7. Bölüm

185 16 9
                                    

Çocuğu yapan değilde büyüten, bakan ve sevendir baba. Hayatını çocuğu için adamış, onun mutluluğu için her işi yapabilecek olandır baba.

Ben, beni sevmeyen, sesimden nefret eden, beni istemeyen, her zaman bir kız çocuğu olduğum için aşağılanan, şiddet gören, horgörülen oldum.

Peki ya annem? Onun ne suçu, günahı vardı? Babam denen adama göre, annemin suçu kız bir bebek doğurması ve kendisine benzemesi oldu. Evet, anneme benzediğim ve kız olduğum için onca yıl şiddet görmüştük. Bazen anneme benzediğim için şanslı hissederdim lakin bazen de anneme benzediğim için şiddet gören annem için üzülürdüm.

O aşağılık adam ben doğmadan önce anneme deli gibi aşık bir adamdı, bir birlerine bağlanmış iki aşıklardı. Peki annemi ölümüne çok seven bir adam sırf bebeği karısına benzediği ve kız olduğu için onca yıl neden şiddet gösterdi? Ve onu neden öldürdü?

Varlığım hataydı benim, en büyük yanlışımdı. Annemin en büyük acısıydı.
Varlığım yüzünden annemi kaybetmiştim ben.

Benim herşeyim hataydı.
Yüzüm, cinsiyetim, gözlerim, saçlarım her bir zerrem ama en çokta sesim. Bunlar benim anneme her defasında kalkan elin nedenleriydi.

"Asena sus elimde kalacaksın!"

"Sustur şu kızı!"

"Bana sakın bir daha o iğrenç bakışlarınla bakma!"

"Zırlamayı kes!"

"En ufak sesini duyduğum an seni öldürürüm."

"Geber!"

Ben bu sesler ile büyüyordum o zamanlar. Benim öz bir babam yoktu, hiç bir zaman olmadı... olmayacaktı.

Evet, belki mükemmel bir babam yoktu. Ama en azından Fırat amcadan baba gibi bir sevgi gördüm.  Onlarda kaldığım her an, her gün ben ayrı bir sevgi görüyordum.

Fırat amca beni her zaman öz kızı gibi severdi, öperdi, sarılırdı, konuşurdu.

"Haydi gel oyun oynayalım."

"Birlikte güvercinlere yem vermeye gidelimmi?"

"Aslı teyzenle uğraşalım mı?"

"Gülmeyi öğrenelim mi?"

"Gel bakalım saçlarını tarayalım."

"Dişi kurtlar korkmaz Asenam."

"Sen en güçlü kızsın."

"Okuma yazma öğreteyim mi sana?"

"Görevden döndüğümde burada ol, sana yeni şeyler öğreteceğim."

Ben hiç konuşmazdım, yüz vermezdim, alışamazdım, hatta çoğu zaman oturup sadece uzaklara dalıp giderdim. Konuştuğum zaman ise sadece anneme gideceğim derdim. Bazen hüngür hüngür ağlarken büyüdükçe istesem bile ağlayamadım, hissizleşmiştim.

Okula başladığım zaman öğretmenlerim ileride ne olacaksın dediğinde bilmiyorum derdim ama her zaman aklımın en kuytu köşelerinde Fırat amca gibi bir bordo bereli olmak isterdim. Yine aklıma o zaman görevden dönen bir Fırat amca canlanırdı.

"Ben geldim Asenam." diyerek kollarını açmış askeri üniforması ile bana doğru gelen Fırat amca. Yine tepkisiz bir şekilde koltukta oturmuş, bana gelişini izlerdim sadece. "Sarılayım mı?" diye sorardı yine. Eğer tepki vermezsem Peki der oyun oynardı, eğer başımı ağası-yukarı hareket ettirirsem sarılırdı. Beni, ben konuşmadan da anlardı o.

AY YILDIZHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin