Chishiya x gnReader
[tumblr:snzhrchy]
Baktığınız hasta çok tanıdık geliyor, sanki onu neredeyse bir ömürdür tanıyormuşsunuz gibi.'Eğer geri dönersek ne yapacaksın?' Basit bir soru sordun ama cevabı senin için hala belirsizdi.
'Ben zaten bir cerrahım bu yüzden...' Chishiya bir süre sonra cevap verdi.Yüzü gecenin karanlığıyla örtülse de gülümsemesi hala görülebiliyordu.
'Hayır,demek istediğim...Kendi hayatınla ilgili.' diye yanıtladın 'Eğer geri dönseydim, sanırım sonunda hayatımı istediğim gibi yaşardım.'
Hemşire olmak kolay değildi;siz de dahil olmak üzere, Japonya'nın en işlek şehirlerinden birinde pek çok insana meteor çarpması daha da kötüydü.
Yaralanmaların diğer birçok hasta kadar ölümcül değildi bu yüzden hastaneden taburcu olduktan sonraki gün işine devam etmek için tekrar çağrıldın.Yaralanmaların arasında kırık bir bilek ve vücudunda birkaç küçük yara izi vardı.
Sana atanan hastalar iki genç adamdı, ikisi de seninle aynı kaderi paylaşmıştı ama yaraları seninkinden çok daha kötüydü.Birinin vücudunda çeşitli yanık izleri vardı, diğerinin ise korkunç göğüs sorunları vardı.
İşine yeniden başladıktan 3 gün sonra kül grisi saçlı hasta, yaralarının çoğu iyileştiği için ayrılmaya hazırdı.
Gri saçlı adamla hiç iletişim kurmamış olmana rağmen onda tanıdık bir şeyler vardı.Yüz hatları çok tanıdık geliyordu, sanki onu daha önce görmüşsün gibi ya da belki de sadece bir deja vuydu.Çoğu zaman uykuda olduğundan yüz hatlarını merakla incelediğini görmediği için çok minnettardın.
Onunla ilk kez taburcu olacağını söylediğin zaman konuştun.Ayrıca onun konuştuğunu da ilk kez duyuyordun.Onun yanındayken o rahatlık ve aşinalık hissi her zaman vardı.
'-lütfen dikkatli olun ve özellikle göğsünüzde ağrı hissederseniz...' hastaya artık iyileşen fiziksel durumunu açıklarken, koyu renk gözlerinin sana sabitlendiğini fark etmeden edemedin.Açıklamanı dinlerken başı hafifçe yana çevrildi.Ancak seni gerçekten dinleyip dinlemediğinden emin değildin.
"Seni tanıyor muyum?" sonunda konuştu, sesi soğuktu ama yine de tuhaf bir rahatlık hissi vardı;sesi o kadar yumuşak geliyordu ki.
"Sanmıyorum?" Cevabın bir cevaptan çok bir soru gibi geldi.Başını salladı "Orada mıydın? Göktaşı sırasında?"
"Evet..." gözlerin bir anlığına yarana bakarken sustun. "Ve seni hâlâ çalıştırıyorlar mı?" tek kaşını kaldırarak sordu.
Onun ifadesini onaylayarak başını salladın.
İkiniz de birkaç dakika sessiz kaldınız, o yatağında desteklenmişti, sen ise utangaç bir şekilde orada durup üniformanla oynuyordun.
"Biliyor musun, bana gerçekten tanıdık geliyorsun, sanki daha önce tanışmışız gibi ama nerede olduğunu bilmiyorum." dedin sessizliği bozarak. "O halde sadece ben değilim." dedi ama sanki bunu senden çok kendi kendine söylüyormuş gibiydi.
Yutkunduktan sonra nihayet ona şunu sordun: "Vardiyam bir saat sonra bitiyor, eğer ilgileniyorsan yerel bir kafeye gidebiliriz?"
Gülümsedi;bu bir sırıtış değildi, gerçek, samimi bir gülümsemeydi "Çok isterim."
-
Hala kitabı okuyan var mı bilmiyorum ama atmak istedim.