(6.) Ateş'in Oyunu.

192 25 12
                                    

(Üstteki şarkıya taktım çok takılmayın. 🤭)

Sina ve Aria geri döndüğünde sarayda derin bir sessizlik hakimdi. Sina kendi sarayına dönmek için ayrıldığında ise Aria kendi odasına girdi. Ama kesinlikle beklemediği bir manzara ile karşılaşmış oldu. Su lordu yatakta -onun yatağında- uyuyordu. Kar kadar beyaz teni, perdeler kapalı olduğu için karanlıkta kalıyor ve en usta heykeltıraşların elinde yontulmuş gibi özenli ve muhteşem duruyordu. Aralarında buz mavisi olan,yastığa dağılmış bembeyaz saçları ise kişide dokunma isteği uyandırıyordu. Aria, Arın iyi mi diye merak ettiği için yanına yaklaştı ve elini yavaşça anlına yasladı, ateşi vardı. Bu işte Daren'in bir parmağı olup olmadığını merak ediyordu. Kendi içinde olan enerjiden Arın'a doğru aktarmaya başladı. Su lordu şimdiden daha iyi görünüyordu bile. Aria ayağa kalktığında bir şey hatırladı. "Arın süt sever... "
Varis hemen koşarak mutfağa gitti ve Arın için süt kaynatmaya başladı.
O sırada içeride uyuyan Arın uyanmış, büyük mutfaktan gelen takırtıları anlamakla meşguldü. Aria ise yukarı çıktığında Arın'ın uyanmış olduğunu görüp tebessüm etti ve elindeki süt bardağını büyük yatağın yanındaki komodine bıraktı.
"Kendini nasıl hissediyorsun?"

Arın cevap vermeden önce yatakta geniş ve iri bedenini düzeltti ve boğazını temizledi.
"Sayende biraz daha iyiyim. Sen ne zaman geldin?"

Aria omuz silkti.
"Çok olmadı."

Arın onu başıyla onayladıktan sonra kendini yatağa bıraktı.

-Ateş Lordu-

Sarayımda oturup kadehimden şarabımı içerken Arın'ın şu an ateşler içinde olduğuna emindim. Sonuçta su lorduna ateş iyi gelmezdi değil mi?
Gerçi çok sevgili eski sevgilim Aria onunla ilgileniyor olmalıydı. Arın'a aşık olabilir miydi? Ah eğer öyleyse ortada Arın diye bir şey kalmazdı. Evet Aria ile ayrılmış olabilirdik ama bu hala onu sevmediğim anlamına gelmiyordu ki? Eğer -Heleki Arın- ortada buna engel olacak biri varsa her an ortadan kaldırabilir, küllerini bile yakabilirdim.

-Aria-

Sarayıma geldiğimde Arın'ı bulduğum bu hâl, içimde "Bu olayda Daren'in parmağı var." gibi bir düşünceye sebep olmuştu. Su lordu ise şu an yatağımda uyurken bende odamda ki geniş koltukta uzanıyordum. Her ne kadar uyumak istesem de zihnimi ele geçiren düşünceler, şüpheler, olasılıklar ve ihtimaller buna izin vermiyordu. Arın'ın alnına baktığımda ateşi 40 dereceyi geçmişti. - Ki diyarda lordlarda böyle durumlara sık rastlanmaz- Yani bu işte Daren'in parmağı kesin vardı. Neden? Ateş lordu böyle bir şeyi yapmaya neden tenezzül etmişti?
Hele ki sarayında su varisini konuk ederken. Bunun gibi pek çok düşünce zihnimi bulandırırken odanın ortasındaki yataktan hışırtılar geldi ama göz kapaklarım artık açılmayacak şekilde ağırlaşmıştı. Bilincimi kaybedeceğim sırada vücudumun havalandığını hissettim ve gerisi karanlık.

-Su Lordu-

Daren ettiğimiz o kavgada üzerime bir çeşit kara büyü gibi bir şey uygulanmıştı. Kendimi o kadar halsiz hissediyordum ki kendimi Aria'nın geniş ve büyük yatağına bıraktığım an uykuya dalmışım.

...

Uyandığımda elinde süt tepsisi ile beraber tebessüm ederek bana bakan bir Aria görmeyi kesinlikle beklemiyordum. Bu gördüğüm en güzel görüntüydü. Sütü içtikten sonra tekrar uykuya dalmam kısa sürmedi.

...

Bu sefer daha dinç bir şekilde kalkmıştım. Üzerimde büyüye dair hiçbir şey hissetmiyordum. Yatağın yan tarafına kalan koltuğa baktığımda,
Bir kolu aşağıya doğru düşmüş, bembeyaz ve uzun saçlarının yarısı koltukta yarısı yere doğru uzanan Aria'yı gördüm. Kız başımda beklemiş.
Ben yataktan kalktığımda onun gözleri ise daha yeni kapanıyordu. Yataktan sessizce kalkmaya çalışarak koltuğun önüne geldim ve ellerimi bacaklarının altından ve sırtından geçirerek Aria'yı kucağıma aldım. Onu yatağa yatırdığımda, elleri güçsüz bir şekilde koluma tutunmuştu. Hafifçe yanına uzandım ve bakmaya doyamayacağım yüzünü seyretmeye koyuldum.

-Hava Lordu-

Hava krallığında oldukça güzel bir gün yaşanıyordu. Aria ile vakit geçirdikten sonra sarayıma gelmiş ve Sonayla bahçede çay içip, okuduğu kitaplar hakkında sohbet etmiş ardından kısa bir yürüyüş yapmıştık. Sonay daha sonra biraz daha kitap okumak istediğini söyleyip benden ayrılmış ben ise çalışma odama geçip krallığın sorunları üzerine çalışmaya başlamıştım. Odaya bir anda elinde elmalarımdan biri olan Daren bedenlendi.
"Naber, Hava Lordu?" elindeki elmadan ısırık alan Daren'e bakmak yerine işime devam etmeye karar verdim.
"İyi, senden ne haber Ateş ve Toprak Lordu?" Nova Amon'u öldürdüğünden beridir Daren artık Toprak Lordu'da olmuştu.
"İyi iyi her neyse." Acelesi varmış gibi davranması garipti.

"Benimle Aria'nın sarayına gelir misin?"

"Bunu neden yapıyoruz?" sorduğu soru saçmaydı.

"Eski sevgilimin şatosuna gitmeyi istedim canım alt tarafı." bu kadar umursamazlık fazlaydı ama. Aria ondan ayrıldığında kendini çok zor toplamıştı birde şu herife bak!

"Meşgulüm ve sakın kızı üzecek bir şey yapma." Daren ayıplar gibi bana bakıyordu.

"Ne yapabilirim ki?" Her şeyi.

"Her neyse seninle sohbet etmekte güzeldi Hava Lordu. Sonra görüşürüz!" Daren anında bedenlenmişti.

Tek dileğim Aria'nın daha fazla zarar görmemesiydi.

-Yazar Anlatımı-

Ateş Lordu Aria'nın sarayına, tam kapısının önüne bedenlenmişti. Eline en sevdiği çiçek olan papatya almayı da unutmamıştı. Sakince ve yavaşça kapıyı tıklattı. Eskiden kanatlarının olduğu sırtını ve kollarını gerdi, gömleğini düzeltti. Ama kapıyı açan kişinin Su Lordu olmasını beklemiyordu.

-----------------------------------------------------------

Bölümü nasıl buldunuz?

Oy atarsanız sevinirim! 🌟

4 Elementin Varisi (Hgoi version) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin