𝟏𝟔.𝐛ö𝐥ü𝐦

30 2 0
                                    


Herkese selam, umarım iyisinizdir! 

Bu yazdığım en uzun bölüm oldu. 

Keyifli okumalar🫶🏻🩵

------------------------------------------------------------------------------------------------------------------------

𝒀𝒂𝒛𝒂𝒓'𝒅𝒂𝒏

🌸🌸🌸🌸🌸

''Eylül, hadi bir koşu bakkala gidiver kızım. Un bitmiş.''

Oflayarak uzandığı yatağından doğruldu Eylül. Hiç hoşlanmazdı rahatı yerindeyken iş buyrulmasından. Memnuniyetsizliğini dile getirmekten de kaçınmadı.

''Anne sen gitsen ya bu sefer. Hep ben gidiyorum.''

Bu cümlenin devamını tahmin edersiniz yüksek ihtimalle. Her anne yapıyor mu bilinmez ama Sedef Hanım'ın en büyük silahı duygu sömürüsüdür.

''Peki Eylül, sen yatmaya devam et annecim. Ben bu yaşımda bakkala gider gelirim kızım. Öyle olsun.''

Sıkkın bir nefes vererek annesinin yanına gitti Eylül. Bu muhabbetlerin sonu hep aynı yere bağlanıyordu ve sonu hiç değişmiyordu ama yinede de sızlanmaktan ve gitmeme çabasından geri kalmıyordu.

''Aman be sultanım, çıkıyorum tamam."

Üzerini aynadan kontrol etti Eylül. Pijamaları vardı ama sonuçta bakkala gidecekti, süslenip püslenmesine gerek yoktu. Sorun olmayacağını düşünüp çıktı apartmandan. Dışarı adım attığında hava serindi, rüzgar yüzünü okşuyordu. Mahalleli günlük rutininde oradan oraya koşturuyordu. Gülümsedi Eylül ama biraz da üşüdüğünü hissetti.

"Eylül Abla! Benimle oynasana!"

Elif'ti bu. Mahallenin bıcırığı, bakkal Hüsnü Amcanın torunuydu. Annesi küçük kızı doğururken vefat etmişti. Babası ise sırra kadem basmıştı. Yıllardır bu mahalledeydi Eylül ama babasını ne görmüş ne de adını duymuştu. Anneannesi ev işlerini yaparken Elif de genelde dedesinin yanına gelir, bakkalın önünde oynuyor olurdu.

"Nasılsın fıstığım?"

"İyiyim ablacım. Uzun zamandır görmedim seni. Çok özlemişim!" Elif sımsıkı sarıldı Eylül Ablasına. Tek çocuktu ve anne babası yoktu bu yüzden mahalledeki büyüklerini kendi öz abla ve abisi yerine koyardı. Her birinden gördüğü sevgiyle anne-baba eksikliğini gidermeye çalışırdı.

"Ben de özlemişim fıstığım."

Saçları oyun oynamaktan dağılmıştı Elif'in. Bu görüntüye gülümsemeden edemedi Eylül. Yanaklarına birer öpücük kondurdu.

"Saçların dağılmış. Gel öreyim ablacım."

Elif'i bu denli sevmesinin bir sebebi ise aynı Eylül'ün minyatür hali olmasıydı. İkisinin de kumral parlak saçları, güldüklerinde ortaya çıkan gamzeleriyle dışarıdan bakanların abla-kardeş sanmalarına yol açardı.

Kaldırımın kenarına oturup küçük kızı da kucağına oturttu Eylül. Biraz Elif'le vakit geçirmekten sorun olmazdı herhalde. Annesi unu geç getirdiği için laf ederdi ama olsun. Elif'ciğin gönlünü yapmaya değerdi.

Mahallenin girişinde ise Alpaslan kardeşi Dinçer'le ellerinde dondurma sallana sallana ilerliyorlardı. Mutluydu Alpaslan hem de oldukça. Eylül'le aralarında henüz adını koydukları bir şey yoktu ama bir şeyler olduğu kesindi. 

Hisar MahallesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin