1. Bölüm

191 11 0
                                    

Ağrıyan başının da verdiği sinirle gazı kökledi. Yağmurlu hava onu olduğundan da depresif yapmıyormuş gibi bir de azıcık huzur bulduğu evinde yapması gereken bir sürü işi vardı. Evini gördüğünde içindeki hararet azıcık sönmüştü. Yan koltuktan kaptığı şemsiyesini alıp arabadan indi.

Kendini azıcık sakinleştirmek için oyalanarak eve doğru yürüdü. Çiseleyen yağmurun sesi onu sandığı kadar tatmin etmemişti. Çantasına anahtarı almak için uzadığında gözü önce yerdeki yırtık ayakkabılara sonra da sahibine doğru kaydı. Bu tamamen ıslanmış yırtık kıyafetler içinde genç bir adamdı. Evinin önündeki konteynırı kurcalıyor, bir şeyler arıyordu. Yüzünü örten saçları ve yünlü şapkası yüzünden adamı net göremese de mart ayının soğuğu ve yağmuru ile morarmış aralık dudaklarını görebiliyordu. Dudaklarının arasından, ciğerini üşüttüğünde çıkan hafif hırıltılar çıkıyor, dudakları gibi moraran elleri titriyordu.

Adamı görünce içindeki öfke aniden söndü. Belki de başkalarının yaşadığı hayata birkaç saniye tanık olmak, ona kendi hayatının o kadar da kötü olmayabileceğini hatırlatmıştı. Bu sefer kalbindeki acı sinir ve öfkeden değil üzüntüdendi.

Adam kafasını hafif ondan tarafa döndüğünde hemen şemsiyesini indirip yüzünü sakladı. Bir hışımla çıkardığı anahtarıyla bahçe kapısını açıp hızlı adımlarla evine yürüdü. Yağmurun değmediği terasa ulaştığında derin bir iç çekip evine girdi.

Hızlıca kıyafetlerini değiştirdikten sonra yemek hazırlamaya başladı. Bu akşam misafirleri, ailesi onu ziyarete geliyordu. Aynı şehirde hatta aynı şirkette çalışmalarına rağmen nadiren evine gelirlerdi. Derin bir mevzunun döneceğinin bilincindeydi.

Sofrayı hazırlayıp dinlenmek için koltuğa uzanmıştı ki kapının zili çaldı. Hemen yerinden doğrulup kapıyı açtı. Annesi ve babasına yorgun gülümsemesini gösterdi.

"Hoşgeldiniz, geçin hadi."

"Hoşbulduk kızım, hava yağmurluydu, geç kaldık."

"Beş dakikanın lafını yapmayalım, işe gelmiyorsunuz sonuçta."

"Haklısın." Babası hafifçe gülümseyip paltosunu uzattı.

"Siz geçin ben paltonuzu asıp geliyorum."

Herkesten yayılan sahte ve zoraki gülüşler ortamı dışarıdaki yağmurla birlikte kasvete boğmuştu.

"Eveet, ben de masayı tam beş dakika önce hazırladım, sıcakken oturalım." Sandalyeyi çekip gülümseyerek anne ve babasına baktı. Yüzlerindeki ciddiyet sanki bir iş toplantısındaymışlar da sözün kendilerine gelmesini bekliyorlarmış gibiydi.

"Niye bu kadar zahmet ettin kızım, dışarıdan söyleseydin."

"Her gün gelmiyorsunuz sonuçta." Siyah uzun saçlarını nazikçe kulağının arkasına attı. "Ayrıca iyi haberleriniz varmış; yüz yüze, yemekte söylemek isteyeceğiniz kadar önemli şey ne, merak ediyorum."

"Gerçekten lafı dolaştırmayı sevmiyorsun."

"Kimin kızı!"

Ortam hafif sıcak bir hava alınca daha rahat bir gülümseme belirdi yüzünde.

"Sadece merak ediyorum." Ağzına bir tane üzüm atıp meraklı bakışlarlarla onlara sözü verdi.

"Biz de tepkini merak ediyoruz." Birbirlerine bakıp onay aldıktan sonra Bayan Kim söze girdi.

"Jeon Holding'i biliyorsun değil mi tatlım."

"Tabiki." Yine bir iş veya ortaklıktı muhtemelen.

"Son zamanlarda Bay Jeon ile bir sürü iş yaptık. Bizim şirkete nazaran oldukça yeni bir şirket olmasına rağmen popüleritesindeki devasa artışla bizi geçti. Onlarla iş birliklerimiz bizim açımızdan oldukça karlıydı ve bunu arttırmak istiyoruz."

"Ooo, yeni bir proje mi geliyor."

"Öyle de diyebiliriz." Bayan Kim kocasına dönüp hafifçe başını salladı. Bay Kim devam etti.

"Ortaklaşa yeni bir şirket kurmayı düşünüyoruz. Bay Jeon ile son zamanlarda çocuklarımız hakkında oldukça sık konuştuk ve onlara tamamen baştan temiz bir sayfa açmanın ve istediklerini çizmelerine izin vermenin sizin için en iyisi olduğuna karar kıldık."

Babasının sözleriyle kalp atışı hızlanan kız pür dikkat ağzından çıkacak laflara odaklandı.

"Bay Jeon'un oğluyla tanışmanı ve sizin üzerinize açacağımız şirketi bizim yardımımızla büyütmenizi istiyoruz kızım." dedi ve sessizlik içindeki kızına baktı.

Kalbinde ateşler yanan kız elindeki kaşığıyla yavaşça hazırlamak için çok uğraştığı çorbasını karıştırıyordu. Kırılmıştı ve içindeki rahatsız edici duyguyu bastırıp söyleyecek bir şeyler bulmaya çalışıyordu.

Bay Kim kızının stresten buz kesmiş elini tuttu.

"Jisoo bu sana sunabileceğimiz en güzel gelecek. Bu senin geleceğin."

"

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.


Destructive Desires - Vsoo/SookookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin