11. bölüm

92 7 123
                                    

Selam kızlarr🥳🥳

İyi okumalarr🦋💙

+++++++

Koltuğa yayılmış filmimi -ki bu film buz devri oluyor- izliyordum. Gerçekten buz devrine bayılıyordum çünkü muhteşemdi benim için. Tüm serilerini izlemiştim. Hala daha izliyordum.

Yanımda bir çökme hissettiğimde yanıma birinin oturduğunu anlamıştım. Dönüp baktığımda bu kişinin Ebru olduğunu gördüm. Bana döndü ve "Nasılsın abla?" dedi. Bu onun bir konuya girmeden, bir şey istemeden hemen önceki konuşmasıydı. "İyiyim ablacım. Sen nasılsın?" dediğimde gülümsedi ve bana sarıldı. "Bende iyiyim abla. Aslında bir şey sormak için geldim. Abla, en son Ayaz'la buluşacaktın. Ne zaman buluşabilirsiniz?" Şimdi anlamıştım karın ağrısını.

"Yarın okul var ablam. Yarın okulda Ayaz'ın yanına gider konuşurum, olur mu?" Tekrar gülümsedi ve "O zaman olur." Son cümlesini uzatarak söylemişti.

O yanımdan kalkmıştı. Bende sıkıldığım için dışarı çıkma kararı aldım. Tabii Yağız'ı da götürecektim çünkü çocuk uzun zamandır dışarıya rahatça çıkamıyor, hatta nerdeyse hiç çıkmıyordu.

Hemen odaya çıkıp Yağız'ı hazırladım. Sonra hemen kendim hazırlandım. Bir tane kargo pantolon ve bol bir tişört giymiştim. Böyle rahat ediyordum.

Ayakkabılarımızı giyip dışarı çıktık. Yağız'ı parka götürdüm biraz oynattıktan sonra, biraz da gezmek istediğimiz için parktan çıktık. Bizim sokağın başına kadar gelmiştik. Burdan lunaparka götürecektim Yağız'ı.

O sırada karşımıza iki genç çıktı. Kekolardan biri kolumu sıkıca tuttu ve "Biraz eğlenelim mi?" dedi. "Hayır, bırak beni!" desem bile dinlemedi ve diğer kolumu da tuttu. "Hadi ama, sadece birazcık eğlenmek istiyoruz." dedi. "Tam şuan kolumu ya bırakırsın ya da kolunun kırılmasını göze alırsın!" diye çemkirdim. Gerçekten kırabilir miydim bilmiyordum ama kendimi koruyabileceğimi biliyordum.

Çocuk bileğimi daha sıkı tutmaya başlayınca Yağız'a seslendim. "Ablacım, şimdi gözlerini kapatıyorsun ve otuza kadar sayıyorsun. Sonra gözlerini açabilirsin. Tamam mı?" bana kafasını sallayarak gözlerini kapattı. Bende arkamdan kollarımı tutan çocuğun kolunu bükecek şekilde arkamı döndüm. Dirsek kısmını iyice bükerek canının yanmasını sağladım. Sonra dirseğini dizime yaslayarak dizimden destek alıp çocuğu, ters takla atacak şekilde yerle buluşturdum. O sırada diğer çocuk Yağız'ı tutmuş bana "Eğer aksi bir hareket yaparsan kardeşinin canını yakarım!" diye bağırdı.

Ben onlara odaklanmışken arkamdaki çocuk dönmeme müsaade etmeyecek şekilde kolumu tutmuştu. Şuan eğilerek de düşürebileceğimi biliyordum ama Yağız'ı tehlikeye atamazdım.

Yağız sıkı sıkı omuzundan tutulurken gözlerini açmış bana "Abla korkuyorum." diyerek ağlamaya başladı. "Ablacım ağlama. Geçecek merak etme. Bak ben burdayım, sakin ol. Kurtaracağım seni." daha çok ağlayarak "Abla omuzlarım acıyor. Bu abi çok sıkıyor omuzlarımı." dediğinde iyice sinirlenmiştim. "Yağız kulaklarını kapat!" Yağız dediğimi yaptı bende rahatça küfür edebilecek hale geldim. "Bana bak piç kurusu! Kardeşimi rahat bırakacak, canını yakmayacaksın. Duydun mu beni?!" diye bağırdım sonra biraz daha küfür ettim.

Yağız kulaklarını açtığında sustum arkamdaki çocuk da ağzımı kapatmıştı zaten. O sırada ilerdeki Rüzgar'ı gördüm. Etrafına bakarken bizi gördü. Koşarak yanımıza geldi.

"Bana bakın gençler! Hemen o kızı ve çocuğu bırakıyorsunuz. Yoksa elimden bir kaza çıkacak!" dedi. Beni tutan çocuk, ağzımdan elini çekse bile beni bırakmadı. "Yağız gözlerini ve kulaklarını kapat!" dedim. Yağız dediğimi yaptı ve bekledi. O sırada Rüzgar, Acar'ı çağırmıştı. Acar gelince Yağız'ı Acar aldı ve eve doğru gitti. Giderken "Yağız'ı oyala onla oyun oyna. Unuttur bu olayı lütfen!" diye bağırdım.

SEVMEK YÜREK İSTERHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin