17. BÖLÜM "AİLE"

26 4 0
                                    

Selam Cesurlar📘

Bu hikayede bana eşlik ettiğiniz için teşekkürler...

Umarım beğenirsiniz...

Görsel: İzel Keskiner

Keyifli okumalar.📖

⌨⌨⌨

"Neyi anlatayım?"

"Her şeyi." Ürperdim ama o devam etti. "Sana dair her şeyi. Aileni, çocukluğunu, geçmişini. Her şeyini." Boğazım düğüm düğüm oldu, yutkunamadım. Benden istediği şey acılarımın üstüne yeniden teker teker basmamdı. Yapabilecek miydim? Tuz basabilecek miydim tekrar o yaralara?

Belki de bir şeyi kazanmak için daha büyük bir şeyi feda etmem gerekti. Yani geçmişimi ve geçmişteki bütün yaralarımı, yarasız geleceğime satmam gerekti...

**********

17. BÖLÜM "AİLE"

ALAZ KARAYAĞIZ'dan

Bazı sırlar vardır açığa çıkarsa kıyameti de peşinden getirir, yakıp yıkar, yok eder ve tekrar daha önce var olanlar yokmuş gibi yeni bir hayat yaratırcasına yok eder ama bazı sırlar da vardır kıyametin ta kendisidir. İşte benim sırrım da buydu ama bu kıyamet kimsenin değil bir tek benim canımı yakıyordu. İşte tam da şuan sevdiğim kadın yıllardır içimde gömülü olan o ölü toprağı, eskimiş küf kokan sırrımla beni bir başıma bırakmıştı. Ondan bildiği bütün her şeyi anlatmasını istediğim için kendime kızdım. Çünkü gözlerindeki korku dolu ifade bütün uzuvlarıma kadar benim canımı yakıyordu.

Yutkundu, o yutkunuşun altındaki korkuya şahit olmak benim ölümümdü sanki. Anlık olarak kapattım gözlerimi kendime geleyim diye, o bu hâlimi farketmesin diye hemen açtım. Titrek bir nefes aldı ve sonunda bir şeyler söylemek için dudaklarını araladı. "Benim ailem çoktan yok olup gitti." Sesi o kadar soğuk ve o kadar duygusuz çıktı ki bir an onu tanıyamadım.

"İz benim her şeyi olduğu gibi anlatmam için senin de aynı şekilde bana yardım etmem lazım." Gözlerini yere çevirdi.

"Neyi anlatayım sana Alaz?" Güldü ama bu gülüşün altındaki sebep bir tek yaşamaya mecbur bırakıldığı acı dolu anılarıydı. Gözlerini yere çevirdi ve bir kaç saniye sonraysa kurduğu cümleler kanımın donmasına neden olacak cinstendi. "Yıl 2003'tü." Bakışlarını tekrar bana çevirdi. "Babam, kardeşim ve ben. Biz çok mutluyduk biliyor musun?" Gözleri doldu. "Ama bir şey oldu o gece..." Yutkundu ama devam etti. "Çok sevdiğim, canımdan can bildiğim, baba yarısıdır dediğim amcam..." Sustu ve gözlerindeki o nefret kıvılcımına şahit oldum. "Sezer Keskiner'in bir gece yarısı ansızın evimize gelip anlamadığım boktan bir sebepten dolayı ailemi katletmesini mi anlatayım? Bunu mu anlatayım sana?" O bunu acı bir gülümsemeyle söyledi bana ama ben tepki daha veremez ve donmuş bir şekilde ona bakmaya devam ettim. Sezer mi? Duyduğum isim bende şok etkisi yaratırken bunun bizim peşinde olduğumuz Sezer Uluöz olmamasını diledim bir tek. Ne bir kelime çıktı ağzımdan ne de başka bir şey. Bir insan nasıl yapardı bunu? Nasıl kıyardı ailesine?

Sol gözünden bir damla yaş yanağı boyunca akarken istemsizce gözüm o yaşı takip etti. Sakin kalabilmek adına dişlerimi sıktım. "Abim Rodin'di ismi. Askerdeydi o zamanlar, biliyir musun ondan hâlâ haber alamıyorum. "

"Ben..." Diyebildim bir tek İz yine de yılların acısını çıkartmak ister gibi devam etti anlatmaya.

"Aybars'ı...erkek kardeşimi korumak için onu odamdaki dolaba saklarken, onu koruduğumu düşünürken aslında onu mezara koyduğumu mu anlatayım?" Kafasını benden bir cevap almak istercesine salladı. "Ne anlatayım sana Alaz ben?" Eliye akan göz yaşını silerek ayağa kalktı, ben duyduklarımı sindiremeden onu izledim. Onu tanıdığımı sanarken aslında onu hiç tanımamışım meğer. "Ya da dur..." Hem ağlıyor hem de gülüyordu. "Ben saklanmak için evi değil de bahçeyi seçmiştim aptal gibi. Nedenini bile bilmiyorum. Ağaçların birinin arkasında saklandım o an, tabi çocuğum daha o zaman çok korkuyorum. Kardeşimin ağlayan sesi babamın bağırma sesi falan." Göz yaşları şiddetlenirken daha fazla dayanamadım ve ayağa kalktım.

ŞAH&MAT Mahalle HikayesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin