Hissettiğiniz kötü duyguları tekrar hissetmek zulüm gibidir. O ana geri döner ve her şeyi tekrar baştan yaşarsınız. En kötüsü de buna hiç beklemediğiniz bir anda yakalanmaktır.
Başıma geleceklerden habersiz okul için hazırlanıyordum. Birkaç gündür insanlıktan çıkmıştım ve berbat görünüyordum. Kendime çeki düzen verme vaktim gelmişti ve geçiyordu bile.
Banyodan çıktığımda İrem'in hala uyuyor olduğunu görmemle çıldırmam bir oldu. Kafamın tası atarken yanına gidip bir güzel cimcikledim. Ancak böyle bir şok etkisi onu uyandırıyordu.
"Ne be ne?" Gözleri kısık bir şekilde açılırken bana tekme atmaya çalıştı ama geri kaçtım. Salak, nereye attığını da göremiyordu ki.
"Ne olabilir acaba? Okul olabilir mi?"
Gözünü tamamen açarken büyük bir of çekti. Tüm enerjimi alıp götürüyordu bunlar ya!
"Ben bıktım,"dedi ve homurdana homurdana odadan çıktı. Hareketine anlam veremeyerek güldüren sonra giyindim ve saçlarımı kuruttum. Çantamla uğraşmadım. Umarım ki eksik bir şey yoktu...
Kesin çıkacaktı ama bu konuyu şu an askıya aldım.
Saçlarıma fön çektikten sonra yüzüme kremlerimi sürdüm ve aynanın karşısına geçtim. Eh, biraz insana benziyordum en azından. Geçen günlere nazaran çok çok daha iyiydim.
Çantamı sırtıma taktığım sırada İrem odaya girdiğinde tam azarlayacaktım ki beni durdurdu. "Hemen giyiniyorum. Yeter ki bır bır etme kafamda." Tükenmişlik dolu bakışlarımı yollayıp hiçbir şey demeden odadan ayrıldım. Onun uyuşuk uyuşuk hareketlerini görmemek için ayrılmıştım. Yoksa ne diye Çağlar'a maruz kalacaktım ki?
"Ben ölmek istiyorum,"dedi bacağıma yapışırken. Onu ittirip kurtulmaya çalıştım ama böyle bir şey mümkün değildi. Koala gibi yapışmıştı mübarek.
"Demek ölmek istiyorsun. Hemen halledeyim." Yumruğu çakacaktım ki ne yapacağımı anlayıp beni saldı ve uzağa kaçtı. Aptal çocuk, madem korkuyorsun, neden hala beni deli ediyorsun acaba?
İkimiz yine didişirken İrem hanım da aramıza teşrif edince evden çıktık. Çıkmak ama nasıl çıkmak... Rezalet ötesiydi. İrem Çağlar'ı kapıdan çıkarken itince Çağlar bahçenin toprağına düştü. Dün de bir hayli yağmur yağdığından her yer ıslaktı ve forması çamur olmuştu. Gülmek istedim ama bunu yapmadım. Çağlar her an beni dövebilirdi bunun için.
İrem de gülmemek için kızardığında artık çok geçti. Birbirlerini kovalamaya başladılar. Bense sallana sallana yolda devam ediyordum. Tanımıyorum bunları ya, yok.
Buluşma noktasına vardığımızda Oğuz Çağlar'dan kurtardı İrem'i. Midemi bulandıran ikili yine iş başındaydı. "Ya İrem kadın bayanı, acaba sen hiç yalnız kalmayacak mısın?"dedi Çağlar sürünün arkasından gelirken. Oğuz ters bir bakış attı. "Hele bir dene davar seni. Mahvederim."
Çağlar Oğuz'un arkasından hareket çektiğinde salak gibi güldüm. Ne? Komikti ama.
"Yapma şunu işte,"dedi Duru Çağlar'ın elini kolunu durdurmaya çalışırken. Çağlar durur muydu? Asla.
"Domatesim sen bir dur. Oğuz'un belası olacağım şu an." Duru gözlerini devirirken Çağlar sırıtıyordu. Çağlar zaten her zaman sırıtıyordu. Garip olan bir şey yoktu. Duru da hep göz deviriyordu. Yeni şeyler istiyorduk artık, yeni şeyler... Bunun için de planlarımız vardı elbette. İrem ve Rüya ile sinsice planlarımız vardı. Eh, sonunda dayak yiyebilirdik ama buna değecekti.
"Ya Çağlar Allah rızası için yapma ya. Bir sus kafa kalmadı." Egemen isyan ettiğinde kulaklarını kapattım. Rüya buna kudurdu tabii. "Boyu Egemen'le aynı diye bu da hep bu hareketi yapıyor." Pis pis sırıttım çünkü Rüya kısa boyluydu. Ben de normalden uzun olduğum için nefret ediyordu boyumdan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KÜÇÜK MAVİŞ (DÜZENLENİYOR.)
HumorHiç beklemediğim bir anda mutluluğun beni bulacağını bilemezdim.