç dünyasında o saniyeler çok önemliydi. Gözlüğünü kutusundan çıkarıp takmadığı için okumakta zorlansa da birkaç saniyeliğine yaka kartını okumuş ve çok küçük harflerle yalnızca mırıldanmıştı.
"Park Chaeyoung..."
Kasa tarafındaki genç kızın samimi gözleriyle ahenkli gülümsemesi yavaşça söndüğünde kasada duran sarı ışıklı masa lambasının ışığının yansıdığı gözleri ortaya çıkmıştı. Kahve çekirdeğiydi gözlerinin kahvesi, kesinlikle kahve çekirdeğiydi ve badem güzeliydi gözlerinin şekli. Çok fazla incelememek için elinden geleni yapıyordu Lalisa ama onun için zorlu bir mücadele olmuştu bu. Kız için bir şey ifade etmiyordu belki de o an çünkü işine koyulabilmişti. Tam olarak Lalisa'nın dediği kruvasana yönelirken bir kez daha gülümsemişti. O an gerçekten de Chaeyoung'ın kendisinin kruvasanım yerini tanımlayışına güldüğüne emin olmuştu ve istemeden kendisi de gülümsemişti.
Çok geçmeden kese kağıdının içine koyulan kruvasanı almış ve bu güzel paketin kollarının arasına ne kadar yakıştığını düşünmeye kalmadan yeniden sesini duymuştu. "Afiyet olsun efendim, yeniden bekleriz."
Bir Ekim sabahı, 18 yaşındaki Lalisa ve Chaeyoung hayatlarının süregiden akışında yollarını denk getirmeyi, birbirlerinin hayat treninin mola istasyonu haline gelmeyi başarmışlardı.
nasil bir gidisat olacak nereye varacak devam edebilir miyim kac kisi okur vesaire bilmiyorum ama okuyan olursa da umarim sever. iyi gunler dilerim herkese 💓
ŞİMDİ OKUDUĞUN
dernière danse || chaelisa
Romancechaeyoung lalisa'yı çok severdi. onun bakışlarını, ellerini, dans ederlerken kendi beline yerleşip kendisini yönlendiren o net dokunuşlarını öyle çok severdi ki; bir gün bunları son kez yaptıklarını hiç fark etmedi. ----- ©: auraseul 290724-