ALINTI 4

1.4K 94 27
                                    

______________________________________

Ölüm pençesi yeni bir görevden dönmüş temizlenmek için odalarına çıkmışlardı hepsi görevde yorulmuştu ama bu zorlu görevi başarıyla yerine getirmişlerdi

Turgut son yıllarda olduğu gibi hepsinden önce temizlenip timin toplanma odasına doğru gidiyordu görevde kimse yara almamıştı ama onun karın bölgesinde fazla derin olmayan bir yarası vardı sarılması gerekiyordu

Turgut ise her zamanki gibi bunu umursamıyordu kurşuni gözlüsü öldüğünden belli doğru düzgün kendine bakmaz yaralarıyla ilgilenmez oldu hayat enerjisi solmuş yaşayan bir ölüye dönüşmüş ölmeyi bekliyordu...

Timin diğer üyeleri ise komutanlarının bu haline dayanamıyordu beş yılda Turgut resmen bitmişti asla eskisi gibi değildi hayata tutunacak dalı kırılmış son sürat yere çakılmıştı son beş yılda bir tek sevdiğinin mezarında gülmüştü ama onunki acı gülüşlerdi...

Faruk arkadaşını herkesten iyi tanıdığı için diğerlerine hızlı olmasını söylemişti oda hızlı olup Turgut'un yarasına baktıracaktı

Alâ'nın ölümü diğerlerini de üzmüştü ama aldıkları ilk şehit haberi değildi o yüzden kendilerini toparlamışlardı ama komutanlarını toparlayamamışlardı

Turgut tam toplanma odasına gelince içeri girmeden önce arkasından seslenilmesiyle durmuş ve ona doğru gelen Faruk'a dönmüştü yanına gelen arkadaşı konuşmaya başlamıştı bile

-Yaran nasıl?

İkiside sivil olduğu için rahatça konuşmuşa biliyorlardı iki hafta izinliydiler

-İyi

Tek kelime arkadaşının endişesini yatıştırmasada istemeye istemeye bu duruma alışmıştı

-Celal gelip bir yarana baksın öyle karar verelim iyi olup olmadığını adım kadar eminim ki revire gitmedin Turgut

Faruk'un yakarışına sadece baş salladı çünkü biliyordu eğer kabul etmezse sabaha kadar kabul etmedi için kafasını şişirirdi

Faruk istediğini almanın sevinciyle kapıyı açıp içeri girince Turgut da peşinden içeri girdi ama ikiside karşılarında gördükleri küçük çocukla birbirlerine döndüler

En fazla altı yaşında olan çocuk siyah saçlı, siyah gözlü bir erkek çocuğuydu hafif zayıf, beyaz tenli çocuk koltuktan kalkıp merakla karşısındaki dev gibi abilere bakıyordu

-Senin burda ne işin var küçük?

Faruk çocuğu korkutmadan ona yaklaşıp tek dizini kırarak konuşunca çocuk gülümsemişti

-Beni buraya annem bıraktı işi çıktığı için gitti ama bana birazdan dayın gelecek dedi

Çocuğun yaşına göre oldukça akıllı konuşması Turgut'un dikkatini çekmişti ve ayrıca çocukta anlandıramadığı bir şeyler sezmişti

-Annen nerede?

Faruk'un aklı karışmıştı buraya sadece ölüm pençesi gelirdi ama timden birinin yeğeninin olduğunu düşünmüyordu

-Annem asker benim Albayın yanına gitti önemli bir konu konuşacak mış benim dayım nerde yabancılarla konuşmam yasak

Faruk çocuğu başıyla onaylayıp tam dayısının kim olduğunu soracakken kapı açılmış diğerleri gelmişti

Faruk olduğu yerden doğrulurken Turgut tekli koltuğa oturup bakışlarını çocuğa dikmişti

-Oo Faruk abi bu çocuk ne iş?

Celal'in imayla sorduğu soruya Fatih ensesine vurarak en iyi cevabı vermişti

-Abi niye vuruyorsun ya?

Celal'in sitemli sesiyle Faruk derin bir nefes aldı bu çocuk onun sabrını ciddi anlamda zorluyordu

-Harbi abi bu kim?

Denizin sorusuyla bakışlar ona dönmüştü nişanlısı Emre'nin yanında merakla çocuğa bakıyordu

-Annesi bırakmış dayım gelecek diye tutturdu annesi asker miş albayın yanına gitmesi gerekmiş heralde yanlış yere bıraktı

Herkes anladığını belirten mırıltılar çıkarır ken küçük çocuk yavaş yavaş Emre'ye yaklaşmaya başladı herkes onu izlerken o Emre'nin bacağına sıkı sıkıya sarılmıştı

Herkes şaşkınca ona bakarken çocuğun söyledikleriyle herkese bir kal geldi

-Dayı...

Emre şaşkınca çocuğa bakarken kendine gelip çocuğu kendinden ayırıp onun boyuna gelmek için bir dizini kırıp yere eğildi

Emre'nin bir kız kardeşi veya ablası olmadığını herkes bildiğinden çocuğun Emre'yi dayısına benzettiğini düşünüyorlardı

-Ben senin dayın değilim küçük

Çocuğun gözleri dolmuş dudağını sarkıtmıştı oysaki emindi onun asker dayısı olduğundan aynı annesinin anlattığı gibiydi

-Senin adın Emre Demirkan değil mi?

Çocuğun sorusuyla herkes Emre'ye döndü Emre ise çocuğun onu nerden tanıdığını düşünüyordu

-Annen kim çocuk?

İlk defa konuşan Turgut'un sesiyle çocuk ona dönmüştü onu tanıyordu annesi herzaman ondan bahsederdi ona oda Turgut'a hayran büyümüş hep onun gibi olmak istemişti

-Annemin adı Gece Alâ Demirkan Turgut abi...

______________________________________

Kurşuni TılsımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin