8. Bölüm

1.2K 82 13
                                    

#BirNefesKadar

" Bu güzelliğe sahip olduğun için çok şanslısın Baran Aslanbey. Herkes sahip olamaz buna. Değerini bil. "

Kısa sürede varıp arabadan inerek yaklaştıkları tepeden Mardin'i izleyen Dilan gördüğü manzaraya hayran olurken arkasını kendisine hayranlık bakan adama döndü ve içindekileri dile getirdi ona. Sonra da tekrardan önüne dönüp manzarayı izlemeye devam etti.

Duyduğu sözlerle tebessüm eden Baran bey ise yavaş adımlarla yanına gidip kollarını beline sardı ve konuşmasına karşılık cevap verdi ona.

" Sahip olduğum bu güzel manzara sadece benim değil artık Dilan. Çünkü çok yakında evleneceğiz biz ve sen benim karım olacaksın. Bu da benim olan herşeyin aynı zamanda senin olduğunu da gösterir. Öyle değil mi? "

Kulağına yaklaşmış olup naif sesiyle konuşan adamın yaptığı konuşmadan sonra cevabını merak ettiği soruyu sorması üzerine derin bir nefes veren Dilan yüzüne bakmak için bedenini ona döndürürken sorusuna ne cevap vereceğini bilemediğinden dolayı derin bir nefes alıp verdi ve merak ettiği cevabı vermek için konuşmaya başladı.

" Öyle tabi. Ama o uzun yolculuğa adım atmadan önce içimize gömdüğümüz gerçekleri açığa çıkarmamız gerek. Aksi takdirde mutlu olmamız imkansız. O yüzden şimdi anlat bana, nasıl birisin sen? Tüm Mardin'in hatta tüm güneydoğunun korkuyla yaklaştığı Baran Aslanbey kim? "

Dilan'dan sormasını beklediği sorunun gelmesi ile belindeki ellerini çekip uzaklaşan Baran tepenin kenarına yaklaştı ve arkasında olan taşın üzerine oturup derin bir nefes alıp verdikten sonra yanına gelip oturarak kendisini pür dikkat dinlemeye başlayan kıza kimseye söyleyemediği hayat hikayesini anlatmaya başladı belki anlar diye.

" Anlatmaya başlamadan önce senden şimdi anlatacağım şeylerin sana biraz garip hatta inanılması güç gelse bile bana inanmanı rica ediyorum. Çünkü inanması güç olsa da hepsi gerçek. "

Konuşmaya başlamadan önce aklına kendisine inanmaması detayı gelmesi ile susup düşündü bir süre. Sonra da konuşmasına zemin hazırlamak için rica da bulunup gözlerinin içine baktı sevdiği kadının ve başını hafiften aşağı yukarı sallamasıyla tebessüm edip devam etti konuşmasına.

" Ben, 12 yaşına kadar canından çok sevdiği ailesiyle mutlu mesut yaşarken annesini kızı kardeşinin doğumunda kaybetmesiyle yüreği yangın yerine dönmüş, acısını yaşarken de babasının ölümünden sadece 1 yıl sonra başka bir kadınla evlenmesiyle ondan iki erkek ile bir kız kardeş sahibi olan acı dolu bir çocuğum Dilan. Lise'ye kadar burada kalıp babamın bir başka kadına aşkla bakmasını seyrettim. Sonrasında da okuyarak kazandığım bölüm olan tasarım bölümünü okumak için kazandığım yer olan Amerika'ya gidip 4 yıl orada kaldım. Geri döndüğümde ise kardeşlerimin büyüyüp kocaman insanlar olduğunu gördüm. Çok zordu Dilan. Anamın yaşam sürmediği bir yerde yaşamak çok zordu. Bende eve döndüğümün ikinci gününde evden ayrılıp Amerika'ya gitmeden önce aldığım eve gittim ve orada yaşamaya başladım. 20. Yaş günüm geldiğinde ise babamın ağalığı bana devretmesi ile dostumun ve düşmanımın kim olduğunu fark etmeye başladım. Çünkü o günden sonra bana düşman olan bazı insanlar, bana niyetlerini açıkça belli etmeye başladılar. "

Sevdiği görüp de daha da üzülmesin diye başını hızla arkaya çevirip gözündeki yaşları sildi aynı hızla.

Adamın sergilediği hareketle ne yapaya çalıştığını anlayan Dilan ise hoşuna giden bu davranışla tebessüm etti acının içinde. Sonra da oturduğu yerden kalkıp yanına gitti adamın arkasına geçerek yanlış anlaşılacağını bile bile sardı kollarını boynuna ve yanağını yanağına yaslayıp ona

" Mutlu gibi görünen her yaşamın altında mutlaka bir acı vardır Baran. Asla değişmez bir gerçektir bu. Ama buna rağmen yaşamaktan da vazgeçmez insan. İnadına yaşar bu acı dolu hayatı. Tıpkı... Bizim yaptığımız gibi. "

Dedi.

" Haklısın. "

Kızın söylediklerini dinleyen Baran bey ise yüzünü yüzüne çevirirken onu haklı bularak derin bir nefes alıp vererek cevap verdi ona. Sonra da yanına ayrılıp karşısına geçerken kendisine

" Peki, aslanla tanışman nasıl oldu? Bi de şey. Im, düşmanlarını ona yem ettiğin hakkında söylentiler duydum seninle ilgili. Doğru mu? "

Diye soran kıza gerçeği söylemenin zamanı olduğunu fark ederek ona

" Evet, doğru. "

Diyerek cevap verdi ve yüzüne şaşkınlıkla bakarken kendisine

" Ne. Neden? "

Diye soran kıza

" Çünkü ben, adalet'in bu dünyada dürüstçe işlenmediğini 20 yaşında babamdan ağalığı aldıktan sadece 1 hafta sonra gelen ölüm haberiyle girdiğim ilk aşiret toplantısında sırf anası babası ölmüş olduğu için 16 yaşındaki gencecik bir kızı ailesinden kimse onu kabul etmiyor, aman ortada kalmasın diye tüm engellemelerime rağmen oy birliğiyle 70 yaşındaki adama gelin verdikleri an gördüm Dilan. O günün akşamında da o kız o adamın ellerinde can verirken bir yemin ettim ben. Sonra da sabahın ilk ışıklarıyla birlikte bakanlığa gidip bu şehri satın aldım. Güç sadece bendeydi artık. Bende elime geçen bu gücü kullanarak ağaların başı olan Dinar ağadan ağalığı alarak yerine geçtim ve adaleti sağlamak için o küçücük kızı kendine gelin alan adama infaz emrini verip aslanıma ilk yemini verdim. Daha sonra da gelin olan kızı himayem altına alıp okuttum. Şimdi üniversiteyi bitirmiş büyük bir aşkla o çok istediği sınıf öğretmenliğini yapıyor. "

Diyerek yaşadığı ilk olayla işlediği ilk suçu anlattı.

Duydukları karşısında şoka girdi Dilan. Kalbi de ikiye bölündü o anda. Bir yanı anlattıklarından dolayı ona hak verip anlamak isterken diğer yanı ise yaptığı şeyleri güçlü gibi görünse de aslında zayıf olan bünyesinin kaldıramayacak kadar ağır olduğu için onu anlamakta çelişki giriyordu. Kendisine

" İşte, bilmen gereken gerçekler bunlar. Şimdi de karar senin ve ne karar verirsen ver saygı duyacağım. "

Diyen adamın umutla bakan gözlerine bakarken de düşündü uzun uzun ve ansızın bir karar vererek ona

" Bak Baran, bu konu da sana karşı ikiye bölündü kalbim. Bir yanım anlattıklarından dolayı sana hak verip anlamak isterken diğer yanımsa yaptığın şeyleri güçlü gibi görünse de aslında zayıf olan bünyemin kaldıramayacağı kadar ağır olduğu için seni anlamakta çelişkiye giriyor ve bu yüzden de merak ettiğin cevabı vermekte kararsız kalıyorum. O yüzden bu konuda senden beni anlamanı ve bana biraz zaman tanımanı istiyorum. "

Dedi. Söylediklerine hak vererek yanına gidip önünde diz çöken Baran da ona

" İstediğin zaman olsun. Ömrümün sonuna kadar beklerim seni. Yeter ki benden gitme. Aksine Bir Nefes Kadar yakın ol bana. "

Diyerek cevap verdi ve sonra da bir an durup düşündüğünde aklına gelen şeyle ona

" Senin de söylemek istediğin şeyler vardı. Öyle demiştin bana. Nedir onlar? Anlat lütfen, bilmek istiyorum. "

Deyip cevabını beklemeye başladı.

Evet arkadaşlar,

Sınırı doldurduğunuz ve beni haftalardır bekleyen sizleri daha fazla bekletmemek için bölümü en heyecanlı yerinde sonlandırdım.

Bakalım Dilan'ın Baran'a cevabı ne olacak? Gerçekleri anlatabilecek mi? Yoksa susarak içine mi atacak?

Cevabı 50 beğeniden sonra gelecek olan yeni bölümde...

Önemli duyuru: Hikâyelerimin ingilizce çevirisi youtube kanalımda arkadaşlar, okumak ve daha fazlasını isteyenler kanalıma abone olmayı ve bildirimleri açmayı unutmasınlar. Linki profilimdeki açıklama kısmında mevcuttur. Ulaşmak isteyenler için de yoruma bırakacağım.

Herkese iyi okumalar

BARAN BEY Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin